Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 29.06.2016 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Ülkemizde adalet sistemi AKP iktidarının âdeta oyuncağı hâline gelmiştir. Yargıtay Kanunu ihdas edildiği tarihten itibaren 4 veya 5 defa değiştirilmiş, AKP hükûmetleri zamanında ise 12 defa değiştirilmiştir. Yine, Danıştay Kanunu 9 defa değiştirilmiştir. HSYK Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu yine birçok defalar değiştirilmiştir, bir defa değiştirilen bir kez daha değiştirilmiştir. Bu kanunlarda en büyük değişiklikler konjonktürel gelişmelere göre zülfüyâre dokunan sert rüzgârların etkisiyle yapılmıştır.
AKP döneminde HSYK, Danıştay, Yargıtay gibi birçok kuruma yapılan müdahalelerle Anayasa çiğnenmiş, yargı bağımsızlığı ilkesi yok sayılmış, hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınmıştır. Vatandaşlarımızın adalete olan güvenini temelden sarsan bu durum, uluslararası arenada da ülkemizin itibarını zedelemiştir. Yargıya güvenin sağlanabilmesi için AKP iktidarı hukuku daha fazla katletmemelidir. Kişilerin devlete güven duymaları, maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmeleri, temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir. Yargı kararlarının alenen uygulanmadığı bir ülkede hukuk güvenliğinden, hukukun üstünlüğünden bahsedilemez. Yargı kararlarına uymayanların haktan, hukuktan, adaletten bahsetmeye, hukukun üstünlüğünü savunmaya, demokrasiyi ağzına almaya hakkı yoktur.
Anayasal demokrasinin en temel kurumlarından biri kuvvetler ayrılığıdır. Yasamanın ve yürütmenin yargıya rahatça müdahale edebildiği ve yüksek mahkeme hâkimlerinin kanunla görevden alınabildiği bir ülkede yargı bağımsızlığından söz edilemez. Eğer yüksek yargı mensubu hâkimler bulundukları görevlerden bir kere kanunla alınabilirse artık, hâkimlik teminatının pratikte hiçbir değeri kalmayacaktır. İktidarda bulunan bir partinin yüksek yargının bütün üyelerini bir kanun çıkararak bir anda görevden alabilecek bir güce sahip olması, hâkimlerin herhangi bir grup tarafından gelecek bütün baskılardan bağışık bir şekilde karar verebilmesini imkânsız kılacaktır.
Kanunla ve hatta Anayasa'da güvence altına alınan görevlerde bulunanları kanun çıkararak görevden alma uygulaması hukuki güvenlik ilkesini zedelemekte ve bağımsız olmaları öngörülen bu kurumların bağımsızlıklarını altüst etmektedir. Böyle bir uygulamanın yerleşik hâle getirilmesi kanunlara ve Anayasa'ya güven duyulmaması sonucunu doğuracağı gibi, ilgili kurumların temellerini ve itibarını da zayıflatmaktadır. Neresinden tutarsanız elinizde kalan güncel uygulama da Anayasa'da öngörülen hâkimlik teminatını boşa çıkarmaktadır ve yüksek yargıda görev yapan hâkimlerin iktidarın görevlerine son verebileceği ihtimalinin yarattığı baskı altında karar vermeleri gibi ciddi bir tehlike yaratmaktadır. Bir ülkede yüksek yargı mensupları yasama tarafından çıkarılan bir kanunla görevinden alınabiliyor ve bunun yerleşmiş bir uygulama hâline gelmesi bize olağan bir ihtimal gibi görünüyorsa, Anayasa'da belirlenen sınırların pratikte hiçbir değeri kalmamaktadır. Hâkimlerin teminatı ve yargının bağımsızlığı her şeyden önce vatandaşların özgürlüğünün garanti altına alınması içindir. Bu, hem yargının yürütmeyi sınırlandıran en önemli güç olması yönünden hem de adil yargılanma hakkının korunması yönünden geçerlidir. Bu nedenle, bugün yüksek mahkeme hâkimlerinin görevden alınması ve bunun daha sonra da tekrarlanabilecek bir uygulama hâlini alması tehlikesi hepimizi ilgilendiren bir tehlikedir. Her şeye rağmen kurumları ve Anayasa'yı savunmak, onlara sahip çıkmak, devlet organlarını kendileri için belirlenen anayasal sınırlara uyma konusunda zorlama yükümlülüğümüz vardır. Çünkü, kendi özgürlüğümüzü ancak bu şekilde koruyabilir, geleceğimizi güvence altına alabiliriz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)