| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 27.06.2016 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Partimizin sağlıkta şiddetin nedenlerinin araştırılmasına dönük olarak verdiği araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye gibi sağlık ortamında da şiddetin giderek yaygınlaştığı, arttığı, kin ve kavganın geniş alan bulduğu bir dönemden geçiyoruz maalesef. Ambulanslar kurşunlanıyor, doktorlar bıçaklanıyor, hemşireler tartaklanıyor, hastaneler gruplar hâlinde basılıyor ve sağlıkta şiddetin önünü bir türlü alamadığımız gibi, bu şiddetin sistematik bir biçimde yaygınlaştığını maalesef gözlemliyoruz.
Daha üç gün önce, Ankara Üniversitesi Hastanesinin eczanesinde bir eczacı kendisine zimmet iftirası atıldığı gerekçesiyle 4 meslektaşını öldürdü. Bu, son derece acı, vahim bir durumdu. Yalnız, burada rektörün görevini yeteri kadar yapmadığını görüyoruz çünkü orada yapılması gereken -bu bir zimmet suçlamasıysa eğer ki öyle görünüyor şu hâliyle- bunun bir idari soruşturmayla yetinilmek yerine mutlaka savcılığa intikal ettirilmesi ve savcılığın duruma el koymuş olması gerekirdi. Eğer rektör görevini yapmış olsaydı bu acı olay böylesine yaşanmayacaktı; zaten olasıdır ki kendisinin buradaki kusurunu fark etmiş ve neredeyse bu katille bir empati yapıyor ve "her iş yerinde olabilecek tartışmalar" tanımlamasını da yapmaktan geri durmuyor. Bunu mutlaka dikkatinize sunuyorum değerli arkadaşlar.
Bununla da kalmadı. İki gün önce, Osmaniye Devlet Hastanesinde başhekim herkesin gözü önünde, kameraların gözü önünde bir kişi tarafından tartaklandı, darbedildi ve öğrendik ki bu darbı gerçekleştiren, saldırıyı gerçekleştiren kişi Osmaniye AKP ilçe yönetiminden. Biz buradan soruyoruz Sayın Bakana da AKP'nin siyasi yöneticilerine de: Bu kişi hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Bu konudaki cevapları ivedilikle bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, hekimlere ve sağlık çalışanlarına şiddet niye var? Bunu araştırdığımız zaman, 2012 yılında Ankara Tabip Odasının 700 küsur hekim üzerinde yaptığı bir çalışmadan sizlere alıntı yapmak istiyorum. Bakın, burada, yüzde 90'ların üzerinde, bu şiddetin nedenlerine dönük olacak şıklar bulunmuş. Bunlara göz atarsak mesela siyasilerin, özellikle siyasi iktidarın sağlık sorunlarının çözümünde ve sağlık sorunlarının oluşumunda sağlık çalışanlarını işaret etmesi başta geliyor. Evet, sağlık sorunumuz son derece hastalıklı, son derece sıkıntılı ve bunların kaynağı sanki sağlık çalışanlarıymış gibi gösteriliyor. Bunun yanında, yine, mesleğin değersizleştirilmesi meselesi var. Bunun yanında, katkı payları ve başka yollarla sağlığın paralı hâle getirilmiş olması var. Bunun yanında, insanların özele yönlendirilmesi ve özellikle kamu hastanelerinde nitelikli sağlık hizmeti alınamadığı için orada bu tip darp olaylarının daha yaygınlaşması durumu var. Bir de değerli arkadaşlar, yine, sizin iktidarınız döneminde gelen performansa dayalı ödeme yöntemi de çalışma içerisindeki iç barışı bozmuş ve bu da bir şekilde sağlıkta şiddetin yaygınlaşmasına katkı vermiştir maalesef.
Sağlık Bakanlığı verilerine baktığımız zaman, 2012 ile 2015 yılları arasında 38.253 şiddet başvurusu var. Düşünebiliyor musunuz, neredeyse günde 31 sağlık çalışanı şiddete maruz kalıyor. Bu, son derece dikkat edilmesi gereken ve üzüntü duyulması gereken ve acilen tedbir alınması gereken bir durumdur; son derece yaygındır şiddet. Bu şiddetin neredeyse üçte 1'i fiziksel, üçte 2'siyse sözlü. Tabii, burada, sağlık çalışanlarının söylemediklerini, bildirmediklerini de olayın dışında tutuyoruz.
Bakınız, bu olayların yani sağlık çalışanlarına karşı saldırının neredeyse yüzde 80'e yakını acil servislerde oluyor. Niye? Acil servise gelen vatandaşımız acilen, durumunun özelliğine istinaden, bir yardım istiyor, sağlığına kavuşmak istiyor, kaliteli bir sağlık hizmeti almak istiyor ama bunu bulamıyor. Çünkü, insanlarımız acil servise yönlendirildi, acil servisler son derece sıkıştı. Niye, biliyor musunuz? Çünkü, özellikle katılım paylarından, reçete paylarından, katkı paylarından kurtulmak için, artık insanlarımız acil servislere başvurmak zorunda kalıyorlar. Hani, sizin şu getirdiğiniz meşhur Sağlıkta Dönüşüm Programı var ya, işte o program yoluyla sağlık hizmetlerini paralı yaptınız, insanları özele yönlendirmeye gayret ettiniz ve bir şekilde, devlet hastanesine gelenlerden de 14 ayrı kalem altında farklar aldığınız için mecburen vatandaşlarımız acil servislere doluşmak zorunda kalıyorlar. Bu da şiddetin temel nedenlerinden biridir.
Değerli arkadaşlar, getirdiğiniz sağlık düzeni son derece hastalıklı bir sağlık düzeni oldu. Sağlıkta Dönüşüm Programı, aslında, insanlarımızın sağlığının özel sektörün kâr hırsına terk edildiği bir düzendir. Bakın, bugünkü düzende ortalama bir kişinin yıllık polikliniğe başvuru sayısı yüzde 8,2'dir. Bu son derece yüksek bir rakamdır. Yani insanlar hastanelere başvuruyorlar ama nitelikli sağlık hizmeti alamadıkları için bir daha başvurmak zorunda kalıyorlar. Bu hem kaynakların israf edilmesi anlamına geliyor hem de insanlarımızın sağlık kalitesinin ve sağlık bakım hizmetinin niteliğinin sürekli olarak düşmesi anlamına geliyor. Mesela, acile bizde, yılda 100 milyon başvuru oluyor, 78 milyonuz; İngiltere'de 25 milyon başvuru oluyor, nüfusu 50 milyon. Artık, siz oradan Türk insanının nasıl acil servise yönlendirildiğini değerlendirin.
2012 yılında Gaziantep'te görevi başında doktor Ersin Arslan katledildi. Bu, büyük bir infiale neden oldu ve dendi ki: "Evet, bu Meclis bu duruma el koysun." Meclis çalıştı, Sayın Necdet Ünüvar Başkanlığında bir Komisyon oluşturuldu ve o Komisyon sonuç olarak bir rapor yayınladı, 297 sayfalık bir rapor yayınladı. Tabii, o arada, on gün sonra alelacele çıkardığınız Sağlıkta Şiddete Uğrayan Çalışanlara Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Yönetmeliği'ni de söylemiyorum, belki söylenebilir diye ifade ediyorum; onun hiçbir işe yaramadığını bugünkü rakamlardan açık seçik görüyoruz. Peki, orada ne demişler? "Politikalar oluşturalım." demişler. Oluşturuldu mu? Hayır. "Her türlü hukuki, idari önlem alınmalı, uygulanmalı." Nerede? Gördünüz mü, duydunuz mu? Yok elbette. "Adli süreçler hızlandırılmalı." Nerede? Yapıldı mı bunlar? Yapılmadı. İktidarsınız siz, neyi bekliyorsunuz? "Sağlık çalışanlarının mesai, nöbet saatleri yeniden gözden geçirilmeli." Geçirdiniz mi? Ağırlaştırarak yürüttüğünüzü hepimiz görüyoruz.
Eğitim: Peki, siz hastanelere imam kadrosu vermekten başka, hastaların, hasta yakınlarının ve sağlık çalışanlarının hizmet içi eğitimi için ne yaptınız bu son üç dört yılda? Peki, uygulamayacaksanız bu raporları niye yaptınız, niye hazırladınız, niye çalıştı bu Meclis? İşte, biz diyoruz ki: Gelin, bunu araştıralım; bu sorun millî bir sorun, siyasi bir sorun değil, hep beraber çalışalım, hep beraber çözümleri bulalım ve de uygulayın elbette ki.
Bakınız, gazetelerden öğreniyoruz, hâlâ Hükûmet Sağlıkta Şiddete Sıfır Tolerans Eylem Planı yapmaya hazırlanıyormuş. Ee, günaydın! Bakın, "Bu saatlerde, gecenin üçüne dördüne kadar Meclis çalış mı?" diyoruz, "Biz çok çalışkanız." diyorsunuz ama yaptığınızı biliyoruz. Sizin hedefiniz Meclisi çalışıyor göstermek, çalıştırmamak. Eğer çalışkansanız dört yıldır niye bekliyorsunuz bir eylem planı hazırlayıp da uygulamak için? Dolayısıyla, bunların mutlaka bir şekilde hemen masaya yatırılması gerekiyor.
Getirdiğiniz noktada insanların sağlığını bozdunuz. Hastaneye başvuru sayısı 3 kat artmıştır sizin iktidarınız döneminde. Özel hastaneye başvuru sayısı 13 kat artmıştır. Yani, sizin aslında yaptığınız insanları, kamu kaynaklarını oluk oluk özel sektöre akıtmaktır. Bakınız, ameliyat sayısı 3 kat artmış. 2014 yılında neredeyse 5 milyona yakın ameliyat yapılmış. Bu son derece tehlikeli bir durumdur, buna acilen el atılması gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bunun dışında, sağlık harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı OECD'de en kötü, yüzde 5,1; hiç övünmeyin sağlığı düzelttik diye ama değerli arkadaşlar, siz nasıl algılarsınız bilmem ama kötü bir haberim var. Biliyorsunuz Türk Millî Takımı Avrupa Şampiyonası'nda ilk eleme grubunda elendi ve dönmek zorunda kaldı ama bir yerde Avrupa şampiyonuyuz. Nerede biliyor musunuz? Kızamık oranında. Kızamık oranında, 2013 yılında Sağlık Bakanlığı verilerine göre Avrupa şampiyonu ve dünya 3'üncüsüyüz. Bununla ne kadar gurur duysanız azdır.
Tabii, bunların arkasında koruyucu hekimliği bırakan ve performansa dayalı, özel sektörü büyütmeye dönük, kamu hastanelerini, kamu üniversite hastanelerini çökertmeye dönük politikalarınızın büyük bir oranı var. Bakın, cepten sağlık harcamaları; Sağlık Bakanlığı diyor ki: "Yüzde 17,8 harcanıyor." Bu bir yalandır, bu bir yanlıştır, bilinçli olarak saptırmadır. İnsanların "bıçak parası" adı altında veya özel hastanelere verdikleri farkları asla bu hesabın içine katmıyorsunuz. Sağlık Bakanının cesareti varsa, cesaretiniz varsa özel hastanelere aktarılan parayı anlamak için sadece Maliye Bakanına sormanız yeterli. Ankara'da da, Türkiye'de bütün özel hastanelerde fahiş farklar alındığını hepiniz biliyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu iktidar üniversite hastanelerini kasten çürütmektedir, yok etmektedir; amacı da biraz önce konuştuğumuz, şehir hastanelerine kaynak ve emsal hasta yaratmaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)