GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:101
Tarih:14.06.2016

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hemen söylememiz lazım ki bu Parlamentonun bu şekilde, hele de bu mübarek ayda gerilmesinin, sayın milletvekillerinin gerilmesinin sebebinin orucun verdiği hâl olmadığını düşünüyorum. Zira, Atalay Filiz'i herkes bilir, toplumumuzun çok nefretini kazanmış bir seri katil. Bendeki bilgilere göre de lise mezunudur. Ama bu Parlamentonun gerilmesine sebep olan, ismini bile zikretmek istemediğim o zatın şöyle bir "tweet"i var: ODTÜ'lü seri katil diplomasıyla birlikte yakalanmış 12 Haziranda. Bu kadar bilgiden, izandan yoksun birinin söylediklerini, sevgili Cumhuriyet Halk Partililer, ciddiye almayın. Lafa bakılır laf mı diye, söyleyene bakılır adam mı diye; böyle bakın, geçin. (CHP sıralarından alkışlar) Ergenekon faciasını, rezaletini fırsat bilip bu konu üzerinde yazdığı kitaplardan dolayı insanların ölmesine, hayatların kararmasına sebep olan birini ben ciddiye almıyorum, bana sorarsanız siz de almayın. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, her şeye verilecek bir cevabımız var. Burada "Eskiden gazetecilik yaptım." diye oturup birkaç saat böyle polemikler toplayıp da Cumhuriyet Halk Partisinin ne kurumsal kimliğini ne de teker teker sayın milletvekillerimizi zedelemeniz, rencide etmeniz mümkün değildir. Biz siyaseti, herkesi tenzih ederim ama biz siyaseti namuslu, ahlaklı ve dürüst yaptık, bundan sonra da böyle yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Genel Başkanımızın televizyonda o söylediği, sonra Sayın Erdoğan'ın bir şey bulmuş gibi alıp uçakta millete, bilmem, bunu çok çarpıtarak anlatıp sonra aslını öğrenince "O da doğru, tam anlatsaymış, ben eksik bildim." diye... Yine de teşekkür ediyoruz, uzun zamandan sonra doğru bir şey yaptı, Sayın Erdoğan kamuoyuna yanlış bir bilgilendirme sunduğunu kabul etti.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Her zaman...

ENGİN ALTAY (Devamla) - E, güzel, ne güzel, keşke her zaman olsa.

Yine söylüyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi İnsan Hakları Komisyonu üyelerimiz, Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi Komisyonu üyelerimiz, cezaevlerindeki tutuklu ya da hükümlü, IŞİD'li, DAEŞ'li, İBDA-C'li, şuculu buculu, PKK'lı, DHKP-C'li mahkûm olan herkese, "Ben mağdurum." diyen, "Benim hakkım ihlal ediliyor." diyen herkese gittiler, bundan sonra da giderler. Ama biz, cumhuriyetin hâkimlerini sınıra getirip, çadır kurup da teröristlerin ayağına getirmedik kardeşim; bunu böyle bileceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Biz "'Sayın Öcalan' demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkarttık." demedik. Abdullah Öcalan'ın vizyonunu... Abdullah Öcalan için "Türkiye'nin ve Orta Doğu'nun en vizyoner adamı." demedik. Bunları sizin partilileriniz söyledi. Ayrıca, tartışılır, herkes her şeyi söyler. Biz Türkiye'yi kan gölüne çevirmedik. PKK bir terör örgütüdür, altını çizerek söylüyoruz, yıllardır söyledik. Bununla beraber dedik ki, Türkiye'nin bir Kürt sorunu vardır. Bunu söylemeye de devam edeceğiz, bunu söylemeye de devam edeceğiz. Ama Oslo'da, İmralı'da, Dolmabahçe'de -daha ileri gidiyorum- Kandil'e gidip de, şimdi rahatsız olduğunuz, ağlama duvarına çevirdiğiniz bu şehit cenazelerine sebep olanların mağaralarına gidip, adadaki lojmanlarına gidip, Dolmabahçe'de onlarla birlikte oturup, Türkiye haritasını serip pazarlık yapmadık, yapmayacağız da. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Olay bundan ibarettir.

"Siz teröristlere daha yakınsınız, biz daha az yakınız." polemiği ucuz ve çürük bir polemiktir.

MURAT BAYBATUR (Manisa) - Yürü be! Kim tutar seni?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu Parlamentoda müteaddit defalar dedim ki: "Bu sorun ne dağda ne adada ne ovada ne şurada çözülür. Bu sorun çözülecekse burada çözülür." "Oslo'nun, İmralı'nın, Dolmabahçe'nin tutanaklarını açıklayın." dedik.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Saatini çıkar da konuş.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Gerekiyorsa çıkarırım o saati, istiyorsan gel.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu samimiyetsizlik içinde olup da Cumhuriyet Halk Partisini terörle ilişkilendirme gayretiniz boş bir gayrettir. Buradan size ekmek çıkmaz. Bunun altını tekrar çizmek istiyorum.

Siyaset kültürünüz şöyle: Milletvekilimizin bir dil sürçmesi oldu, dedi ki: "Allah'tan değil hukuktan korkarım." Öyle bir şey, çerçeve.

LEVENT GÖK (Ankara) - Düzeltti hemen onu.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Düzeltmeye gerek bile yok. Niye yok, anlatacağım.

Bunun bir dil sürçmesi olduğunu, "mübarek gün" diyorsunuz, bilmeyen var mı? Hepiniz de kabul edersiniz ki dil sürçmesidir. Doğru mu? Gelip burada bunu malzeme yapmak, sizin konuşacak bir şeyinizin kalmadığının işaretidir. Buralara sığınacak hâle geldiyseniz, yazıklar olsun size, uğurlar olsun size! (CHP sıralarından alkışlar)

MURAT BAYBATUR (Manisa) - Sana yazıklar olsun!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şu da bir dil sürçmesidir, evet, siyaset, kullanılır: "Elhamdülillah, çocuklarımıza helal lokma yedirmedik."

LEVENT GÖK (Ankara) - Kim diyor onu?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu da kamuoyunda çeşitli tebessümlerle karşılandı. Helal yediler, haram yediler, ben onu bilmem ama "Elhamdülillah, çocuklarımıza helal lokma yedirmedik." de bir dil sürçmesidir. Bunu buradan kullanmak doğru değil.

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Kullandınız.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Dil sürçmesi diyorum ama ben.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Kullanıyorsunuz,

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Dil sürçmesi diyorum. Ne oldu? İşinize gelmedi. Bunları bir tarafa bırakacaksınız.

Atatürk ile Abdullah Öcalan'ın resimlerini biz yan yana getirmedik.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Kim getirdi?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Birisi getirmiş, bilmem, gider bulursun.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Kim getirdi, sen bul, iddia ediyorsan sen bul.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama Abdullah Öcalan'ın önüne Türkiye Cumhuriyeti devletini oturtup diz de çöktürmedik, diz de çöktürmedik devlete.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Kim yaptıysa söyle, açıkça söyle.

ENGİN ALTAY (Devamla) - "Devlet, Abdullah Öcalan'a hesap verdi." noktasına bu ülkeyi biz getirmedik.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Kim yaptıysa söyle açıkça, polemik yapma.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu konuda kavga etmek isterseniz, polemik yapmak isterseniz arkadaşlarımız hazır. (CHP sıralarından alkışlar)

MURAT BAYBATUR (Manisa) - Biz de hazırız.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Biz de hazırız.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Biz de hazırız.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Hazır, buyurun, ederiz, sabaha kadar polemik yaparız, sabaha kadar polemik yaparız, sabaha kadar yaparız.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Kim yaptıysa söyle.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Vergi mahkemesi kurdular, trafik kontrolü yaptılar, asker alma dairesi kurdular, neredeydi bu Hükûmet o zaman? Hükûmet olmak gelip bu koltuklarda oturmak mıdır? Burada edilmiş yeminler var, burada edilmiş yeminlere herkesin sadık kalması lazım.

Gelelim diğer bir konuya. Parlamentoda...

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Ne kadar pişkinsin! Ziyaretiniz olmadı mı? Ne kadar pişkinsin ya!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Doğru, doğru, pişkiniz, doğru.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Hem "Söylediğim doğrudur" diyorsun hem de yanlış konuşuyorsun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - "Şehirlere, kasabalara, ilçelere cephane yığdılar, bomba yığdılar, insan kaynağını taşıdılar." diyen kim? Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bunlar ne zaman yapıldı? Başbakan Erdoğan'ın devrinde. Kim pişkin, sen söyle bakayım, kim pişkin?

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Sen, sen.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Tabii, tabii, tabii.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Pişkinliğin kimde olduğu belli. Memleketi kan gölüne çevirdiniz, memleketi kan gölüne çevirdiniz, şimdi şehit cenazelerinden medet umup ondan beslenmeye çalışıyorsunuz; asıl pişkinlik budur. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Dokunulmazlıkları bile yarım ağız kabul ettiniz.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, ben size bir şey söyleyeyim: Buralar kimseye kalmaz, buralar kimseye kalmaz ama bu memleket biz öldükten sonra -sizin çocuklarınız, benim çocuklarım- çocuklarımıza, onların çocuklarına kalacak. Bu memleketin birliğini, huzurunu, dirliğini, düzenini bir başkanlık sevdasına, bir yönetimde daha uzun kalma sevdasına feda etmeyin.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Ne alakası var şimdi ya? Ne alakası var onun?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bunun için üç şeyden çekinmeniz lazım, bunun için üç şeyden çekineceksiniz, hep beraber çekineceğiz: Yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayacağız; bundan çekinin, biz de çekinelim, herkes de çekinsin.

MURAT BAYBATUR (Manisa) - Yapmıyorsunuz ama.

ENGİN ALTAY (Devamla) - İnanç aidiyeti üzerinden siyaset yapmayın, Allah'ın tahsildarlığına da soyunmayın. Devlet keselerinden iftar vermeyin, veriyorsanız cebinizden verin iftarı, veriyorsanız cebinizden verin. (CHP sıralarından alkışlar)

Etnik aidiyet üzerinden de siyaset yapmayın, yapmayalım. Bunlar, bu memlekete yapılabilecek en büyük günahlardır.

Siyasette hiyerarşi vardır, merkez yönetimin, lider kadronun talimatlarına elbette uyacaksınız, uyacağız, bir tereddüt yok ama lafa gelince "mübarek ay", bilmem ne deyip de devlete, millete, bu ülkenin geleceğine, bin yıllık kardeşliğe zarar verecek iş ve işlem içinde olmak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin en uzak duracağı iştir.

Bu bakımdan, buradaki polemiklerle kimse kâr etmez, kimse kâr sağlamaz ama kürsüden, özellikle kürsüden herkesin milletvekillerine hitap ederken Türkiye'nin 78 milyonuna hitap ettiğini unutmaması lazım; bu kürsüden herhangi bir milletvekiline söylenecek bir kötü söz, bir yaralayıcı söz, bir kaba söz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - ...78 milyon yurttaşımızadır. Sözün sahibine duyurulur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)