| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 30.06.2016 |
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 400 sıra sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 34'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Tasarının 34'üncü maddesinde yapılan düzenlemeyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3'üncü maddesinde değişikliğe gidilmektedir. Bu değişiklikle yapılmak istenen, Danıştay ve Yargıtay üyelerinin temyiz haklarının ortadan kaldırılmasıdır. AKP Hükûmetinin, yargıyı sadece siyasallaştırma gayretlerinin açıkça görüldüğü politik bir süreçte vatandaşın kanuni yollardan hak arama yöntemlerinin kısıtlanması, demokratik bir yönetim anlayışından gün geçtikçe uzaklaştığının en temel göstergesidir. Tarafını AKP olarak seçmeyen yargı mensuplarını tasfiye etmek, vatandaşın haklarının da elinden alınması amacıyla yüce Meclise sunulan bu kanun tasarısıyla karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, bir yandan iç hukuk yolları tamamlansa bile vatandaş lehine Anayasa Mahkemesine başvuru yolu açılırken, hatta iç hukuk uygulamaları dışına çıkılarak İnsan Hakları Mahkemesine başvuru süreci işletilirken, diğer taraftan Danıştay ve Yargıtay üyelerine temyiz yolunun kapatılması, içtihatlar açısından derin bir çelişkiyi ortaya koymaktadır. AKP Hükûmeti, yargıyı sadece siyasallaştırma ve yandaşların çıkarlarını gözetme üzerine inşa etmektedir. Hukukun üstünlüğü ve vatandaşların hak ve hukuklarının gözetilmesi gibi kaygıları yoktur.
AKP'nin yargıya bakışı ve adalet anlayışı açısından düşüncelerini şu sözlerle anlamak ve aramak gerekir: AKP'li bir vekilin "Anayasa vesayetin son kalesidir, Anayasa'yı paramparça yapacağız.", AKP'li bir bakanın "Anayasa'yı tanımıyoruz.", Adalet Bakanı Sayın Bozdağ'ın iki gazetecinin Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye edilmesi üzerine "Daha yargılamaya başlamamış mahkemeye baskıdır, müdahaledir, Anayasa ihlalidir.", Sayın Başbakanın "Anayasa ne söylerse söylesin Cumhurbaşkanımızın fiilî olarak siyasi sorumluluğu doğmuştur.", Sayın Cumhurbaşkanının ise "Anayasa Mahkemesinin kararına uymak zorundayız ama saygı duymak zorunda değiliz, saygı da duymuyorum.", iki gazetecinin mahkeme kararıyla tahliye edilmesinden sonra ise Anayasa Mahkemesine yönelik "Mahkeme, kararında direnebilirdi." gibi sözleriyle bağımsız yargıya talimat verilebilmektedir.
Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Bu sözler, AKP'nin hukuk ve adalet anlayışı hakkında ipuçları vermektedir. AKP, kendilerine yönelik veya kendi beklentileri dışındaki kararları tanımamakta, yargıdan da kendileri gibi düşünülmesini, kendi anlayışları doğrultusunda karar almalarını beklemektedir. Onun için de, tasarıyla yargı yönetimini değiştirmek istemektedirler.
Dün kendileri için mezardaki yatanları kaldırıp oy kullandırmak isteyenleri, kendileri için muhterem olanları, ne istediyse verdiklerini, iktidarlarına ortak ettiklerini... Kendi paralel çizgilerinin diğer çizgisini yok etmeye çalışmaları... 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarından sonra paralel kardeş kavgasına dönüştürmüşlerdir.
Bu olay, kimin, ne maksatla, neyi ele geçirmek istediğinin kavgasına, adaletin, hukukun alet edilmesinden başka bir şey değildir. Maksat paralel yapıyı yok etmek ise bunlar kendilerince malum olup bu oluşumu yasa değişikliğiyle değil yasaların öngördüğü yöntemlerle aşmak mümkündür. Ancak niyet bu oluşumu yok etmekten ziyade yargıyı AKP'lileştirmek istemektedirler.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla AKP kendi hukuk anlayışına fiilî durum yaratmakta, demokratik hukuk devletinin ön şartı olan kuvvetler ayrılığını yok etmekte, hukuk güvenliği ilkesini ihlal etmektedir, adalete olan güveni sarsmaktadır. Bu durum ise yasama ve yürütmenin sayısal çoğunluğunu elinde bulunduran AKP'nin tek parti diktatörlüğüne gitmesinden, yargıyı da ele geçirme isteğinden başka bir şey değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, sizlerin, aziz Türk milletinin ve İslam âleminin bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı kutluyor, Anadolu topraklarının ve İslam coğrafyasının üzerindeki kara bulutların dağılmasını ve her günün bayram coşkusuyla geçmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyor, hepinize saygılar sunuyor, hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)