| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 30.06.2016 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danıştay Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 28'inci maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tasarının bu maddesiyle yeni özel yetkili mahkemeler ve savcılıklar kurulması öngörülmektedir. Bir diğer ifadeyle, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri yeniden ceza yargılaması sistemine sokulmaya çalışılmaktadır. Bildiğiniz gibi, bu düzenleme Anayasa'nın kanuni hâkim ilkesini düzenleyen 37'nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Diğer taraftan, özel yetkili mahkemeler yargı bağımsızlığı ve yargıcın tarafsızlığı gibi temel hukuki ilkeleri en fazla örseleyen mahkemeler olmuştur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve yargının tarafsızlığı çok uzun zamandır çeşitli düzenlemelerde konuşulan bir konudur; Parlamentoda hukuksal açıdan belki de en fazla konuştuğumuz konulardan birisi olmuştur. Elbette, yargı bağımsızlığının siyasal sonuçları bakımından çok ciddi sonuçları olan bir mesele olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, literatüre Birleşmiş Milletler Bangalor Yargı Etiği İlkeleri olarak giren ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda kabul ettiği metinde yargı bağımsızlığı ilkesi şöyle tanımlanmaktadır: Yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılanmanın temel garantisidir. Bundan dolayı, hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhafaza etmelidir.
Şimdi üzerinde görüştüğümüz Danıştay ve Yargıtay gibi iki yüksek yargı kurumunun yargıçlarına ilişkin düzenlemeler içeren, özel yetkili mahkemeleri yeniden hortlatan bu tasarıya baktığımızda temel asgari ilkelerin bile yok sayıldığı açıkça görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve yargının tarafsızlığıyla ilgili sorunların giderek büyüdüğünü son bir iki yılda yayınlanan çeşitli istatistik ve raporlarda da görebiliyoruz. Mesela, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2012-2015 yılları arasında Türkiye hakkında verilen ihlal kararlarının yüzde 75'inden fazlası adil yargılanma hakkının ihlalinden dolayıdır. Yani, Türkiye 6'ncı maddeyi ihlal ettiği için en çok mahkûm edilen ülkelerden birisidir.
Değerli milletvekilleri, bunun dışında başka kurumlara bakalım. Bizi doğrulayan, etkileyen, bağlı olduğumuz sözleşmeler ve kurumlar var, bunların raporları da aynı şeyleri söylemektedir. Mesela, 20 Nisan 2015'te Venedik Komisyonu Türkiye'yle ilgili yargı bağımsızlığı konusunda bir rapor hazırladı. Hazırlanan bu rapor yargıya müdahalelerin Türkiye'de yargı bağımsızlığını, hâkim teminatını ciddi biçimde zedelediğini, ihlal ettiğini belirtmektedir. Yine, Avrupa Birliğinin Kasım 2015'te yayınlanan 2015 Yılı İlerleme Raporu'nda da aynı vurguları görmekteyiz, orada da güçler ayrılığı ilkesinin ciddi biçimde ihlal edildiği özellikle belirtiliyor ve bunun da en önemli nedeni olarak hâkim ve savcıların büyük bir siyasi baskı altında oldukları belirtilmektedir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Türkiye'de yargının hızla siyasallaştırıldığı, bu siyasallaşmanın geçmişle mukayese edildiğinde son derece tehlikeli boyutlara ulaştığı bir süreç yaşamaktayız. Yargının siyasallaştırılması ise yürütmeye yargıyı dizayn etme, hâkimleri tayin etme, önemli davalara belirli hâkimleri atama ve bireysel olarak hâkimler üzerinde baskı kurma imkânını sağlamak amacını taşımaktadır. Yargının bu denli müdahale alanına çevrilmesi ne iç dinamikler bakımından ne de dış dünyada oluşan izlenim bakımından sürdürülebilir değildir; yurttaşın yargıya olan asgari güven duygusunun da sıfırlanması anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, yargı bağımsızlığı söz konusu olduğunda 1985 tarihli Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığının Temel İlkeleri, 1994 tarihli Avrupa Konseyi Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolü konusunda tavsiye kararı, 2007 tarihli Venedik Komisyonu Yargısal Atamalar Raporu ve 2010 tarihli Venedik Komisyonu Yargıçların Bağımsızlığı Raporu gibi bütün dünyanın referans aldığı uluslararası belgeler, birikimler ortadayken gerek ülkemiz gerek dünya kamuoyunda bizlerin zor duruma düşebileceğimiz düzenlemelere mesai harcıyor olmamız trajik bir durumdur. Hukuku hiçe sayan yöntemlerle bir hukuk devleti asla inşa edilemez. İç barışımızı da bu tür düzenlemelerle sağlayamayız.
Bu duygularla, tekrar hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)