| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 23.06.2016 |
İLHAN CİHANER (İstanbul) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan 387 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesi ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11'inci maddesine eklenen (j) fıkrasının 5, 6 ve 7'nci bentlerinin madde metninden çıkarılmasını öneriyoruz.
Aslında bunu biraz önce yapılmış olan tartışmayla bağlantılandırmak istiyorum. Biraz önce HDP adına konuşan hatip birtakım iddialar dile getirdi ve AKP'li milletvekillerimiz de bu iddiaların gerçek olmadığını söyledi. Tam da burada, tartışmalar sonrasında Erkan Akçay Bey bu tarz iddiaların orduya yakıştırılamayacağını, bunun da disiplin ve yargıda ayıklanacağını söyledi. Ama işte bu yasayla, bu tasarıyla bunun önü kapatılıyor. Yani, bu iddialar iddia olarak kalacak çünkü getirilen maddelerle tam bir dokunulmazlık getirilmiş oluyor. Üstelik sadece orduya değil... Genellikle ordu eksenli yürüyor tartışmalar.
Madde şöyle diyor ve buna bir de korucular ekleniyor şimdi getirilen teklifle: "Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin bu fıkra kapsamındaki faaliyetleri askerlik hizmet ve görevlerinden, bu faaliyetler sebebiyle işlendiği iddia edilen suçlar ise askerî suç sayılır." diye başlıyor, "Türk Silahlı Kuvvetleri personeli dışındaki memur ve diğer kamu görevlilerinin..." yani kamu görevlisi kapsamı tanımına uyan herkes için bu dokunulmazlık getiriliyor. Bu dokunulmazlık o kadar geniş bir dokunulmazlık ki milletvekillerinden daha fazla.
Daha birkaç ay önce burada milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Ki milletvekillerinin, suçüstü ve ağır cezalık bir suçüstü hâlinde dokunulmazlığı yoktur.
Getirilen bu maddeyle, kesinlikle suçüstü bir hâl olsa bile, ağır cezalık bir suç olsa bile, ilgililer hakkında soruşturma izni verilinceye kadar, yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirine başvurulamayacak.
Sadece bu değil arkadaşlar, biz, hatırlayın, 2005 yılındaki CMK değişiklikleri, yargıyla ilgili değişiklikler, arama, gözaltı, yakalama gibi tedbirler tartışılırken, savcıya verilecek yetkileri bile o kadar kıskançlıkla tartışıyorduk ki ağırlıklı olarak yetkilerin hâkim tarafından verilmesini istiyorduk ama bu yasayla, kaldırılmasını istediğimiz maddeyle şöyle bir yetki veriliyor: "...konuta, işyerine veya kamuya açık olmayan kapalı alanlar ile bunların eklentilerine can veya mal güvenliğinin sağlanması ya da kişinin yakalanması amacına münhasır olmak üzere, yetkili birlik komutanının yazılı emriyle..."
Şimdi, bu yetkili birlik komutanının yazılı emriyle verdiğimiz bu yetkiye, şu anda, Türkiye'de savcılar bile birçok noktada sahip değil. Bu yetkileri veriyoruz.
Peki, tam da bu aşamada yani Hükûmet terörle mücadelede başarıya ulaştığı, PKK'nın belini kırdığı, bu işin bittiğini söylediği bir anda niye getiriyor bunu?
Bir kere, bu, sadece terörle mücadele amacıyla çıkarılmış gibi, Türkiye'nin belli bir bölgesiyle ilgili çıkarılmış gibi gösteriliyor ama verilen yetkinin, Türkiye'nin her tarafında kullanılması söz konusu.
Bunun dışında, siyaseten şunu ima ediyor: Artık, barışçıl ve demokratik bir çözüm yerine, şu anda tutulan yolun yani güvenlikçi politikaların bundan sonra da devam edeceğini gösteriyor.
Bu, şu demektir: Bugüne kadar, operasyonlar başladığından bu yana 500'ün üzerine ulaşan şehit sayısının daha fazla artacağını, Sur gibi, Cizre gibi, işte Nusaybin gibi yerle bir olan kentlerin, yerle bir edilmesine devam edileceğini de ima ediyor. Onun için de böyle bir sıkıntı var.
Ya bir yanlışlık var burada ya da işlenmesi şimdiden öngörülen suçlara dair şimdiden bir dokunulmazlık öngörülüyor. Hangisi doğru olursa olsun bu yanlıştan mutlaka Meclisin dönmesi gerekir. Unutmayın ki eğer Türkiye'deki siyasi iklim değişirse bu getirilen yasa maddeleri askeri de korumayacaktır. Hatırlayın İlker Başbuğ'un tutuklanmasını. Anayasa'da yazılıydı Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divanda yargılanacağı ama yargı sistemi tanımadı, bağırttıra bağırttıra hem kuvvet komutanlarını hem de Genelkurmay Başkanını yetkisiz, hukuksuz bir mahkemede yargıladı. Dolayısıyla, her şeyden önce bizim yeniden demokratik ve barışçıl çözüm yöntemlerini hedef alan bir perspektife ihtiyacımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN CİHANER (Devamla) - Aksi takdirde, bu korumaların sonu gelmeyecektir. Koruculardan sonra hangi memurlara kadar ineceğini hiçbirimiz kestiremeyeceğiz. Bu yetkinin nerede kullanılacağını da hiçbirimiz bugünden bilemeyiz. Belki İstanbul'da kullanılacak, belki çok daha barışçıl gösteriler nedeniyle kullanılacak. Dolayısıyla, bu maddelerin çıkarılması elzemdir. Hükûmet başarısız olduğu bir anda yakan topu, yanan topu ordunun kucağına bırakmıştır. Bilhassa ordunun karşı çıkması gerekir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)