| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 22.06.2016 |
MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün bu kürsüden ikinci konuşmam. Daha önce de ifade ettiğim gibi, terörle mücadele konusunda her tür yasal düzenlemeye en önemli insan hakkı olan yaşam hakkının korunması bakımından destek olurken güvenlik-özgürlük dengesinin gözetilmesi gerektiğini tekrar vurgulamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, konuşulacak her şey aşağı yukarı şu saate kadar konuşuldu. Bu kanun kapsamına girmesi gereken bir husus daha var. Nedir? Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin özlük haklarıyla ilgili adalet mücadelesi; uzman jandarmanın, uzman erbaşın, astsubayın, askerî sivil memurun adalet mücadelesi. Ben, bir astsubay çocuğu olarak bu kürsüden astsubayların özlük haklarıyla ilgili bir konuşma yapmak istiyorum izninizle. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir astsubayın kızına yazdığı bir mektuptan kısa bir paragraf okuyacağım: "Senden özür dilerim kızım. Sana hak ettiğin koşullarda bir hayat sunamadım, her talebini karşılayamadım, iyi bir eğitim sağlayamadım. İki yılda bir gördüğüm keyfî atamalarla düzenli bir okul hayatın olmadı. Bazen kültürünü, dilini bilmediğin çocuklarla farklı farklı okullarda eğitim gördün. Hiçbir arkadaşlığın iki yıldan fazla sürmedi, hep yarım kaldın. Sana hak ettiğin bir oda veremedim. Adaletsiz lojman sistemi hayatımızı hep etkiledi. Birileri 'Lojmanın iyisi bana mı çıkar?' diye dertlenirken biz 'Acaba bize lojman çıkar mı?' diye kaygılandık. Çıkan lojmanlar ise kimsenin beğenmediği, güneşsiz, küçük, basık yerler oldu. Bazen o kötü lojmana bile muhtaç olduk. Terörün ne olduğunu öğrenemeyecek kadar küçüktün, silah sesleriyle öğrendin. Özür dilerim kızım. Her istediğinde yanında olamadım. Hep bir özlemle büyüdün. Keyfî mesailer, keyfî nöbetler, cezalar, denetleme hazırlıkları buna sebep oldu. Bazen seni ve ailemi götüremedim çalıştığım yerlere. Statümü ve rütbemi sen de taşıdın benim gibi. Serviste sana gösterilen yere oturdun. Yaşıtlarının babaları farklı rütbelerde olduğu için onlarla aynı sosyal mekânlarda oturamadın, çok sıra bekledin. Seni hak ettiğin tatile götüremedim; kamp sırası on yılda bir gelemedi, diğerleri gibi her yıl gidemedik, puanımız, kontenjanımız yetmedi. Hastalandığında A polikliniğine gidemedin, diğer çocuklar gibi güzel parklarda oynayamadın. Astsubay olduğum için özür dilerim kızım."
İşte, sorunlarını dile getirmeye çalıştığım astsubaylar bu insanlardır sevgili arkadaşlar. Görev başındakini, emeklisini ve ailelerini de hesaba katarsak 1 milyon kişilik bir ordu. Savaşta ve barışta omuz omuza çalıştıkları ve her fırsatta bir aile oldukları söylendiği hâlde, maaş ve özlük hakları ile sosyal hakları söz konusu olduğunda ayrı tutulan büyük bir kitleden bahsediyorum.
Değerli arkadaşlar, astsubaylar, bir ayın sekiz on gününü yirmi dört saat esasına göre, tek kuruş fazla mesai ücreti almadan, nöbet, tatbikat, gece eğitimi, özel görevlerle kışlada geçirirler; buna rağmen, birçok devlet memurundan daha alt derece ve kademeden göreve başlatılırlar, tek neden astsubay oluşlarıdır. Bu durum, akla, mantığa, Anayasa'ya ve hatta insanlık anlayışına aykırıdır. Diğer memurlar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ortak hükümlerinde belirtilen derece ve kademelerin -görev koşulları dikkate alınarak elbette- bir üst derecesinden göreve başlarlar, bu hak astsubaylardan esirgenmiştir. Adalet ve eşitlik gereği meslek yüksekokulu mezunu astsubayların 9'a 2, lisans mezunlarının 8'inci dereceden göreve başlatılarak adalet ve eşitlik sağlanmalıdır. Adaletsizliğin giderilmesi için 1'in 4'ündeki astsubayların 3600 olan ek göstergesi değiştirilmelidir. Orada sadece subaylara ödenen makam, temsil, kadrosuzluk, görev tazminatından astsubaylar yararlanamamaktadır.
Günümüzün koşulları ve lisans mezunlarının er olarak askerlik yapmaları dikkate alınarak astsubay meslek yüksekokulları lisans seviyesine çıkarılmalı, fakülte mezunlarının astsubay sınıf okullarına alınma işlemine devam edilmelidir. Ayrıca, sivil memurlara uygulanan sicil affının askerî personele de uygulanması eşitlik gereğidir.
Sevgili arkadaşlar, pazar günü evlenip pazartesi günü göreve gitmek zorunda kalan, çocuklarının doğumunu çoğu kez göremeyen, yirmi yılda 10 ayrı yere tayin edilen, yirmi beş yılda çalışma hayatlarının üç buçuk yılını nöbette, üç yılını fazla mesai yapmakla geçiren 100 bine yakın bir kitlenin sorunlarını dile getirdim. Cepheye sürdüğümüz bu insanların sorununu çözmek siyasi iktidarın görevidir. Hükûmeti huzurlarınızda göreve davet ediyorum. Daha önce de ifade ettiğim gibi, eri erden ayırmak ordumuza da ülkemize de insanlığa da yakışmaz. Bu bir vesile oldu, Sayın Başbakanımız burada, umarım astsubayların sorunlarının çözülmesi için kendisi de gayret sarf edecektir.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıya selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)