| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 28.06.2016 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanunun Anayasa'ya aykırı olduğuna ilişkin, özellikle kanunun aleyhine söz alan ve kanunun hukuk devleti ve demokratik hukuk düzenini altüst eden bir kanun olduğuna, Anayasa'ya, tabii hâkimlik ilkesine aykırı olduğuna ilişkin tüm görüşlere katılıyorum. Bu konuda hukukçu arkadaşlarımız yeteri kadar değerlendirmeler yaptılar ama esasen üzerinde durulması gereken şey, bu kanunun asıl amacı, bu kanunla istenilen, hedeflenen şey yani kanunun getirilmesinde aslında iktidar partisinin hep bahsettiği üst akıl, bu kanundaki üst aklın ne olduğunu aslında tartışmak gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bir devletin hukuk devleti olabilmesinin temel koşulu hiç şüphesiz güçler ayrılığı ilkesi ama bu güçler ayrılığı ilkesi içerisinde, hiç şüphesiz, yasama ve yargının bir şekilde, özellikle bugün yaşadığımız koşullarda olduğu gibi çoğunluğun var olduğu ve çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisinin yürütme ile yargıyı, yürütme ile yasamayı bir elde toplaması mümkün. Ama her zaman yargının bağımsız olma şartı çok önemlidir. İşte tam da bu noktada, AKP iktidara geldiği günden bu tarafa devletin temel kurumlarında ciddi bir değişiklik sürecini yaşattı. Bu üst aklı ya da gizli aklı bürokraside, sermayede, basında, üniversitelerde idari tasarruflarla bir şekilde hayata geçirdi. Ama, hiç şüphesiz bunu hayata geçirirken her seferinde bu asıl amacını ve gizli aklı bir şekilde başka şeylerle örtmeye, gizlemeye çalıştı. Yani, devlet kurumlarında, bürokraside her seferinde ötekileştirilen, düşman ilan edilen bir grup yaratıldı.
Aslında, yargıda da bu süreç şüphesiz yaşandı. Ama, bu süreci yaşatırken aslında şu anda varılmak istenen şey belki sivil darbe diye izah ettiğimiz 7 Hazirandan bugüne kadar peyderpey hayata geçirilen... Bu "7 Haziran seçimlerinden sonra halk kaosu seçti." diyen mevcut şu andaki iktidar 1 Kasımdan sonra maalesef ülkede kaostan da öte felaketi yaşatır durumda. İşte, tam da bu zihniyetin son darbesi belki yargıda üst yargıyı ele geçirme hedefine yöneliktir. Ama, şunu özetçe söyleyeyim: Bu yasa Anayasa Mahkemesinden dönmek durumundadır, dönecektir, örnekleri vardır geçmişte; HSYK'ya ilişkin, HSYK'nın mevcut yasasının değiştirilmesine ilişkin Anayasa Mahkemesinin aldığı karar geriye doğru yürümüştür. Yine, daha beş gün önce Macaristan Hükûmetine karşı tıpkı Türkiye'de şu anda mevcut önümüze gelen yasanın bir benzeri olan yüksek mahkeme başkanını görevden alan, 71 yaşı aşağı çekerek ve mahkemenin ismini de değiştirerek yüksek mahkeme başkanını görevden alması sorununa ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verdiği kararın geriye yürüyebileceğine vurgu yapmıştır. Türkiye'de de bunun örnekleri vardır. Dolayısıyla, AKP'nin asıl burada bu yasayla amaçladığı şey son olarak üst yargıyı da ele geçirip ve kendisini denetleyen, kendi tasarrufları önünde engel teşkil eden yargıyı da hizaya getirmek tıpkı diğer kamu kurumlarında olduğu gibi, hatta talimata gerek olmadan bizatihi AKP adına düşünebilecek bir yargı sistemini bu ülkede hayata geçirmektir. Bu zihniyet özünde selefi hukuku inşa etmektir. Başka bunun bir izah tarzı yoktur diyorum.
Saygıyla selamlıyorum hepinizi. (HDP sıralarından alkışlar)