Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 105 |
Tarih: | 22.06.2016 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Ben de 387 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında, 5'inci madde hakkında söz aldım. Ancak 5'inci madde teknik düzenlemeleri içeriyor, ben tasarının bütünü hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Evet, tasarının bütünü ve içeriği, bizim de açıkça karşı olduğumuz şekliyle kamuoyunda da çok ciddiyetle tartışılıyor ve "askere yargı zırhı" olarak tanımlanıyor ki bu çok doğru bir tanımdır. Bu ülkede yaşayan herkes askerin ya da diğer silahlı güçlerin yargılanmasının neredeyse imkânsız olduğunu çok iyi biliyor. Açık deliller karşısında bile, soruşturma açıldığı zaman hepsinin nasıl cezasızlıkla sonuçlandığını çok iyi biliyoruz hepimiz.
İnsan hakları mücadelesinin temeli, işte bu güç karşısında bireyi koruyan mekanizmaları güçlendirmeyi hedefler. Bir hukuk devletinde güçlendirilmesi gereken esas, işte, bu kavramın temeli olan, daha güçlü devlet karşısında daha zayıf olan bireyi koruma esasına dayanıyor. Devlet adına yetki kullanan, silah kullanan taraf her zaman, her yerde hep daha güçlü konumdadır. Bir de üstüne ek dokunulmazlık getirirseniz, böyle zırhlar getirirseniz, o zaman insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğunuzu söyleyemezsiniz. Türkiye'de 1990'lı yıllarda binlerce insanın yargısız infazlar sonucu, gözaltında zorla kaybedilmeleri sonucu öldüğünü, ağır işkence uygulamalarına maruz kaldığını biliyoruz. Dönemin yetkililerinin tavizleri, teslimiyeti ve iş birliğiyle yaşatılan bu acıları, insan hakları savunucuları ve elbette hepimiz yıllarca takip ettik. O karanlık dönemin sorumlularının yargılanması ve hesap vermesi adına Sayın Tahir Elçi gibi pek çok insan hakları aktivistinin çabalarıyla açılan davalarda bile yakın zamana kadar, aynen belli bir kontrol mekanizmasıyla nasıl o davaların kapandığını, faillerin, katillerin nasıl aklandığını hepimiz izledik ve gördük. 1990'lı yıllarda işlenen suçlar ancak uluslararası makamlarda açığa çıkabildi. Bu suçların hiçbirisi Türkiye'deki mahkemelerde olması gerektiği gibi soruşturulmadı bile, AİHM'de de bu dosyalar hakkında Türkiye aleyhine binlerce ihlal kararı verildi, 1990'lı yıllarda gözaltında kaybedilenler hâlâ bulunamadı tıpkı yirmi yedi gündür kendisinden haber alınamayan Hurşit Külter gibi.
Sayın Bakan, tekrar hatırlatmak istiyoruz ve soruyoruz: Hurşit Külter nerede? En son, 1 Mart günü, bir ailenin yakılarak öldürüldüğü Vartinis davası katliamının kararı açıklandı, yine o davada da failler aklandı. Şimdi, bu tasarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının işleyecekleri suçları yasal olarak da korumayı amaçlıyorsunuz, kaldı ki pratikte de durum budur. Bugüne kadar, örneğin, bir sivili infaz ettiği için ya da işkence ettiği için, işlediği suç nedeniyle etkili ve adil bir yargılama yürütüldüğünü hiç gördünüz mü? Ben onca mesleki faaliyetim süresince yirmi yıldır, tam olarak yirmi yıldır hiç görmedim, hiç rastlamadım, aksine bu suçları işlediği sabit olanlar hakkında beraat kararları verildi ve hatta ödül olarak da rütbeleri yükseltilerek yine o suçları işlediği görev yerlerine gönderildi; Musa Çitil bunun en bariz örneğidir. Tutukladıklarınız da oldu elbette ama onlar sizin politikalarınıza uymayanlar ve yolunu sizlerle ayıranlar oldu, paralelciler örneğin ya da balyozcu diyerek tutuklattıklarınız. İşkence iddiasıyla hakkında işlem başlatılan, disiplin soruşturması geçiren ya da etkili bir soruşturmayla yargılanan tek bir güvenlik gücü yoktur, aksine savcılıklar, mahkemeler işkence suçunu soruşturmadıkları gibi, işkence gören kişiler hakkında yargılamalar yapıyor. Çok açık delillere dayansa bile, hatta kameralar önünde bile işlense bu suçların cezasızlıkla sonuçlandığını görüyoruz. Sevgili Tahir Elçi herkesin gözü önünde, kameraların önünde öldürüldü, dosyada hâlâ tek bir ilerleme dahi yoktur.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Tahir Elçi'yi siz öldürdünüz, herkes biliyor, sağır sultan duydu.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Son bir yıldır 22 kent merkezinde süren sokağa çıkma yasaklarında da insanlığa karşı çok sayıda suç işlendi, 12 Eylül darbecilerinin dahi yapmaya cesaret edemediği suçlar işlendi, insan hakları hukukunu askıya aldınız. Sadece silahların konuştuğu bu dönemin failleri bir gün elbette yargılanacak. Bunu bildiğiniz için şimdi böylesi korumalar getiriyorsunuz ama unutmayın ki insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı yoktur.
Sürem bitti.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)