| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 14.06.2016 |
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce kendimle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanının verdiği listede -benim de adımı söyleyerek- PKK'lıları cezaevinde ziyaret eden milletvekili olarak ismim geçti. Ben buradan yalancı bir Adalet Bakanı, müfteri olarak ilan ediyorum. Ben sadece Can Dündar ve Erdem Gül'ü cezaevinde ziyaret ettim, başka hiçbir kimseyi ziyaret etmedim. Bütün cezaevlerinin girişlerinde ziyaret edenlerin kim olduğu bellidir ve izinle gidilir. Yani hiç yapılmadık bir şeyi yapıyormuş gibi yapmak, toplumda farklı bir algı yaratmak siyasete yakışmayan bir durumdur. Bunu burada bir kez daha şiddetle kınıyorum, reddediyorum ve yalancıdan da Adalet Bakanı olmaz diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Hakaret etmedi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - "Terör suçu" demiştir, niye çarpıtıyorsun? "Terör suçu" demiştir.
BAŞKAN - Sayın Akkaya, hakaret etmeyelim lütfen.
Buyurun.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Efendim, hakaret etmiyorum. Ben kendi başıma -başkasını da söylemiyorum- gelen üzerinden söylüyorum burada.
BAŞKAN - Buyurun, devam edin. Ben sadece hakaret etmemeniz gerektiğini söylüyorum, o kadar.
Buyurun, Genel Kurula hitap edin lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sen terör suçlusunu ziyaret ettin mi, etmedin mi, onu söyle.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Hayır, ziyaret etmedim
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Terör suçlusunu...
BAŞKAN - Sayın Tunç...
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Hayır, hiçbir terör örgütünün... Sadece Erdem Gül ve Can Dündar'ı ziyaret ettim ben.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Can Dündar neden yargılanıyor?
BAŞKAN - Sayın Tunç...
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Neden yargılanıyor?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Terör suçu değil mi?
BAŞKAN - Sayın Tunç...
YAKUP AKKAYA (Devamla) - PKK'lı mı?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Terör suçu...
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Yargı verdi mi...
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - "Terör suçu" dedi Bakan.
BAŞKAN - Sayın Tunç... Sayın Akkaya...
YAKUP AKKAYA (Devamla) - PKK'lı olarak mı ilan etti mahkeme onları?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - "Terör suçu" dedi.
BAŞKAN - Sayın Akkaya, sizden rica ediyorum, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Yapmayın Allah aşkına!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Çarpıtıyorsun ya, çarpıtma.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Ayıp denen bir şey var. Siyaset yapıyoruz burada, konuşuyorsunuz orada bir de.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Bu kadar da çarpıtma.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, siz de konuşmacıya laf atmayınız, lütfen...
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Hadi gidin oradan Allah aşkına!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kendin yalan söylüyorsun.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Hadi sen git oradan!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Hadi be, sen git!
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Oturuyorsun, bir de boyuna posuna bakmadan konuşuyorsun.
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, hiç yakışmıyor bu tavır, hiçbirinize.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ayıptır ya! Üslubuna dikkat et.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Senin yaptığın ayıp! Beni burada şey yapıyorsunuz...
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Bakana "yalancı" diyemezsin.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Sizin bir özür dilemeniz gerekir her şeyden önce.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - "Terör suçu" dedi.
BAŞKAN - Sayın Tunç...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - 50 kere "Haydar" dediniz, 1 kere "Sayın Tunç" demediniz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Dedim, açın tutanaklara bakın Sayın Altay, açın tutanaklara bakın lütfen. Dediğimi de çok iyi biliyorsunuz.
Buyurun, devam edin.
YAKUP AKKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, 12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü. Dünya Çalışma Örgütünün bu yılki teması, tedarik zincirlerinde çocuk işçiliğine son vermektir. Yani, ILO, 12 Hazirandaki bu anmayı tedarik zincirlerinde çocuk işçiliğiyle mücadele etmeye adamıştır.
Değerli milletvekilleri, ben de bir çocuk işçiydim, 11 yaşında çalışma hayatına başladım. İçimizde de böyle örnekler vardır. Bütün okulları da gündüz çalışırken gece okudum. Yoksul bir ailenin çocuğu olduğum için çocuk işçiliğin ne olduğunu çalışarak bilen birisiyim, sadece raporlardan okuyarak değil.
Çocukken bir işte çalışmamak en temel insan hakkıdır. Peki, çocuk işçiler kimlerdir? Çocuk işçiler, tarım sektöründe ailesiyle birlikte çalışanlardır. Çocuk işçiler, iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışanlardır. Çocuk işçiler, ailesi yaşama tutunsun diye çalışan çocuklardır. Çocuk işçiler, Türkiye'nin bir gerçeğidir; bilinçli, sistematik bir emek sömürüsünün kurbanlarıdır. Çocuk işçiler, oyun alanlarından kopartılarak daha ilköğretim çağındayken acımasız üretim çarklarının çocuklarıdır, onlara sokulan çocuklardır.
Değerli milletvekilleri, son dört beş yıldır çocuklarımızın yanında Suriyeli çocuklar da yer almaktadır. Gaziantep, Şanlıurfa, İstanbul, Suriyeli çocukların emeğinin en yoğun olarak sömürüldüğü illerdir. Bu çocuklarımız kimi zaman zorla tekstil, kundura, tarım, temizlik ve inşaat işlerinde çalışmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, bakın, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 71'inci maddesi çocuk çalışmasına ayrılmıştır. Yani, 15 yaşını doldurmamış çocukların çalışmasını yasak olarak belirtmiş, buna istisna olarak da 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların -hangi işlerde- hafif işlerde çalışmasını öngörmüştür. Ancak ülkemizde birçok çocuk ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır, resmî rakamlar da bunu açıkça göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, çocuk işçiliğini önlemek için ciddi tedbirler almak yerine çocukların nasıl çalışması gerektiği mevzuata alınırsa, yasaya konulursa çocuk işçi çalıştırmak meşru bir hâle gelir. Ülkemizde 1 milyona yakın çocuk işçi olduğu belirtilmektedir. TÜİK verilerine göre nüfusumuzun yüzde 29,4'ünü çocuklar oluşturmaktadır. Çalışan çocukların yüzde 49,8'i okula devam ederken yüzde 50,2'si okula devam etmemektedir.
Yine, TÜİK verilerine göre, 17 milyon yoksul vatandaşımız bulunmaktadır. Yoksul fertlerin yüzde 44,3'ünü çocuklar oluşturmaktadır ve her 3 çocuktan 1'i şiddetli maddi yoksulluk çeken hanelerde yaşamaktadır. 7 milyondan fazla çocuğun yüzde 40'ı protein alamamaktadır yani et, süt, tavuk, balık yiyememektedir. Yoksulluk her geçen gün artarken çocuk işçi sayısı da her geçen gün artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, okula gitmeyen çocuklar haftada elli dört saat çalışmakta ve çocukların üçte 1'ine iş yerinde yemek verilmemektedir. Çocukların yarısından çoğu 400 TL'nin altında ücretle çalıştırılmaktadır. Daha bir ay önce "uzaktan çalışma" adı altında evde çalışmayı bu Meclisten geçirdiniz. Bu yasa, çocuk işçiliğini düşürmek yerine sayıyı daha da artıracaktır.
Değerli milletvekilleri, bu tablo, on dört yıldır bu ülkeyi yöneten AKP zihniyetinin tablosudur. Siz değerli AKP milletvekilleri bu tablonuzla ne kadar övünseniz azdır.
Değerli milletvekilleri, bu ülkede çocuklar 23 Nisanı kutlamadılar. Bu ülkedeki kimi sermaye düzeni kutlanacak bir gün dahi bırakmadı çocuklarımıza.
Bakınız, Ensar Vakfı'nda gerçekleşen tecavüz sonrasında yaşananlar, insanlık düşmanlarının aynı zamanda çocuk düşmanı olduğunun da bir kanıtıdır. Bu ahlaksızlığa ses çıkarmayanlar, çocukların sömürülmelerine, iş cinayetlerinde ölmelerine de ses çıkarmamışlardır.
Bakın, değerli milletvekilleri, 2013'te 59 çocuk, 2014'te 54 çocuk, 2015'te 63 çocuk, 2016'da 14 çocuk çalışırken katledildi iş cinayetlerinde. Bu çocuklar oyun oynamaları gerekirken, okula gitmeleri gerekirken çalıştırıldılar ve öldürüldüler.
Bu ülkede yaşanan pek çok çocuk iş cinayetini ve cinayetlere biçilen komik bedelleri unutmayalım. Yaşamını yitiren 16 yaşındaki işçi için mahkemenin vermiş olduğu tazminat sadece 47 bin lira. Ekmek parası için kâğıt toplarken bir kamyonetin altında kalarak can veren 6 yaşındaki işçiden geriye kalan, bir acılı annenin feryadı: "Yavrum, sen daha çok küçüksün!" Daha iki gün önce, tam da Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü'nde Adana'da 13 yaşındaki bir çocuk işçi, atık motor yağlarının yanması sonucunda ağır yaralı, hastanede yaşam savaşı veriyor.
Sonuç ortadadır; çocuklarımız eğitim sistemindeki değişiklikler nedeniyle birer ideolojik deneme tahtasına dönüşmekte, uygulanan yanlış politikalar yüzünden aileler ekonominin ağır çarkı içerisinde mecburen çocuklarını da çalışma hayatına sürüklemektedirler. Oyun oynaması gereken yaşta, Aliler, Ayşeler tarlalarda, atölyelerde, makine başlarında üç kuruş için alın teri dökmektedirler.
Çocuk işçilik konusunda gerekli adımlar bir an önce atılmalı, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan ailelerle ilgili düzenlemeler çocuk ve insan haklarını gözeterek yapılmalıdır. 4+4+4 eğitim sistemi acilen kaldırılmalı, eğitim ücretsiz, ulaşılabilir olmalı, nitelikli ve kesintisiz eğitim sistemi hayata geçirilmelidir. Çocuk işçiliğe karşı mücadele için etkin şekilde denetimler yapılmalıdır. İşte, geçtiğimiz 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü'nde, Türkiye'de yaşayan 1 milyon çalışan çocuğun kayıt dışı açıklarından faydalanarak çalıştırılmasına biz de dur demeliyiz. Bu anlamlı günde bunun bir siyaset malzemesi yapılmadan bütün siyasi partilerin ortak önerisiyle çocuk işçilikle mücadeleyi hep beraber desteklemeliyiz. Nazım Hikmet şöyle demiş: "Dünyayı çocuklara verelim/ Kocaman bir elma gibi verelim, sıcacık bir ekmek somunu gibi/ Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar." Evet, yoksulluk en çok çocuklarımız etkiliyor, savaşlar en çok çocuklarımızı etkiliyor. Çocuklarımız iş yerlerinde kötü çalışma koşullarında çalıştırılıp perişan oluyor.
Bu duygularla hepinizi bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)