GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:108
Tarih:28.06.2016

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin özel sektör borçları konusunda verdiği araştırma önergesinin lehinde bir konuşma yapacağım.

Değerli arkadaşlarım, birçok şeyi, gündemi değerlendiriyoruz, hızla da gelip geçiyor birçok konu. Biraz önce, Değerli Recai Berber de bu konuda araştırma önergesinin değerlendirilip bir araştırma komisyonu kurulmasına gerek olmadığını söyledi ama ben çok önemli olduğunu görüyorum. Biz şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda, yukarıda yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili 77 maddelik -hatta 2 de geçici madde var, 80 maddeye yakın- bir torba kanunu görüşüyoruz. Büyük sıkıntılar var -siz de biliyorsunuz- ekonomide, esnaf için, vatandaş için, işçi, köylü için, çalışanlar için ve epeyden beri Türkiye'de doğru dürüst yatırım yapılamıyor.

Şimdi, bu özel sektör borçlarının özellikle gelişimine baktığımız zaman, gelişimi Sayın Berber'in dediği gibi 2008'den sonra değil, 2002'den sonra olduğunu görüyoruz, tam tersine, siz dediniz ki: "Türkiye'nin ya da kamunun borçlanamadığı dönemde." Dünyanın en fazla borç verebildiği dönem 2000'li yıllar oldu, en fazla likit yarattığı, nakit yarattığı dönem 2000'li yıllardır, bütün dünyada bütün ülkeler para bulabilmiştir rahatlıkla, her devlet, her ülke, her kuruluş rahatlıkla her yerden para bulabilmiştir faizine katlandıktan sonra ki faizler de oldukça düşmüştü bu dönemde. Daha önce büyük sıkıntılar vardı, daha önce dövize muhtaç olabiliyorduk, para bulamıyorduk, sıkıntılar vardı ama 2000'li yıllar paranın, nakdin, likidin en fazla olduğu yıllar oldu, rahat borçlanılabilindi. Neden öyle oldu? Çünkü reel ekonomiden yani üretim ekonomisinden finans ekonomisine geçildi, paradan para kazanmak ön plana çıktı, yeni enstrümanlar türedi ve para çok fazla bollaştı, öyle bir dönem yaşadık; Türkiye de bundan etkilendi.

Şimdi, borç bulmanın, borç almanın bir mahzuru yok, alırsınız ama aldığınız borcu yatırıma yöneltip, hem aldığınız borcun faizini ödeyebiliyorsanız hem de o borcun üstesinden gelip ödeyebildikten sonra bir miktar size kalabiliyorsa o zaman bir anlamı var, yatırım budur. Öbür türlü, sıkıntıya girmiş olursunuz. Yani düşünün, çevrenizde bir bankadan, birisinden, bir tefeciden borç alıp çok iyi yaşayanlar vardır; arabasını değiştirip Mercedes'e binen, uçakla seyahat eden, birdenbire esnaflıktan iş adamlığına terfi edenler vardır ama doğru dürüst yatırım yapamıyorsa, o borcunu ödeyebilecek durumda değilse kısa süre sonra, iki yıl sonra, üç yıl sonra iflas eder gider.

Türkiye bu dönemde borç aldı ama Türkiye bu dönemde aldığı borcu maalesef çok iyi değerlendiremedi değerli arkadaşlarım, iyi bir şekilde yatırıma yönlendiremedi, tüketti; tüketim harcamalarında çok büyük artışlar var. Onun için, geldik, şimdi sıkıntımız var.

Bakın, biraz önce değerli arkadaşım borç verilerimizin sıkıntılı olmadığını söyledi. Kamu verileri öyle görünüyor, kamu borçlanma stokunu değerlendirdiğiniz zaman birçok ülkeye göre avantajlı görünüyoruz ama öyle değil.

Bakın, çok değerli bir ekonomist arkadaşımın yaptığı, Sayın Özyıldız'ın yaptığı bir karşılaştırmaya göre 2002 yılında sadece hane halkının -yani vatandaşın ve özel sektörün- borç toplamı 94,4 milyar lira. 2015 sonunda bu rakam ne olmuş, biliyor musunuz? Özel sektör ve hane halkının borçları 94 milyar liradan 1 trilyon 820 milyar liraya çıkmış, 1 trilyon 820 milyar liraya.

Ha, diyorsunuz ki: "Millî gelir içerisinde karşılaştırın." Tabii ki, millî gelir içerisinde karşılaştıralım. Özel sektör ve hane halkı borçlarının millî gelire oranı 2002'de 27,7; 2015 sonunda 92,7. Bu çok korkunç bir rakam. Bunlar muhakkak araştırılması gereken rakamlar. Korkunç bir rakam bu; muhakkak üzerinde durmamız, tartışmamız gereken, detayını bilmemiz gereken bir rakam.

Neden oldu? Mesela siz, Sayın Berber, değinmediniz; niye biz bu borçları, özel sektör borçlarını artırdık? Daha önce, 2009'dan önce döviz geliri olmayan bir şirket borçlanamıyordu, bilenleriniz vardır; döviz geliriniz yoksa, ihracat yapmıyorsanız, döviz olarak turizm geliri elde etmiyorsanız döviz olarak borçlanamıyordunuz. Ama 2009'da bir kararname çıkarıldı, ondan sonra döviz geliri olmayan şirketler de borçlanmaya başladı, borç ondan sonra arttı; borçlanmada, dövizle borçlanmada ondan sonra çok önemli bir artış oldu. Büyük bir sıkıntı ondan sonra söz konusu oldu, 2009'dan sonra. Dövizli borçlarımız da -ki şu anda yüzde 60'lardadır, 40'larda değil- özel sektör borçlarının dövizli borç/TL borcuna oranı yüzde 60 ve gittikçe de dövizle olan borç artmaktadır, 2009'daki bu kararnameden sonradır. 32 sayılı Kararname'de değişiklik yapıldı, bunlar oldu. Şimdi, bu süreci, bu gidişatı çok iyi değerlendirmek lazım. Onun için, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği bu önergeyi doğru değerlendirmemiz ve gerçekten bir komisyon kurmamız lazım, gidiş kötü. Şimdi, siz diyorsunuz ki: "Türkiye'nin makro rakamları iyi, büyüme iyi çıktı ilk çeyrekte." Bakın, merkez bankaları değil, TÜİK gibi kuruluşların bağımsızlığı daha önemli hâle geldi özellikle Türkiye için. Verilen rakamların sürekli olarak soru işareti doğurması büyük bir sıkıntıdır.

Bakın, turizmde -şu anda herkes biliyor ve kabul ediyor- yatırımlar düştü, harcamalar düştü, turizm şirketleri büyük bir sıkıntı içerisinde. Sayın başkan burada, detayını anlatsın. Ama, turizmde TÜİK verilerine göre istihdamda artış var. Olur mu böyle bir şey? Aynı dönemde hem turizm çöküyor, sıkıntıda şirketler hem de istihdamda artış var. Olabilir mi böyle bir şey? Böyle bir şey olamaz değil mi? Yani, bu mantığa aykırı, bilime aykırı. Aynı dönem içerisinde turizmde küçülme var, istihdamında artış var, TÜİK'in verdiği rakamlarla böyle. Onun için, maalesef, o rakamlara da fazla güvenmememiz gerekir.

Şimdi, bizdeki borçlanma -özel sektör borçlanması ve dövizli borçlanma- 2009'dan itibaren başladı ama dünyada bu konuyla ilgili temayül 1970'lerden itibaren var. Washington Mutabakatı diye bir konu vardır. Washington Mutabakatı, işte, özellikle gelişmekte olan ülkelerin mali disipline daha fazla önem vermelerini, açıklarına daha fazla dikkat etmelerini falan ister, böyle 10 tane maddesi vardır. Bu, sonradan, ekonomist Williamson tarafından bilimselleştirilmiştir. Sonradan buna bir 10 madde daha ilave edilmiştir ve neredeyse liberal ekonominin amentüsü hâline getirilmiştir. Bunun 2008 krizinden sonra yanlış olduğu ortaya çıktı, büyük bir sıkıntı olduğu ortaya çıktı. Ki İngiliz Maliye Bakanı bir açıklama yapmıştı 2008'de: "Bundan sonra hiçbir şekilde devlet yatırımlarına, devlet müdahalelerine ihtiyaç yoktur." dedi. Ertesi gün bir özel sektör bankasına el koymak zorunda kaldılar İngiltere'de. Her şey değişti, Washington Mutabakatı artık iflas etmiş vaziyette. Washington Mutabakatı'yla beraber borçlanma daha fazla arttı, çok daha rahatladı ve bugünlere gelindi. Şimdi, gelinen bu ortamda bizim çok daha dikkatli olmamız lazım.

Bakın, yukarıda -biraz önce söylediğim gibi- Plan ve Bütçe Komisyonunda bir tasarı var, Hükûmet tasarısı. Diyor ki: "Yurt dışından ne getirirseniz getirin vergisiz kuruş almayacağım, hesap sormayacağım." Şimdiye kadar biz yüzde 3 alıyorduk, çok düşük rakamlar, bunları da eleştiriyorduk hep beraber. "Şimdi bir kuruş almayacağım, yeter ki getirin çünkü sıkıştık." diyor. İsrail'le anlaşma yapıyoruz. Niye? İlla İsrail'le anlaşıyoruz çünkü paraya ihtiyacımız var, dövize ihtiyacımız... Sıkıştık, kuruluşlarımız, özel sektör kuruluşlarımız sıkıştı, bir sebep de budur. Böyle bir ortamdayız, bu konunun muhakkak bir araştırma komisyonu kurularak değerlendirilmesi gerekir, böyle bir durumdayız. Ama yukarıda getirilen, Plan ve Bütçe Komisyonunda Hükûmetin getirdiği tasarıda Panama Port yok. Panama Port'ta adı geçen kişiler bir suç işlemiş, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de işlemiş ama onların hiçbirisiyle ilgili 77 maddelik düzenlemede bir madde yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Tam tersine, onları affeder nitelikte bir düzenleme yapılmış, varlık barışı getirilmiş. Dolayısıyla, ne olursa olsun değerli arkadaşlarım, özel sektörün bu artan borçluluğuyla ilgili olarak bir araştırma komisyonu kurulması doğrudur diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)