| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2016 |
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bir ara konuşsam mı konuşmasam mı diye düşündüm ama nihayet... (CHP sıralarından "Konuş konuş." sesleri)
Konuşayım mı? Müsaade ediyor musunuz?
Bizim ünlü, değerli bir şairimiz var, İsmet Özel, sanıyorum duymuşsunuzdur, duymayanlara da ben duyurmuş olayım. Onun bir dizesi vardır, "İnsan, hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır." diye. Herhâlde, bizim için mi yazdı, bugünleri mi öngördü ya da o zaman, onu yazdığı zamanki Meclis de böyle bir Meclis miydi bilmiyorum ben ama karşılaştığımız manzara beni bu dizeyi okumak zorunda bıraktı.
Şimdi, burası demokrasi mabedi diyoruz, burası bir ülkenin siyasetinin üretildiği ana mecra, ana merkez diyoruz, burası millî iradenin tecelli ettiği yer diyoruz. Hatta, bazen burayı kutsayanlarımız bile oluyor. Mekânları kutsamak dinen çok caiz değil, ben de dindar bir insanım, o yüzden kutsamıyorum ama değerli bir mekân burası, değerli bir kurum. Burada biraz önce de yaşadığımız gibi, bir kelime üzerinden, bir fotoğraf üzerinden, bir kesit üzerinden, günlük bir olay üzerinden siyaset üreteceksek bunun adına "magazinel siyaset" denir, bunun adına "kesit siyaseti" denir, "fotoğraf siyaseti" denir ama bunun adına "siyaset" denmez. Siyaset, bir ülkenin temel meseleleri ile geleceğini ilgilendiren, bölgesini ilgilendiren, varlığını, bekasını ilgilendiren ve normal hayatlarını kaliteli bir şekilde, o ülkenin insanlarının hayatlarını kaliteli bir şekilde sürdürmelerini sağlayan, sağlamayı amaç edinen, o konuda verilen uğraşın adıdır.
Siyaseti bir yerde doğru dürüst tanımlarsak belki birçok kavramı yeniden tanımlamamız gerekecek çünkü değişik kesimlerin, ideolojik, siyasi, dinî, mezhebî kesimlerin ipoteklerinde kalmış kavramlarımız var, demokrasi gibi, barış gibi, özgürlük gibi, bağımsızlık gibi -çoğaltabiliriz bunları- hatta, sömürgecilik gibi, emperyalizm gibi veya unuttuğumuz, "kültür emperyalizmi" diye bir kavram vardı, onun gibi bazı kavramlarımız var. Dolayısıyla, bağlamından kopmuş, sadece tekil, güncel, polemik için üretilen siyasetin bu ülkeye bir faydası yok, şu anda Meclisimize bir faydası olmadığı gibi. Bir konuyu aldığımız zaman bu konudan ne fayda tahsil ederiz... Yani buna bir işletmeci, bir iş adamı gözüyle de baksak oradan elde edilecek toplumsal fayda, bireysel fayda, ülkesel fayda, bölgesel fayda, bundan bağımsız, amaçsız bir şeyi ele aldığımız zaman siyaset kendi kendini tüketen bir meta hâline dönüşür, anlamından sapar, bağlamından sapar. O yüzden, bir süreç siyaseti, bağlam siyaseti, bütüncül bir siyaset, kuşatıcı bir siyaset ve gelecek zamana sari bir siyaset yapmak zorundayız, bu hepimizin ortak yükümlülüğü. Yani dönüp haddimi aşarak şunu diyebilirdim, demedim, yine de diyorum: "Ya, ne yapıyoruz arkadaşlar?" filan diyecektim.
Yani, alındınız, Engin Bey, kusura bakmayın, kişisel bir şey değil, sataşma da değil. Ben de yapabilirim, herhangi bir kelimeyi alırım, oradan bir şey çıkarırım. Bunu bu ülkede yapıyoruz, sürekli yapıyoruz. Kime, ne fayda sağlıyor? Konuştuğumuz konu IŞİD, DAEŞ.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Arkadaşına da söyle de dengele, arkadaşına da söyle.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Herkese söylüyoruz.
Biraz önce Engin Bey, gene söylüyorum, oturduğunuz...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben teşbihte bulundum, çok bilinen bir fıkra.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Doğru söylüyorsunuz.
Yani "nankör" kelimesinin sözlükteki karşılığını hepimiz öğrendik. Teşekkür ederiz, bu da bir katkı. Ama, şunu da öğrendik: Engin Bey biraz önce "Burası kürsüdür, halkın kürsüsüdür, buradan hakaret edilmez, buradan yaralayıcı, incitici, kaba sözler söylenmez." diyerek söz aldı oturduğu yerden, geldi buradan, affedersiniz, "eşek" dedi. Şimdi, bunu sizi tekzip etmek için, yaralamak için, incitici söz söylemek için söylemiyorum ama gerçekten burası değerli bir kürsü. Sizi takdir ediyorum, tebrik ediyorum, bir gün dediniz ki: "Arkadaşlar, burada sataşma olur, polemik olur. Bu bir düzey gerektirir, bir seviye gerektirir, bir kalite gerektirir ama taciz olmaz, dolayısıyla hakaret olmaz." Kişilere yönelik...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben de insanım, ne yapayım! Allah Allah ya!
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Sizinle ilgili söylemiyorum. Yani biraz sizi bu anlamda kullanayım, iyi bir şey için kullanılmış olacaksanız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Çünkü, IŞİD'i kaybettiniz.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Burada ne kadar bağırırsak, çağırırsak, ses tonumuzu ayarlayamayabiliriz, sataşmada bulunabiliriz, polemik yapabiliriz, espri de yapabiliriz. Sürekli gergin suratlarla, sürekli kavgaya hazır böyle dipçiği elinde, süngü takmış pozisyonda buraya çıkmanın, konuşmanın bize bir faydası yok ama bütün bunları yaparken... Hepimizin kişiliği saygındır, hepimizin annesi, babası, çocukları ailesi vardır ve hepimizin buradaki işimiz, buradaki görevimiz bir şekilde sonlandıktan sonra çocuklarımıza onurla, gururla izleteceğimiz bir videomuz, bir görüntümüz olsun istiyorum ben.
Dün 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, vatandaşımız ya da olmayan 41 insan. Hepsinin de biraz önce söylediğim gibi ailesi var, yakınları var, dostları var, sevenleri var. 130 civarında insanımız hafif ya da ağır yaralı olarak hastanelerde tedavi görüyor ve birden, birçok yerden, birçok odaktan, birçok kurumdan, birçok siyasetten lanetlemeler, başsağlığı dilekleri ve bunlar akın akın bütün kanallardan, bütün ajanslardan, medyadan hepimizin gözüne, kulağına aktı; bu bir rutin. Biz yine bir şiddet ve dehşet sarmalının içine düştük, her zaman olduğu gibi, her şeyi ilk defa yaşıyormuşuz gibi, hiç daha önce böyle bir şey yaşamıyormuşuz gibi geldik, yine lanetledik, başsağlığı dileğinde bulunduk ama arkasından gittik, yerimizden, yine kaldığımız yerden devam ettik, hepimiz aynı şeyi yaptık. Bunu bu ülke hak etmiyor, bunu DAEŞ'i üretenler, IŞİD'i üretenler, -adını ne koyarsanız koyun- onlar bize gündem dayatmak için, bizim gündemimizi belirlemek için, bizim o veriler, o datalar üzerinden konuşmamızı sağlamak için bunu bize dayatıyorlarsa yapacağımız şey buradaki konuşmalar değil, onların amacına karşı gelmek. Mesela Mecliste grubu bulunan dört partinin liderleri kalkıp da "Biz bu oyuna gelmeyeceğiz, oyununuzu gördük, blöfünüzü gördük, bu oyunu oynamayacağız, bu oyuna aracılık etmeyeceğiz, bu amaca hizmet etmeyeceğiz." diye bir görüntü verseler, bir fotoğraf verseler kim ne kaybeder?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Keşke, keşke, ah nerede?
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Kim ne kaybeder?
Ben, Mahmut arkadaşımızı tebrik ediyorum yani teröre karşı böyle bir araştırma önergesi verdiği için onu kutluyorum, kutlamaya değer bir şey. Ama, beklediğimiz...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Layığını yapalım Başkanım.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Evet, aynı şeyi söyleyecektim, layığını yapalım.
Terör kimden gelirse, kime yönelirse, hangi amacı taşırsa, adı ne olursa, etnisitesi ne olursa, mezhebi ne olursa, kimin adına, nereden hareket ederse etsin aynı tonda, aynı volümle, aynı kelimelerle karşı çıkmadığımız müddetçe, lanetlemediğimiz müddetçe yaptığımız şeyin samimiyetine kimseyi inandıramayız Mahmut Bey, hiç kimseyi, kimseyi inandıramayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Önerge verdik diğerleriyle de ilgili. Bunların hepsini siz reddettiniz, bunu da reddedeceksiniz, bakın, sayın hatip bunu da reddedeceksiniz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - PKK için de bir önerge bekliyoruz sizden Mahmut Bey. Mahmut Bey, PKK için de bir önerge bekliyoruz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, lütfen...
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Bakın, herkes için geçerli bu, ben yapıyorsam benim için de geçerli. Ben yapıyorsam benim için geçerli, Ahmet Bey yapıyorsa Ahmet Bey için geçerli, Tahir Ağabey şu genç hâliyle yapıyorsa onun için de geçerli, hepimiz için geçerli. Bunu yapabildiğimiz zaman bize dokunulunca, bizi harekete geçirecek zayıf noktalarımız olmayacak. Bunu yapabildiğimiz zaman...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Destek vereceksiniz, anlaşıldı.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - ...DAEŞ bomba patlatmayacak. O canlı bombada ölen çocuklar da nihayet bir anne babanın çocukları, o canlı bombalar da; PKK'dan olsun, DAEŞ'ten olsun, şundan olsun, bundan olsun fark etmez, onlar da ölmeyecek. Dolayısıyla, bu ülke hassas noktalarını, zayıf noktalarını tamir etmedikçe ki bunu tamir edecek olan bizleriz hangi siyaset, hangi muhalefet, hangi iktidar olursa olsun...
Burada anlatacağım bir sürü şey olabilir, bir sürü polemik malzemesi var, yaparım da hallederim yani beceririm. Ama, kimden, nereden gelirse gelsin aynı duyarlılıkla, aynı vicdanla, aynı samimiyetle, aynı tonda, aynı kelimelerle karşı çıkmadığımız müddetçe bizim yaralarımız kaşınır, biz bu belalardan kurtulamayız ve halk bize rahmet okumaz, halk bize lanet okur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)