GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:101
Tarih:14.06.2016

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü'ydü. Çocukların çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı işler "çocuk işçiliği" olarak tanımlanır. Çocuk işçiler okullarına düzenli devam edemez, okullarından erken ayrılırlar ya da aşırı uzun süren ve ağır işleri okullarıyla beraber yürütmek durumunda kalırlar.

15 yaşını doldurmuş çocuklar okul saatleri dışında ve tatillerde cep harçlığı sağlayacak kimi işlerde yer almak gibi işleri zaman zaman yapabilirler ama İş Kanunu'na göre 15 yaşını doldurmuş veya 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi bitirmiş çocuklar gelişimlerine ve eğitimlerine engel olmayacak hafif işlerde çalışabilirken, bugün Türkiye'de 14 yaşın altındaki çocuklar da dâhil olmak üzere çocuklar oldukça ağır ve tehlikeli işlerde yoksullukla başa çıkmak için çalışmak zorunda kalıyorlar.

TÜİK'in resmî verilerine göre çocuk işçiler toplam çocuk nüfusunun yüzde 5,9'unu oluşturuyor. Ev işinde karşılığı olmadan emeği sömürülen çocukların oranı ise yüzde 49,2. Bu çocuklar hane halkı için alışveriş yapma, yemek pişirme, çamaşır yıkama, ütü yapma, küçük kardeşlere veya hanede bulunan hasta fertlere bakma, evi temizleme, hanede bulunan eşyaları onarma gibi faaliyetler yapıyorlar. Devletin sunması gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetleri küçücük çocuklar tarafından yapılıyor. Türkiye nüfusunun yüzde 15'i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yoksul fertlerin yüzde 44,3'ü çocuk. Çocuklar arasındaki eşitsizlik, eşitsizliğin yaygınlaşmasının, kalıcı hâle gelmesinin ve nesilden nesile aktarılmasının nedeni oluyor.

UNICEF'in yayınladığı Çocuklar İçin Adalet Raporu'nun 2016 sonuçlarına göre ise Türkiye'de farklı ekonomik gruba mensup çocuklar arasında eğitim, sağlık ve yaşam memnuniyeti bakımından uçurumlar var. Çocukların yaşam memnuniyeti eşitliği bakımından son sırada yer alan Türkiye, sağlık konusundaki eşitlik bakımından ise İsrail'le beraber son 2 sırayı paylaşıyor.

Dinlemiyorsunuz arkadaşlar ama Türkiye'nin çocukların yaşam memnuniyetinde en son sırada yer alan bir ülke olduğunu ifade etmek istiyorum bir kez daha, sağlık eşitliği açısından da İsrail'le beraber son 2 sırada yer aldığını ifade etmek istiyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, uğultu çok.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen sessizliğimizi koruyabilir miyiz, lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Çocuk işçiliğinin en kötü ve ağır biçimlerinden biri de mevsimlik tarım işçiliği. Çocuk işçilerin yaklaşık yarısı tarım işlerinde çalışıyor. Üstelik, mevsimlik tarım işçisi çocukların sayısı her yıl artış gösteriyor. 2006 yılına kadar çocuk işçiliğinde azalma varken bu eğilim 2006-2012 yılları arasında durdu ve özellikle tarım kesimindeki artışla birlikte çocuk işçi sayısı tekrar artmaya başladı.

BAŞKAN - Sayın konuşmacı... Sayın Kerestecioğlu, bir dakika... Sürenize ekleyeceğim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Ama, bir dakika verirseniz çünkü demin olmadı.

BAŞKAN - Ekleyeceğim sürenize Sayın Kerestecioğlu, lütfen itiraz etmeyin.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Ama, demin eklemediniz Başkanım, o yüzden.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sohbetinize kulislerde devam edebilirsiniz, lütfen sessizliğimizi koruyalım.

Buyurun Sayın Kerestecioğlu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaştı. Bilmiyorum, kendi çocuklarınızla ilgili herhangi bir düşünceniz var mı ama şu anda Türkiye'de -2012 yılında daha doğrusu- çocuk işçi sayısı 893 bine ulaşmış. Çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin on yıl içinde kaldırılması hedeflenmişken 2002'de, 2016 yılında bu hedefin çok çok uzağındayız.

Okula gitmeyen çocuklar için haftalık çalışma süresi elli dört saat. Çocukların çalışma süresi Türkiye ortalamasının dahi üzerinde. Çocukların üçte 1'ine iş yerinde yemek verilmiyor ve çocukların yarısından çoğu 400 lira altında bir ücretle çalışıyorlar. Bu rakamlara henüz yansımayan ve birçoğu Türkiye'de kayıtlı olarak dahi bulunmadığından, adresleri belli olmadığından ileride de yansımayacak Suriyeli çocuklar var; savaşın en yoksulları, yoksulluğun en ağır işçileri olan Suriyeli çocuklar. Çocuk ticaretinden seks ve porno ticaretine kadar, Suriyeli çocuklar çok ciddi bir istismar tehdidi altındalar, sanayide de en ağır işlerde çalışıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde, IŞİD, El Kaide, El Nusra cephesi, Suriyeli Ahrar-uş Şam örgütü ve Özgür Suriye Ordusu militanlarına satılan askerî giysilerin Gaziantep ve Antakya'da dikildiği merdiven altı tekstil atölyeleri basına yansıdı. 9-12 yaşlarındaki Suriyeli göçmen çocuklar bu atölyelerde çalışıyorlardı. Atölye sahibi dahi, bu çocukların okula gitmek yerine çalışmak zorunda kaldıklarını söylüyordu. UNICEF'e göre, Türkiye'de göçmen çocukların yüzde 80'i okula gitmiyor. Üstelik, atölyede çalışan çocukların bazıları ailelerini Antakya'da bırakıp çalışmak için Gaziantep'e gelmişler ve ne yazık ki iş cinayetleri de çocukları öldürüyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi son üç buçuk yılda en az 194 çocuğun çalışırken yaşamını yitirdiğini, tam da Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olan 12 Haziranda açıkladı. 2013 yılında en az 59 çocuk işçi, 2014 yılında en az 54 çocuk işçi, 2015 yılında en az 63 çocuk işçi, 2016 yılının ilk beş ayında ise en az 18 çocuk işçi çalışırken yaşamını yitirdi. Trafik, servis kazası, beyin kanaması, zehirlenme, boğulma, düşme, ezilme, göçük, patlama, yanma gibi, çocukların adlarıyla insanın yan yana getirmeye içinin elvermediği nedenlerle küçücük yaşta gözlerini hayata yumdular.

Eski Çalışma Bakanı Faruk Çelik bir önergeye verdiği cevapta, 2013 yılında 21 ve 2014 yılında 16 çocuğun çalışırken yaşamını yitirdiğini belirtmiş oysa karşımızda isimleri ve hikâyeleriyle çok daha fazla sayıda çocuk var. Devlet, ya ölen çocuk işçiler için rakam dahi tutmuyor ya da devlet ve sermaye rakamları gizliyorlar.

Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü'nde, Adana'da bir oto tamircisinde, araçlardan çıkan atık motor yağların toplandığı varilin patlamasıyla tamircide çalışan 13 yaşındaki çocuk işçi Mehmet Bozkurt ağır yaralandı. Mehmet, bugün hâlen yaşam mücadelesi veriyor.

Ahmet Yıldız'ın adını pek çoğunuz unutmuştur. 13 yaşındaki kimya işçisi Ahmet -plastik enjeksiyon makinesine sıkışarak can vermesi- hastaneye "Trafik kazası geçirdi." diye getirilmiş, işverenine açılan davada 30.040 lira ceza verilmiş, bir de 24 takside bölünmüştü. Çocuklara verdiğimiz bu kıymet Sur'da, Cizre'de, Gever'de öldürülen, evleri yıkılarak evlerinden koparılan çocuklara verdiğimiz; Karaman'daki, Nizip'teki denetimsiz kamplarda ve yurtlarda çocuk istismarıyla ilgili geçmişlerini dahi kontrol etmediğimiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika daha süre veriyorum size Sayın Kerestecioğlu, lütfen tamamlayın.

Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Çocuklara verdiğimiz...

BAŞKAN - Sayın Kerestecioğlu, bir dakika...

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sistemde sorun mu var? Bir dakika yirmi bir saniye görünüyor zaten. Yani, henüz bir buçuk dakikalık süre varken kesildi.

BAŞKAN - Sistem kapandı, evet.

Bakalım, bir dakika...

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sistemde sorun var. Yani, söz süresi bitmedi çünkü.

BAŞKAN - Evet, saate bakmadım, sistem kapandı diye ikazda bulundum. Bir dakika...

İki dakika veriyoruz Sayın Kerestecioğlu, sistemde bir arıza varmış.

Teşekkür ederim Sayın Baluken ikazınız için.

Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Çocuklara verdiğimiz bu kıymet Sur'da, Cizre'de, Gever'de öldürülen, evleri yıkılarak evlerinden koparılan çocuklara verdiğimiz; Karaman'daki, Nizip'teki denetimsiz kamplarda ve yurtlarda çocuk istismarıyla ilgili geçmişlerini dahi kontrol etmediğimiz eğitimcilere ve çalışanlara emanet ettiğimiz çocuklara verdiğimiz kıymetten ayrılabilir mi?

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Doktor Filiz Ünal İncekara, Diyarbakır Sur'da 3,5 yaşındaki bir erkek çocuğunun sadece salondaki halıda oynadığını, halının dışına çıkıp oyuncak bile alamadığını anlatıyor. Çocuk, kendisini o halının içinde güvende hissediyor. Suriye'de çatışma ortamından ayrılmış 8-14 yaş arası çocukların bir buçuk yıl sonra Almanya'da bir resim atölyesinde hâlâ tank, top, uçaksavar çizdiklerini söylüyor. Bu savaş uzun yıllar silinemeyecek.

Son dönemde İstismar Komisyonu ve HDP heyetiyle 3 yerde inceleme yaptım; Nizip, Karaman ve Sincan Çocuk Cezaevi. Nizip'te de gördük ki pek çok kadın ve kız çocuğu insanca ve güvenceli bir iş bulamadıklarından çocuk yaşta ve ikinci eş olarak evlenmeye mecbur kalıyorlar.

Artık, çocuk ve evlilik, istismar, çocuk ve işçilik, ölüm, hapishane bir araya gelmemeli. Gerçekten dünyayı çocuklara vermemiz gerekiyor.

Ben, son olarak kendi hakları için mücadele yürüten liselerdeki öğrencileri selamlayarak konuşmamı bitirmek istiyorum.

Köklü bir geleneği olan, yöneticilerini kendi vakıflarının önerileri ve sınavlarla işe alan liseler "proje okul" adı altında iktidarın atadığı yöneticilerle yönetilmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışıldı ama gençler, maalesef, bunlara karşı gereken mücadeleyi yürütmeye kararlılar ve gelecek de onlarda diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)