| Konu: | Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2016 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL harekâtına iştirak etmesi hususunda Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca Hükûmete izin verilmesine dair Başbakanlık tezkeresi (3/802) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 27.06.2016 |
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) sağladığı kuvvet katkısının bir yıl daha uzatılması hakkında yüce Meclisimizin onayına sunulan Hükûmet tezkeresi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2006 yılında yaşanan İsrail-Lübnan Savaşı sonrasında Lübnan'da barışın tesisi ve idamesi amacıyla Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) oluşturulmuştur. Ülkemizin de kuvvet katkısında bulunduğu UNIFIL'in başarıyla icra ettiği görevler sonucunda Lübnan-İsrail sınırında sağlanan güvenlik ve istikrar ortamı hâlâ devam etmektedir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 11 Ağustos 2006 tarihinde kabul ettiği 1701 sayılı Karar'la kurulan UNIFIL'in görev süresi, geçici olarak, bir yıl olarak belirlenmiştir. Aynı kararda, bu sürenin gerekli görülmesi hâlinde her yıl yeniden uzatılması da öngörülmüştür. UNIFIL'in görev süresi, bu çerçevede bugüne kadar 9 kez uzatılmıştır. Bu defa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyince UNIFIL'in görev süresinin Ağustos 2016 sonu itibarıyla yeniden bir yıl uzatılması öngörülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yakın coğrafyamızda barış ve istikrarın tesisi, öncelikli dış politika hedeflerimizden birisidir. Bölgesel barış, istikrar ve güvenliği ilgilendiren tüm gelişmelerin dış politikamız üzerinde, şüphesiz, önemli yansımaları olabilmektedir. Son dönemde bölgemizde yaşanan gelişmeler, ülkemizin istikrar ve esenliğinin bölge ülkelerinden ayrı düşünülemeyeceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu itibarla, millî menfaat ve çıkarlarımızı yakından ilgilendiren bölgesel gelişmeler karşısında kayıtsız kalmamız düşünülemez. Bu anlayıştan hareketle Hükûmetimizin dış politikası, ülkemizin etrafında bir barış, güvenlik, istikrar ve refah kuşağı oluşmasını hedeflemiştir.
Suriye'de rejimin halka karşı uyguladığı kanlı şiddet ve baskı politikalarının, bölge istikrarına yönelik tehdidini artırdığı bir ortamda tüm bölgenin istikrarı bakımından kilit önemi haiz Lübnan'da barış ve istikrarın muhafazası, bölgemizin içinden geçmekte olduğu bu hassas süreçte, hiç şüphesiz, daha da önem kazanmıştır.
Bölgesel gelişmelerin etkisiyle Lübnan'daki etnik ve dinî gruplar arasında yaşanan dönemsel gerginlikler ve toplumsal huzuru hedef alan eylemlerde kaydedilen artış, endişe kaynağı olmayı sürdürmektedir. Hizbullah'ın artan ölçüde Suriye rejimine destek vermesi ve Suriye'deki iç savaşta rejimin yanında bilfiil yer alması, Lübnan'ı da Suriye'deki gelişmelere müdahil kılmaktadır. Ayrıca, çatışma ortamından kaçarak komşu ülkelere sığınmak durumunda kalan milyonlarca Suriyelinin yarattığı mülteci baskısı da Lübnan'ı ciddi sınamalarla baş başa bırakmaktadır.
Ülkedeki farklı mezhep grupları arasında zaman zaman ortaya çıkan ve silahlı çatışma boyutuna varabilen gerginlikler, bugüne kadar Lübnan Hükûmetinin, Lübnan halkının ve ordusunun sağduyulu tavrı neticesinde büyümeden önlenebilmiştir. Lübnan halkının sahip olduğu ve uzun yıllara dayanan bir arada yaşama kültürünün beraberinde getirdiği toplumsal direnç, ülkenin istikrarsızlıklarının olumsuz yansımalarının mümkün olduğunca asgari düzeyde tutulmasına imkân sağlamıştır. Lübnan halkının zor zamanlarda sergilediği bu olgunluk ve dayanışma duygusunun bölgedeki diğer toplumlar açısından da örnek teşkil etmesini ümit ediyoruz. Ne var ki Lübnan toplumunun bugüne kadar başarıyla karşı koyduğu sınamalar, bölgesel dinamiklerin etkisiyle gün geçtikçe yeni boyutlar kazanmaktadır.
Son dönemde Lübnan'a sığınan, çoğunluğu Sünni Suriyeli ve Filistinli 1 milyonu aşkın mültecinin ülkedeki hassas mezhep dengelerini de bozmasından endişe edilmektedir. Bunun yanı sıra, DAEŞ'in son dönemde Irak'ta kaydettiği ilerlemelerin bölgesel planda yarattığı Şii-Sünni gerginliğinin diğer bölge ülkelerine kıyasla sosyopolitik açıdan daha hassas dengeler üzerine kurulu Lübnan'ın barış, huzur ve istikrarı üzerinde olumsuz etkileri olabilecektir. Bu etkilerin asgari düzeyde tutulamaması hâlinde ülkede yaşanabilecek mezhep temelli bir iç çatışma, komşu ülkeler başta olmak üzere, bölgesel ve küresel düzeyde barış ve istikrara yönelik ciddi bir risk ve tehdit oluşturacaktır. Dolayısıyla, çıkaracağımız bu tezkere ciddi önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, UNIFIL'e yaptığı katkılarla barışı koruma harekâtının etkin biçimde icrasında önemli bir işlev üstlenmiştir. Bu çerçevede, Türkiye, gerek Birleşmiş Milletler sistemi içinde gerekse bölgesel ve küresel ölçekte gerekse kapsamlı sivil-asker iş birliği faaliyetleri vasıtasıyla Lübnan toplumunun her kesimi nezdinde görünürlüğünün artmasına, ayrıca barış ve istikrarın korunmasına yönelik politikasının sürdürülmesine önemli katkılarda bulunmaktadır.
UNIFIL'in ülkemizin askerî kuvvet katkısında bulunduğu tek Birleşmiş Milletler barış gücü operasyonu olması dikkate alınarak, UNIFIL Deniz Görev Gücü'ne katkımızın sürdürülmesinin önem arz ettiği değerlendirilmektedir. UNIFIL'in görev süresi, 5 Eylül 2016 tarihinde sona ereceğinden, görev süresinin bu tarihten sonraki dönem için yenilenmesi yönünde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından Ağustos ayı içinde bir kararın kabul edilmesi beklenmektedir. Bu hususlar ışığında ve Lübnan'la ikili ilişkilerimiz ile bölgedeki güvenlik koşulları da göz önünde tutularak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, UNIFIL'in görev süresinin uzatılması yönünde karar alması durumunda; hudut, şümul ve miktarı Hükûmetçe belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı ve 880 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı'yla tespit edilen ilkeler kapsamında, 5 Eylül 2016 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL Deniz Görev Gücü'ne iştirak etmesi uygun görülecektir.
Sözlerime son verirken, UNIFIL'e askerî katkıda bulunmaya devam etmemize ilişkin Hükûmet tezkeresini olumlu bulduğumu beyan ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)