| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2016 |
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 17'nci maddesi, Yargıtay üyeliğini on iki yılla sınırlayan maddedir. Polonya ve Macaristan, Baka kararları var Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin. Hatta Polonya'ya ilişkin karar Anayasa düzenlemesiyle hâkimlerin görev süresinin kısıtlanmasına ilişkindir. İkisinde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargının devamı ve hukuk güvenliği ilkesinin ihlali nedeniyle ihlal kararları vermiştir. Dolayısıyla, bu düzenleme açıkça Anayasa'ya aykırıdır. Ama anlaşılan o ki yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki beş gün içerisinde yapılacak atamalarla bu düzenlemede Anayasa'ya aykırılık göz ardı edilecektir. Ama şunu unutmayalım: Bundan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kişi başına hükmettiği tazminat miktarı 300 bin euroyu aşmaktadır. Şimdi, bu yasaya eğer evet oyu verirseniz, şimdi, geçmişte kayyuma rücu müessesesi gibi burada buna evet oyu verenlerin de bu rücuyla karşı karşıya kalmaları olasılık dâhilinde olacaktır. İyi düşünmek lazım böyle bir düzenleme yaparken. Evet, bir sorun var, sorunu bu yöntemle mi çözeceğiz? Eğer suç işleyen varsa suçun cezasını Yargıtay kendi bünyesi içinde vermelidir. Yargıtay kendi bünyesi içerisinde gereken cezayı vererek ihraç yolunu ya da görevden çekinmeye davet unsurunu yürürlüğe sokabilirdi.
Bir diğer konu var; o da tasarı ilk geldiğinde, bu tip, Yargıtayda, Danıştayda yeniden görev verilmeyenlerin özlük haklarının korunacağına dair. Ama, anlaşılan o ki komisyonda yapılan düzenlemede bu unsur ortadan kaldırılmıştır. Biraz önce Sayın Adalet Bakanı Yargıtay ve Danıştayda görev alanların, üyelerin Hâkimler ve Savcılar Kanunu'ndaki mali ve özlük haklarına sahip olduklarını söyledi. Aslında, ikisi doğrudur, kanunda yer almaktadır ama iki unsur arasında fark vardır. Bir örnek vereyim, Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 103'üncü maddesinde Yargıtay ve Danıştay üyeleri için en yüksek devlet memuru maaşına göre belirlenen kıstas yüzde 83 iken, birinci sınıf hâkimler için yüzde 79'dur; bu bir hak kaybıdır. Yarın Hâkimler ve Savcılar ile Yargıtay üyeleri arasında bu yüzdelerde olağanüstü bir farklılık ortaya konursa bu kişilerin hak kaybına uğrayacakları açıktır, keza bu da Anayasa'ya açıkça aykırıdır.
Sayın milletvekilleri, bir konuyu daha bilgilerinize sunmak isterim bu bağlamda. 2015 yılında Yargıtayda dairelerde bulunan devreden dosya sayısı 651.435'tir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosya sayısı ise 467 bin 554'tür. İkisinin toplamı 1 milyon 118 bin 989 dosyadır. Bizim yaptığımız bir başka araştırmaya göre, 2016 yılından bu ana kadar gelen dosyalarla birlikte şu anda Yargıtaydaki dosya sayısı 1 milyon 365 bindir. Şimdi, daire sayısı 46'dan 24'e indirildiğine göre, daire başına 56 bin 875 dosya düşecektir. Normalde bir Yargıtay dairesi haftada en çok 150 dolayında dosyayı karara bağlamaktadır. İşe bundan yola çıkarak bakacak olursanız şu andaki bu sistemin uygulanması hâlinde Yargıtaydaki bir dava dosyasının görüşülmesi en az altı yılda sonuçlanacaktır. Keza hâlen bir tutuklu dosya dahi bir buçuk yıl sonra ele alınabilmektedir ve bu anlamda pek çok hak kaybı meydana gelecektir. Geçen konuşmamda da söyledim, çok değil iki ay sonra Yargıtaya en azından 1.200 üye daha atanacaktır. O bölge adliye mahkemesi de bir laftan ibaret kalacaktır.
Tabii, işin bir diğer boyutu var. Örneğin, Balyoz davasında açıkça bilirkişi incelemesinin yapılmasına gerek görmeyen, yasa gereği savunma tanıklarını dinlemeyen mahkemenin verdiği kararları onayan o dairenin, 9. Dairenin Başkan ve üyeleri hakkında şu ana kadar ne yapıldı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - Yargıtay Başkanı biraz, çay keseceğine buna da akıl verse diyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)