GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:109
Tarih:29.06.2016

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, 1925'in 29 Haziranında 46 arkadaşıyla beraber idam edilen Şeyh Sait'in ölüm yıl dönümü ve dolayısıyla arkadaşlarının da. Öncelikle, bütün bu idam edilenleri, Şeyh Sait ve 46 arkadaşını rahmetle yâd ediyoruz, Allah'tan rahmet diliyoruz. Fakat bugün benim üzerinde durmak istediğim, doksan bir yıldır kapanmayan bir yara. Siyasi kavgalar, isyanlar, başkaldırılar; bunların hepsi, tarihte farklı farklı okumalara tabi tutulabilir. Birinin "hain" dediği bir başkasının gönlünde büyük bir kahramandır; birinin "zalim" dediği, bir başkasının gözünde büyük bir mazlumdur. Bu, dünya tarihi boyunca da böyledir. Sokrat'ın idamına da karar verenler, iki bin dört yüz yıldır dünyada doğru bir iş yapmadıklarıyla anılmaktadır, Sokrat'ın adı devam etmektedir ama o mahkemenin üyelerinin adını insanlığın kahir ekseriyeti bilmemektedir. Bunlar tartışmalı konulardır ama üzerinde tartışılmayan bir konu vardır, kim olursa olsun, siyasi kimliği, siyasi eylemleri ne olursa olsun insanlar öldükten sonra artık hukuk durur orada, cenaze sahiplerine teslim edilir, mezar hakkı vardır, ailesinin o mezara sahip olma hakkı vardır.

Niye bu girizgâhı yaptım? Ben, gecenin bu saatinde ve doksan bir yıl sonra tekrar polemik yapmak, bazı yaraları kanatmak, büyük tartışmalara girmek niyetinde değilim. Benim bu gece yapmak istediğim, öncelikle bu insanları mağdur ve mazlum olarak kendi vicdanımda takdir etmek ve rahmet okumak, ondan sonra da hukuklarını savunmak. Doksan bir yıldır bu mezarlar iade edilmedi.

Sayın Bakan da burada, Adalet Bakanı. Sayın Bakan tabii ilgilenmiyor bununla ama bu Şeyh Sait ailesinden ve yine beraber idam edilen şahısların ailelerinden sizin milletvekilleriniz var ve AK PARTİ il başkanları var. Bu dört dönemdir, beş dönemdir milletvekilliği yapanlar oldu, il başkanı olanlar oldu, belediye başkanı olanlar oldu, hâlen de var. Bunların hukukuna bile sahip çıkmıyorsunuz. Bakınız, bu siyasi olayı tartışmıyorum bu gece, insani bir olaydan bahsediyorum. Doksan bir senedir bu insanların mezarları, cenazeleri ailelerine verilmedi.

Aynı şekilde Seyit Rıza için de bu, söz konusu, aynı şekilde Bediüzzaman Said Nursî için de bu, söz konusu. Dini, dili, mezhebi, siyasi ideolojisi, siyasi kanaatleri ne olursa olsun sonuçta hukukun yapması gereken, insani ve İslami vicdanın yapması gereken bunların teslimiyeti.

Sayın Bakandan da soruyoruz, Sayın Hükûmetten de soruyoruz: Bugün doksan bir yıldır ve iktidarınızın on dördüncü yılında bu şahısların mezarları, cenazeleri, mezar yerleri -hangi dili ve üslubu kullanırsa kullansın- neden ailelerine iade edilmiyor?

İkinci bir önemli konu: Geçen dönem -geçen dönem Mecliste olan arkadaşlar bilirler- Meclis Başkanlığı, Elcezire İstiklal Mahkemeleri ve Elâzığ İstiklal Mahkemeleriyle ilgili kayıtları kitap olarak bastırdı ve milletvekillerine dağıttı. Şeyh Sait ve arkadaşlarının davalarının görüldüğü İstiklal Mahkemeleriyle ilgili zabıtlar yayımlanmıyor.

Değerli arkadaşlar, bu zabıtları niye yayımlamıyorsunuz? Sayın Cemil Çiçek de bunları yayımlamadı, Sayın İsmail Kahraman da bunları yayımlamıyor. Defalarca Meclis araştırması önergesi verdik, soru önergeleri verdik. Bunların tasnifi yapılmış, bitmiş ama siyasi nedenlerden dolayı, derin mülahazalardan dolayı, iyi saatte olsunların hesabından dolayı bu mahkeme zabıtları yayımlanmıyor. Bunu da, bu ikinci soruyu da sizin vicdanlarınıza bırakıyoruz. Bu zabıtları niye yayımlamıyorsunuz? İki: Ne zaman yayımlayacaksınız? Yayımlamadığınız müddetçe ve mezarları iade etmediğiniz müddetçe bu zulmün bir parçasısınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)