GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tarihî yarımadayla ilgili sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:102
Tarih:15.06.2016

SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, sadece İstanbul'un, sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın en önemli tarihî yapılarını barındıran ve bugün neredeyse can çekişen tarihî yarımada ve tarihî yarımadada binlerce yıldır sürdürülen kuyumculuk mesleğinin içinde bulunduğu durumu anlatmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ancak sözlerime geçmeden önce, budan üç gün önce Amerika'nın Orlando kentinde LGBTİ bireylere yönelik gerçekleştirilen nefret katliamını kınıyorum. Ve yine, ülkemizde LGBTİ örgütleri, bu yıl da geçmiş yıllarda olduğu gibi "Onur Yürüyüşü" adını verdikleri yürüyüşü gerçekleştirmeye karar verdiler. Geçtiğimiz yıl çok ağır müdahalelerle karşılaştılar polis tarafından, biz bu görüntülerin tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Ayrıca, basına yansıdı, kendilerine yönelik, yaşam haklarına yönelik çok ciddi tehditler var. Buradan İstanbul Valiliğine ve İstanbul Emniyet Müdürlüğüne, bu en temel demokratik haklarını gerçekleştirmeleri için gerekli sorumluluğu almaları gerektiğini bir kere daha hatırlatmak istiyorum ve şimdi, tarihî yarımadanın sorunlarına devam ediyorum.

Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul, kültürel birikimi ve zamana meydan okuyan antik ve mimari şaheserleri sayesinde her yıl dünyanın farklı ülkelerinden gelen milyonlarca turisti ağırlıyor bildiğiniz gibi.

Bugün, bu bölgedeki Kapalıçarşı başta olmak üzere tarihî yarımada çarpık kentleşme, beton yığınları ve seyyar satıcı işgali altında maalesef. Dünyaya mal olmuş ünlü mimarların elinden yükselen Roma, Yunan, Bizans ve Osmanlı mimarilerinin eşsiz örneklerini sergileyen tarihî yapılar hâlâ zamana meydan okuyor ancak bu yapılar hor kullanma ve çevresel faktörlerin de etkisiyle âdeta sahipsiz kalmış durumda.

Tarihî yarımada SOS veriyor değerli milletvekilleri, buraya neşter vurma zamanı çoktan geldi, hatta geçiyor. Tarihî yarımadanın tüm insanlığın ortak değeri olan eserlerini yeniden ortaya çıkarma ve tarihi aslına döndürme zamanı geldi.

Değerli milletvekilleri, tarihî yarımadanın tümünü içeren bütünlüklü bir yönetim anlayışının hayata geçirilmesi zorunluluk hâline gelmiş bulunuyor. Bu yönetim bir an evvel şu önlemleri almalı:

Bölgede turizm yatırımlarının teşvik edilip çeşitli standartlar çerçevesinde yeni ve çağdaş işletmelerin önü açılmalı.

Sağlıksız şartlarda ve hijyenin yeterli olmadığı balık ekmekçiler, restoranlar için standartlar belirlenmeli ve bunların denetimi yapılmalı.

Tarihî yarımada seyyar satıcılar tarafından maalesef işgal edilmiş durumda. Belgesellerde gördüğümüz üçüncü dünya ülkesi görüntüsüne son verilmeli.

Işıklı tabelalar ve klimalar görüntü kirliliği yaratıyor maalesef. Tinerciler turistlerin önünü kesip para istiyorlar, hepiniz biliyorsunuz. Bir an önce bu sorunlara çözüm üretilmeli, tinerciler rehabilite edilmeli.

Tarihî yarımada kimliğiyle uyuşmayan, küçük sanayi, imalat, depolama gibi işlevlerden arındırılmalı; bu esnaf mağdur edilmeden başka bölgelere taşınmalı.

Uzun vadede, yarımada lastik tekerlekli ulaşım terk edilerek trafikten arındırılmalı; hafif raylı sistem, yürüme ve bisiklet rotaları gibi alternatif ulaşım seçenekleri sunulmalı.

Tarihî yarımada ülkemizin, deyim yerindeyse, misafir odası, Türkiye'nin vitrini. Ancak, bu bölgede çalışan taksicilerin turistlere karşı sergilediği tavır ne misafirperverliğimizle ne de ülke imajımızla bağdaşıyor. Kapalıçarşı'nın kapısından Eminönü Meydanı'na turistler 150-200 liraya taşıtılıyor. Bu sorun hemen her platformda dile getirilmiş olmasına rağmen, maalesef bugüne kadar bir önlem alınmadı.

Tabii, tarihî yarımadadan bahsedip kuyumculuğun problemlerinden bahsetmemek olmaz, malum kuyumculuğun kalbinin attığı bir bölge tarihî yarımada. Kuyumculuk altı bin yıllık geçmişi olan bir meslek. Atölyecisinden toptancısına, mıhlayıcısından sadekârına, perakendecisinden ihracatçısına kadar, tek göz küçük atölyecisinden büyük kuyumcu fabrikalarına kadar yaklaşık 1,5 milyon kişiyi istihdam eden bir sektör.

Ticaret odası kuyumcu olmak için sadece vergi kaydını yeterli görürken, kuyumcu odaları ise haklı olarak ustalık belgesi arıyor. Durum bu olunca, yılların emeğini ve ustalığını gerektiren kuyumculuk sektörüne parası olan herkes giriş yapabiliyor ve mesleğin genlerine işlemiş Ahilik kültürü ve bu kurallardan yoksun yeni kuyumcular ortaya çıkmış oluyor. Sektör giderek kan kaybediyor ve deyim yerindeyse can çekişiyor, enerjisini ve ustalarını yitiriyor. Bu gidişe idarenin el atarak bir an önce dur demesi gerekiyor.

Sektörün sorunlarının tek elden çözülmesi, mesleğe gireceklerin yaptıkları üretimin tek elden kontrol edilmesi, lisanslanması ve ayrıca mesleği anlayan kişiler tarafından yapılmasını sağlayarak belgelendirilmesi için Türkiye Kuyumcular Birliği örgütlenmesinin gerçekleşmesi gerekiyor ve yine, mesleği disipline ve kontrol eden kuyumculuk meslek kanunu ve yönetmeliklerinin de bir an önce yürürlüğe girmesi gerekiyor.

Kuyumculuğun en önemli sorunlarından biri de ayarevleriyle ilgili. 2008 yılında yapılan düzenlemeye göre, Türkiye'de standart...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Doğan, teşekkür ederim.

SELİNA DOĞAN (Devamla) - Bir dakika daha alabilir miyim?

BAŞKAN - Mümkün değil.

SELİNA DOĞAN (Devamla) - Peki.