GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:103
Tarih:16.06.2016

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.

Sayın Bektaşoğlu'nun Elektrik Piyasası Kanunu ve "Kayıp kaçak oranı Türkiye'nin bir tarafında çok fazla. Dolayısıyla, bu fazlalık Türkiye'nin diğer tarafına, kaçağın daha az olduğu yerlere dağıtılarak bir haksızlığa neden olunuyor. Dolayısıyla, bunun yapılmaması gerekir." şeklinde... Aynen katılıyoruz. Dolayısıyla, Hükûmetimizin de böyle bir çalışması var. Güneydoğudaki aboneliği artırmak, aboneliğe dağıtıcı firma da gereken her türlü indirimi yaparak, abone sayısını artırarak kayıp kaçak oranını azaltma yolunda bir çalışması var.

Yine, muharip gazilerle ilgili... Önceden gerek muharip gazilere, ister devletten bir ödenek alsın ister devletten bir ödenek almasın, her ikisine de eşit miktarda bir ödenek veriliyordu, şeref aylığı. Fakat daha sonradan "Efendim, bize devlet bir ödeme yapıyor ancak bir diğerine hiçbir ödeme yapmıyor; ikisinin arasında fark olsun." denildiği için, bir ara onların talebi üzerine devletten ödenek alanlara bu kaldırıldı, diğer tarafa ise ödenmeye başlandı. Bu sefer kaldırıldıktan sonra da -çünkü eşitti- şu söylendi: "O da gazi, biz de gazi; onun da şerefi aynı, bizim de şerefimiz aynı. Devlette çalışan ile ayrı olanın şerefi farklı mı olur?" denildi. Dolayısıyla bu aylık farklılığının da kaldırılması talep edildi. Bizim, gerek şehitlerimizin yakınlarına karşı sonsuz bir görevimiz var, sorumluluğumuz var gerekse de gazilerimize karşı. Biz, bir öncekini de onların talepleri doğrultusunda yapmıştık. Şimdi, bu şeref aylığının dengelenmesi, eşitlenmesi veya herkesi kapsaması yolundaki taleplerini de dikkate alan bir çalışma yapılıyor, onu söyleyeyim.

Yine, bir sayın vekilimiz... Mütevelli Heyeti var, bir de yönetim var. Mütevelli heyet tecrübe kurumu, yönetim kurumu. Dolayısıyla da burada tecrübenin olması çok daha önemlidir. Belki yılda bir toplanır, belki... Ancak esas önemli olan, Yunus Emre Vakfını da bilerek söylüyorum, Yunus Emre Vakfının da ilk Yönetim Kurulu Başkanı olduğumu da söyleyerek... Gerekse vakıflarda da mütevelli yıldan yıla toplanır veya ihtiyaç oldukça toplanır ama yönetim devamlı toplanır. Kanunumuz ne diyor? "Yönetim Kurulu Maarif Vakfının icra organıdır." Esas işi bu yapacak. "Yönetim Kurulu 1 Başkan ve 6 üyeden oluşur ve beş yıllığına seçilir." Dolayısıyla da beş yılda bunların icraatı görülür, memnuniyet varsa devam edilir, memnuniyet yoksa teşekkür edilir. Zaten burada Mütevelli Heyeti tarafından Yönetim Kurulu görevden alınabilir. Kanunun 3'üncü maddesinin ilgili fıkrasını okuyorum: "Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu üyelerini Mütevelli Heyeti içerisinden de dışarısından da seçebilir." Dolayısıyla, bu vakıflarda mütevelli heyetten ziyade icraya bakmak lazım, halka dönük icra organı çok daha önemlidir diye düşünüyorum.

Yine bir başka sayın vekilimiz "Milli Eğitim Vakfı varken Maarif Vakfı niçin kuruluyor?" dedi. Bu, Komisyonda da aynen dile getirildi. Millî Eğitim Vakfı özel bir vakıf. Siz, ona devletin imkânlarını aktaracaksınız veya el koyacaksınız. Bunu o yapsın diye üzerine yük koysanız o olmaz. Peki "Bu görevi yapsın ama devletin imkânlarını aktaralım." desek, bu sefer "Bir özel vakfa devletin imkânlarını peşkeş çekiyorsunuz." denir yani. Dolayısıyla, bu devletin bir vakfı, bu bir kamu vakfı. Devletin eliyle, devlet organlarıyla, Sağlık Bakanlığı eliyle sağlık hizmetlerini görür, Millî Eğitim Bakanlığıyla eğitim hizmetlerini görür, Millî Savunma Bakanlığıyla savunmanın lojistik hizmetlerini görür. İşte, Millî Eğitim Bakanlığıyla yurt içinde, Maarif Vakfıyla da yurt dışındaki okulların hizmetlerini görecek. Dolayısıyla, bunda bir sıkıntı yoktur. Kaldı ki Millî Eğitim Vakfı Tüzüğü ile -yöneticiler de geldiler- yurt içinde okul kuruyorlar, daha çok burs veriyorlar ama yurt dışında böyle bir görevleri yoktur, onu söyleyeyim.

Yeni öğretmenlere sendika seçme konusunda bir baskı... Kesinlikle böyle bir şeyin olmaması lazım. Öğretmen yetişmiş, 18 yaşını geçmiş yani reşit, neyi seçeceğini, seçemeyeceğini, aklı var... Ama hiçbir yöneticiden ne ilçe müdürümün ne okul müdürümün ne de bizim müsteşar, bakan yardımcımız dâhil herkesin, hiç kimsenin iradesinin, bağımsız, özgür iradesinin üzerine bir başka söz söyleme hakkı yoktur. Herkes, bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır, özgürce istediği sendikayı seçebilir, bizi de eleştirebilir. Biz bundan hiç rahatsız olmayız. Biz, millete yönelik hizmete bakarız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yine, bir başka, "Okulların dönüşümü hakkında..."

BAŞKAN - Sayın Bakan...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Son cümle...

BAŞKAN - Ek bir süre veriyorum size bir dakika.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - "...velilerin görüşü alınıyor mu?" Biz siyasetçiyiz, velilerin görüşünü almadan nasıl ilerleriz? Sonuçta, ona varacağız. Biz oyu öğrenciden almıyoruz, onun velisinden alıyoruz. Eğitim kalitelileşsin ki velisi, annesi, babası bize oy versinler.

Dolayısıyla, "Siyasetçiyim." diyen, halkını dinler; "Siyasetçiyim." diyen, halkı ne derse onu yapar. Bu bakımdan hiçbir kaygınız olmasın.

Teşekkür ediyorum.