| Konu: | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 28.06.2016 |
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Demin, Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan vekilimizin terör olayıyla ilgili "Rutinimize devam edelim, çalışmaya devam edelim." teklifi, burada yapılanlara baktığımızda bir ironi olsa gerek çünkü burada yapılan, İç Tüzük'ün emrettiği hususlarda tahammül etme dışında kimse kimseyi dinlemiyor, çok ağır değerlendirmeler bile dinlenmeden, sadece oylama yapılırken kapılar açılıp içeri arkadaşlarımız geliyor, parmaklarını, kollarını kaldırıyor ve gidiyor.
Demin bir biyolojik, toplumu benzetmeden bahsetmiştim. Başka bir şey aklıma geldi. Size bir hastalıktan söz etmek istiyorum. Biliyorsunuz, vücutta hücreler dokuları, dokular da organları oluştururlar. Bu hastalık bir hücre hastalığı. Bu hastalıkta hücre kendisini dokuya, hâliyle, ait olduğu organa bağlı hissetmez; o tanımlandığı konumu reddeder, bunun dışında çalışmaya başlar. Yine, bu hastalıkta bu hücre fonksiyonunu kendisi tarif eder ve vücutta kendisine ayrılan enerjiyle yetinmez, "Her şey benimdir." der. Bu gelen enerjiyi almak için yeri geldiğinde yeni kanallar açar, baypas eder ve olması gerektiğinden daha fazla büyür ve vücutta alması gerektiğinden daha fazla enerji ve gücü alır.
Yine bu hücre, "anjiyogenik faktör" dediğimiz bir açılımla yeni damarlar yapıp vücutta olduğu yeri, olduğu organı beğenmeyip başka yerlere de atıp kendisini orada da yaşatmaya devam eder. Bu hastalığın adını zannediyorum biliyorsunuz, Anadolu'da çoğu zaman telaffuz edildiğinde dahi bulaşır diye "kötü hastalık" denir; evet, kanserden bahsediyorum.
Toplumu, birlikte yaşamayı, devlet düzenini bir vücuda benzettiğimizde, bugün karşı karşıya olduğumuz yasa teklifi bir metastaz hadisesidir. Çünkü bu ülkede bir hücre kendi yetkisini, konumunu, yemin ettiği çerçeveyi beğenmeyip kendi tanımını kendi yapıp fiilî duruma göre yetkiler kullanmak istemektedir ve toplumun başka organ ve birimlere bırakılan hiçbir yerini bırakmayıp bütün her tarafı kendi kontrolü ve şekillendirmesine tabi tutmak istemektedir. Bunu anlatmak için "otoriter" kelimesi zayıf kalır; bu, totaliter bir anlayıştır: Toplumdaki bütün hayat unsurlarının, toplumdaki bütün gelişme unsurlarının kendisine tabi olması ve kendi kontrolünde olması.
Bu hastalığı tekrar hatırlayalım: Metastazdan sonra bu hastalık vücudun bütün fonksiyonlarını bozacak derecede diğer organlarının enerjisini, yetkisini alır ve en nihayetinde bütün bünyeyi bitirir, öldürür.
Arkadaşlar, hakikaten yapılmak istenen amacı gerçekleştirmek için daha başka yollar vardır ve demin dediğim gibi bu kadar hızlı, bu kadar yangından mal kaçırırmış gibi bunu yapmak zorunda değiliz. Daha temmuz ayının sonunda istinaf mahkemeleri yürürlüğe girecek ve şu anda yüksek mahkemelerde dünya kadar dosya birikmiş vaziyette. Sizlere de milletvekili olarak bazı davaların en azından çabuklaştırılması, sorulması için talepler geliyordur. Böyle bir ortamda beş gün içinde siz nasıl bir değerlendirme yapacaksınız? Bu da metastazın bir göstergesidir. Demek ki buradan bu beş günün çıkacağından emin vaziyette buraya bu metni gönderenler çünkü burayı sadece bir tasdik yeri, buranın dışında yazılan mektupların zarfını kapatma ve mühürleme yeri olarak görüyor.
Bu açıdan, tekrar düşünmesini istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)