GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:107
Tarih:27.06.2016

ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sağlık sektörüne ilişkin düşüncelerimizi ifade ederken aslında sağlığın tekelleştirildiği, tamamen sermayeye peşkeş çekildiği bir süreci yaşıyoruz. Sağlık politikalarının bir sisteme kavuşmadığını AKP Hükûmeti döneminde çok net olarak görmüş olduk. Sağlıkçılar, sağlık personeli, emekçileri ya şiddete uğradı ya sömürüldü ya da kendisine ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmek üzere yapmış olduğu bütün davranışlardan kaynaklı soruşturmalara ya da sürgünlere tabi tutuldu.

Bir bütün olarak değerlendirdiğimizde aslında sağlık emekçilerinin yaşadığı sıkıntılar bugün Türkiye'de çok büyük bir dönemi yaşıyor. Nasıl? Örnek verirsek: Bir eşitsizlik söz konusu. Her sağlık personelinin eşit haklara sahip olmadığı, ücretlerinin bile eşit olarak ödenmediği bir sistem, bir süreç var. Sözleşmeli sağlık personelinin almış olduğu ücret ile normal sağlık personelinin almış olduğu ücret arasında çok fark var.

İkincisi: Sendikal haklar ve örgütlenme hakları arasındaki farklılıklar uçurum derecesinde. Kamu emekçilerinin yapmış olduğu bütün sendikal çalışmalar, aslında sağlık politikalarının ne kadar geriye götürüldüğünü bize ifade ediyor, gösteriyor; o da şudur: Sağlık emekçileri, hastanelerde genel olarak yönetimde yer alabilmek için ya AKP'ye yakın sendikada yer alacaksın ya da hiçbir şekilde söz hakkına sahip olmayacaksın, en ağır koşullarda çalıştırılacaksın ve daha az ücret alacaksın. Bunları bir bütün olarak gerçekleştiren sistem, aslında AKP'nin ve ona yakın olan sendikanın bir sonucudur. Sağlık emekçilerinin yaşadığı şiddet, az önce belirtildiği gibi eczacılara, doktorlara ve tüm sağlık çalışanlarına yaşatılan şiddet aynı zamanda kadınlara da uygulanan mobbingle de kendisini gösteriyor. Yönetime bağlı hareket etmemek, yönetimin söylediklerinin dışında çalışma yürütmek, onun istediği şekilde hareket etmemek, haklarını aramak bir şekilde suç olarak görülüyor; çalışma alanlarınız ve koşullarınız bir anda değişebiliyor.

Örnek vereceğim: Çok net olarak ifade edelim, mesela Diyarbakır'da bölgeye hitap eden bir doğum hastanesi var ama doğum hastanesi -ne yazık ki gerekçesini bilmiyoruz hâlâ, burada da öğrenmek istiyoruz aslında- eğitim araştırma hastanesine bağımlı hâle getiriliyor, oraya bağlanıyor yani özerk yapısından tamamen koparılarak eğitim araştırma hastanesine bağlı hâle getiriliyor; bunun gerekçesi ortada yok. Sizin, idari ya da yaşadığınız herhangi bir sorunla ilgili, 14 kilometre uzaklıkta olan bir yere gidip oradaki başhekim ya da sağlıkla ilgili idareyle görüşme olanağınız olabiliyor. Böyle bir şeyin adalete ya da hakkaniyete uygun olmadığını bir kez ifade etmek istiyoruz.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Ya özerkliği oraya da getirdiniz ya...

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - İkincisi: Sağlık çalışanlarının... Burada ifade edildi, AKP ne yazık ki sendikal çalışmalardan... AKP'den gelen temsilci sendika çalışmalarında cevap bulamadığı için konuyu farklı noktalara evirdi. Evet, Suruç katliamını protesto eden 13 sağlık emekçisi Ağrı'da görevden alınıyor; gerekçesi, Suruç katliamını protesto etmek. Sendikal haklar ya da sendikal tüzükler çerçevesinde hareket eden sağlık emekçileri ne yazık ki ya soruşturmalarla baş başa kalıyor ya görevden alınıyor ya da sürgünlerle karşı karşıya kalıyor. Yani, burada sendikal haklarından kaynaklı özgün yaşam koşullarının idame edilmesi bile elinden alınmaya çalışılıyor. Bunlar asla kabul edilecek şeyler değil.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Mesai saatlerinde teröristlere yardıma gitti diye biliyoruz ama.

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - Sağlığın tamamen ticarileştirildiği bir süreci yaşıyoruz.

Evet, ona da geleceğim, ifade ettiğiniz noktaya geleceğim. Sağlık emekçileri ve... Sağlık ocakları tamamen kapatılarak zaten karakola çevrilmiş durumda. Diyarbakır'da, Şırnak'ta sağlık ocaklarının... Ben buradan da öğrenmek istiyorum, kaç sağlık ocağı karakola çevrildi, ben de sayısını... Hükûmetin bunu bildirmesi ve vermesi gerekiyor.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Oradaki sağlıkçılara da hakaret etmeyin, canlarını dişlerine takarak müdahalede bulunuyorlar, müdahale ediyorlar.

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - Cenevre Sözleşmesi'ne uymayarak sağlık emekçilerinin görev ve yetkileri alanına polis ve karakolların yığılması sizce neyi kanıtlıyor?

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Siz kaç tane ambulansı yaktınız, kaç tane sağlıkçıyı şehit ettiniz, onların hesabını verin.

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - Sağlık emekçilerinin yaşam hakkının elinden alındığı bir süreci de yaşıyoruz. Evet, 112 ambulansıyla hasta taşıyanlar, sağlık emekçileri ne yazık ki vuruluyor ve katlediliyor.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Kim tarafından? Sizler tarafından.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Müdahale etmeyin, dinleyin.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Bize geliyor haberleri, geliyor.

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - Şeyhmus Dursun'u unutmadık. Yine, aynı şekilde, bir kadına sağlık tedavisi yapmaya giden Aziz Yural'ı unutmuyoruz, unutmayacağız da.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Kaç tane ambulansı pert ettiniz?

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - Yine, aynı şekilde, 2015 yılında yaşamını yitiren başka bir sağlık emekçimiz ve katledilen Eyüp Ergen'i de asla unutmayacağız. Yani, sağlık emekçilerinin yaşam hakkı ortadan kaldırılıyor. Bu nedir? Bu da AKP Hükûmetinin politikalarından biridir. Her ne kadar, Cenevre Sözleşmesi'nde 12 Ağustos 1949 tarihli Sağlık ve Emniyet Mıntıkaları ve Mahallerine Müteallik Anlaşma Projesi'yle sağlık mıntıkalarına hiçbir şekilde silahlı güçlerin girmemesi gerekirken ne yazık ki sağlık personeli yapmış olduğu sağlık hizmetlerinden kaynaklı vuruluyor ve katlediliyor.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - Orayı ateşe veren de sizsiniz, kaldıran da sizsiniz, ambulansları yakan da sizsiniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN - Lütfen müdahale etmeyelim Sayın Çitil.

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - Yine, aynı şekilde, hiçbir güvenlik alınamıyor; yine, hastanelerde sağlık emekçilerine karşı baskılar gittikçe artıyor. Yani "Benim gibi düşünmüyorsan ya katledeceğim ya sürgün edeceğim ya işinden alacağım ya da seni yok edeceğim, bütün haklarını elinden alacağım, zaten yönetim kademesinde söz hakkın yok."

Evet, biz de yine ifade ediyoruz, her hastanede, yönetim hakkında yer alacak kişilerin, o hastanedeki sağlık çalışanları tarafından belirlenmesi gerekiyor. Siz, dışarıdan atamayla, oradaki, sağlık açısından, hastanelerdeki idari alanda yer alanları eğer kendiniz belirtiyorsanız, o zaman orada bir rant arayışı içerisindesiniz çünkü ihalelerin de nereye verildiğini çok net olarak görüyor ve biliyoruz.

MEHMET İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) - İhaleler de şeffaftır yani.

ÇAĞLAR DEMİREL (Devamla) - Son olarak söyleyeceğim, sağlık çalışanlarının iş yükü çok ağır; gerçekten, hemşirelerin, ebelerin, doktorların, eczacıların, tüm sağlık personelinin ve emekçilerinin çalışma yükleri çok ağır ama aldıkları ücretler ortada. Döner sermayenin, hiçbir şekilde, adaletli bir şekilde verilmediğini görüyoruz ve biliyoruz. Döner sermayelerin emekliliğe bile yansımadığını çok net olarak ifade edebiliriz.

Yine, mobbing: Yöneticiler tarafından bütün sağlık çalışanlarına mobbing uygulanıyor; yapacağınız her davranış, her söylem, mobbingle karşı karşıya kaldığınızı gösteriyor.

Yine, sürgünler: Eğer burada çalışmıyorsan... Sizin de ifade ettiğiniz gibi, alışmışsınız zaten, her size muhalefet yapanı, her sistemi kabul etmeyeni, eleştireni, sendikal düşünceye tabi olan herkesi ya "terörle mücadele" adı altında sürgünlere gönderiyorsunuz ya da o kişileri terörist olarak zaten ilan ediyorsunuz. Yani, tüm sağlık emekçilerini, size karşı eleştiride bulunan ve kabul etmeyenleri, farklı sendikalarda yer alanları mutlaka terörist olarak ilan ediyor ve bütün topluma bunu yansıtıyorsunuz. Tıpkı, değerli bir arkadaşımız ve değerli bir hocamız -öyle söyleyeyim- Türkiye'de ve dünya çapında çok iyi bilinen, tanınan ve ismi de özelde adli tıp uzmanlığı konusunda profesörlüğe sahip olan ve Türkiye'de en iyi adli tıp uzmanı olan Profesör Şebnem Korur Fincancı'nın bugün tutuklanması gibi. Sizin gibi düşünmedi, eleştirdi, Cizre raporunun gerçeklerini açığa çıkardı, insan kemiklerini inceledi. Sadece burada değil, dünyanın her yerinde inceledi, Cizre'de de inceledi. Ne yaptınız? Sadece bir gün Özgür Gündem gazetesinin yayın yönetmenliğine destek amaçlı, dayanışma amaçlı orada yer aldı diye tutukladınız. Bu, Türkiye'nin ayıbıdır işte. Sağlıkta geldiğimiz sistem ve sağlıkta geldiğimiz sonuç bunun bir göstergesidir.

Biz, Şebnem Korur Fincancı ve diğer tutuklu olan bütün arkadaşların derhâl serbest bırakılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Düşünceleri uğruna bugün cezaevlerinde tutulan ya da düşünceleri uğruna sürgün edilen ya da düşünceleri uğruna katledilen herkesi burada bir kez daha saygıyla anıyorum.

Türkiye'nin sağlık politikasında geldiği en son aşama aslında bugün Ağrı'da görevden alınanlar, bugün Şebnem Korur Fincancı'nın tutuklanması ve bugün Diyarbakır'da yaşananlar kendisini çok net olarak açığa çıkarmıştır diyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)