GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubum adına Halkların Demokratik Partisinin önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

İktidarın yanlış politikaları sınırlarımıza mülteci akınına neden olmuştur. Bu durum, ülkemize ağır ekonomik ve siyasi sorumluluklar yüklemiştir.

Son olarak, çeşitli bölgelere konteyner kentler kurulmaya başlanmıştır. Bu girişimlerden biri de Sivricehüyük konteyner kentidir. Yer seçimine bakacak olursak, etrafı tamamen verimli arazilerle çevrili 374 dönüm kadar bir alanın ortasına 28-30 bin kişilik bir konteyner kent inşa ediliyor. Konteyner kent, yöre halkının rızası ve oluru alınmadan oldubittiye getirilerek insanların yaşam alanlarının ortasına kurulmak istenmektedir. Valiyle görüştüğümüzde "Ben de o yöre köylülerinden biri olsam böyle bir kampın oraya yapılmasına karşı çıkardım fakat ben devletin dediklerini yapmak zorundayım." dedi; ben de "Devlet, halk için, halkın huzuru ve refahı için vardır." dedim. "Elimizde 17 tane alternatif vardı ancak en uygun yer olarak burayı tespit ettik." dedi Sayın Vali. Ben Kahramanmaraş'ın coğrafyasını çok iyi bilen biri ve o yörenin insanı olarak bu gerekçeyi hiç inandırıcı bulmadım. Adalet ve Kalkınma Partisi Kahramanmaraş milletvekili olan arkadaşlarımla görüştüğümde onlar da buranın kamp için uygun olmadığını ancak başka seçenek olmadığı için buranın tercih edildiğini söylediler.

Suriyeli sığınmacıların, kültürü, inancı ve yaşam tarzı hiç uyuşmayan bir bölgeye taşınmak istenmesi bölgede yaşayan halkı tedirgin ediyor. Bu insanlar, her şeyden önce, kendi doğal alanlarına zarar verilmeden ve yakın çevrelerinden gelebilecek bir ölüm korkusu olmadan huzur içinde yaşamak istiyor.

Maraş'ta o kadar müsait yer varken konteyner kentin farklı inanç ve kültüre sahip insanların ortasına yerleştirilmesi akılcı ve vicdani bir yaklaşım değildir. Bu kampların tamamen farklı inanç ve kültürdeki vatandaşların yoğun olduğu yerlerde yapılmak istenmesi akıllara ciddi soru işaretleri getiriyor.

Maraş katliamı gibi acı bir deneyim yaşayan bölgedeki vatandaşlar, böyle bir durum karşısında doğal olarak yarınlarından endişe duyuyorlar. Hem doğal alanlarına zarar verecek hem de sürekli endişe içerisinde olacakları bir durum yaşamak istemiyorlar. Oysa devlet, vatandaşın huzuru ve güvenliği için vardır yani devlet, halkı için vardır. Dolayısıyla, can güvenliğinden endişe eden Sivricehüyük halkı, uzun zamandır bu kamp girişimine karşı direniyor. İşte, seslerini duyuramadıkları için de Meclisin çatısı altında bu soruna çözüm arıyorlar. Bir kez daha, yüce Meclisin çatısı altından iktidarı sorumlu davranmaya çağırıyoruz.

Değerli milletvekilleri, şimdi yöre halkının Meclisi bilgilendirme notunu size sunacağım. Grubu bulunan partilerin 4'üyle de görüşmek istediklerini -dün buraya 80 kişilik bir grup geldi- ama bize söylediklerine göre, muhalefetteki 3 parti grubuyla görüştüklerini ancak iktidar partisi grubundan randevu alamadıklarını ifade ettiler ve görüşemeden geri memleketlerine döndüler. Bu sığınmacı kampına yörede yaşayan insanlar olarak hem kendi haklarını hem de savaş mağduru Suriyeli mülteci komşularının haklarını korumak için karşı çıkmaktadırlar. Çünkü Suriyeli sığınmacıların hakları ihlal ediliyor. Suriyeli sığınmacılar gündelik yaşamdan koparılıp emek sömürüsüne maruz kalacakları alanlara taşınıyorlar. Köylüler zorunlu göçe maruz kalabilir çünkü ekonomik geçim kaynakları ellerinden alınıyor. Kamp alanı birlikte yaşam ilkesi gözetilmeden ve bilgilendirme yapılmadan inşa ediliyor. Kamp inşaatı yöre halkından gizlenerek ve bizzat yanıltıcı beyanlarda bulunarak yapılmaya başlandı. Kamp inşaatı nedeniyle köylülerin gündelik yaşamsal ihtiyaçları tehlikeye girdi. Kamp alanı inşaatı hukuka aykırı bir şekilde başlatıldı, ihale edildi ve devam ediyor. Yöre halkının rızalığı alınmadı. Ben bunu Sayın Vali'ye söylediğimde "Hayır, rızalık alınmaz, o çok yanlış olur, çok tehlikelidir." dedi. Oysa demokrasilerde halkın onayı alınır. Bu, aynı zamanda bir insan hakkı ihlali oluyor. Köylülerin açtığı tespit davası sonucu uzman bilirkişiler kamp projesinde kamu yararı bulunmadığını ve çevrenin olumsuz etkileneceğini tespit ettiler. Köylülerin en temel insan haklarını dile getirmeleri engellenmekte ve demokratik bir toplum ilkesine aykırı hareket edilmektedir. Tüm hukuka aykırılıklara rağmen idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermemiştir.

Değerli milletvekilleri, şimdi de bilirkişinin raporlarını size sunmak istiyorum:

Şehir plancı bilirkişisi: "ÇED yapılmamış, toplumsal uyum ve sosyal doku dikkate alınmamış, büyük kent merkez veya çeperinde entegre konut üretimiyle çözülebilecek bir yerleşme yerine kırsal alanda hiçbir üretim perspektifi olmayan bir yer seçilmiştir. Proje, genel şehircilik ilkeleri, planlama esasları, üst ölçekli planlara ve imar mevzuatına aykırıdır. Kamu yararı bulunmamaktadır."

Ziraat bilirkişisi: "Kampın yapıldığı mera alanında bölge insanlarının yararlanma ve kullanım ihtiyaç zorunluluğu devam etmektedir. Mera alanında yapılan inşaat, verimli toprak tabakasını tamamen ortadan kaldıracak, meradan doğrudan veya dolaylı yoldan beslenen canlıları olumsuz etkileyecek, bölgedeki habitat bitkileri başta olmak üzere tüm bitkileri yok edecektir. Böylece yöredeki hayvancılık bu şekilde zarar görecek ve tüm ülke ekonomisini de olumsuz etkileyecektir. Mera vasfının değiştirilmesi ve bu alanda projenin yapılmasında kamu yararı bulunmamaktadır."

Jeoloji mühendisi bilirkişisi: "Kampın yapıldığı alan birinci derecede deprem bölgesidir. Kontrolsüz inşaat deprem riskini arttırabilir. Barınma merkezindeki atık sular ve çöp atıklarının kontrolsüz bir şekilde Karaçay'a boşaltılması kirlenmeye yol açabilir. Su ihtiyacının karşılanması amacıyla yapılan sondaj kuyularından aşırı su çekilmesi, yer altı su seviyesinde düşmelere ve kurumalara neden olacaktır."

Fen bilirkişisi: "Alandaki çalışmalar nedeniyle yolda değişiklik olmuş ve alan yoldan 8-10 metre yüksekte kalmıştır."

Kahramanmaraş Platformu Fayda Maliyet Analiz Raporu: Daha farklı görüşlerdeki sivil toplum kuruluşlarını bünyesinde barındıran Kahramanmaraş Platformu tarafından hazırlanan maliyet raporundaki -Alevi vatandaşların aleyhindeki haksız ithamlar hariç- hususlar da bizim iddialarımızı desteklemektedir. Bu rapora göre de Sivricehüyük'te yapılacak olan barınma merkezinin uzaklık, altyapı, maliyet, uzun vadeli sosyal fayda ve güvenlik açısından isabetli olmadığı, daha önce AFAD tarafından fizibilitesi yapılan TOKİ Karacasu alanının daha uygun olduğu belirtilmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili Sayın Celalettin Güvenç'le görüştüğümde, o da bu yörenin, bu bölgenin, yani TOKİ Karacasu alanının daha isabetli olduğunu belirtmiştir.

Bu nedenlerle, hem mülteciler hem de yöre sakinleri açısından uygun olmayan bu alanda yapılan işlemlerin tüm hassasiyetlerimiz gözetilerek bir kez daha düşünülmesi ve durdurulması gerekmektedir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)