GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:98
Tarih:03.06.2016

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve sabah saat beş buçuk olduğu için iyi sabahlar diliyorum.

AKP'nin hazırladığı Elektrik Piyasası Kanun Teklifi bütün vatandaşlarımızı yakından ilgilendiren elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedellerinin vatandaşlarımıza iadesini engelleyen bir dizi düzenleme içeriyor. Söz aldığım kanun teklifindeki 26'ncı madde de bu kayıp kaçak konusuyla ilgili bir madde.

Biliyorsunuz, her elektrik faturamızda kayıp kaçak bedeli ödüyoruz. Örneğin, 50 liralık elektrik kullanan bir abonenin faturası vergilerle, TRT payıyla, kayıp kaçak bedeliyle birlikte toplamda yaklaşık 100 TL'ye yükseliyor. Bundan bir süre önce bazı vatandaşlarımız dava açtılar, "Elektriği kaçak kullanan biz değiliz. Niye bunun parasını bizden alıyorsunuz?" diye itiraz ettiler. Yargıtay da vatandaşlarımızı haklı buldu ve tahsil edilen kaçak elektrik bedellerinin iadesi yönünde bir karar verdi. Ayrıca, "Kaçakları önlemek ve bu bedelleri kaçak kullanandan tahsil etmek dağıtım şirketinin görevidir." dedi Yargıtay. Tabii, Yargıtaydan böyle bir karar çıkınca dağıtım şirketleri son derece rahatsız oldular çünkü 2006-2010 yılları arasında bizlerin, vatandaşların dağıtım şirketlerine ödediğimiz kayıp kaçak bedeli 33 milyar TL. Dolayısıyla, böyle bir bedeli vatandaşa geri ödemek istemiyorlar. Hükûmet, hazırladığı bu kanun teklifiyle mahkemelerin vatandaşın lehine verdiği tüm iade bedellerinin ve mahkeme masraflarının tekrar tüm abonelere faturalarda yansıtılmasını istedi. Dikkatinizi çekiyorum, mahkeme masraflarını bile abonelere yani bizlere ödetmek istedi Hükûmet. Ayrıca, dağıtım şirketlerinin 2006-2010 yılları arasında yaptığı yatırım harcamalarının da 2016 yılından itibaren vatandaşların faturalarına yansıtılmasını istedi Hükûmet. Muhalefet partisi olarak bizler buna tepki gösterince ve siz vatandaşın kazanılmış haklarını nasıl yok sayarsınız deyince bazı kısımları Komisyonda geri çekmek mecburiyetinde kaldılar ve şimdi Danıştayın alacağı karar bekleniyor. Buna ek olarak, bundan sonra benzer davalar açılmasın diye Hükûmet, bu kanun teklifine tüketici hakem heyetlerinin ve mahkemelerin yetkisini sınırlandıran bir madde ekledi. Söz aldığım bu maddede de hâlihazırda devam eden davalarda kaçak elektrik bedellerinin iadesine yönelik karar çıkmasın diye bu sınırlandırılmış yetkiyle karar alınmasını sağlayan bir ibare var yani kısacası, kaçak elektrik bedelleri 36 milyon aboneden yasa zoruyla alınmak isteniyor.

Ayrıca, birkaç saat önce AKP oylarıyla geçen 15'inci maddede ise kaçak elektrik yasal bir tanıma kavuşturuldu; yasal olmayan kaçak konusu "teknik olmayan kayıp" tanımıyla yasallaştırıldı. Yani, Hükûmet artık "kaçak" kelimesini kullanmak istemiyor ve zannediyor ki "kaçak" kelimesini kullanmayınca vatandaş fark etmeyecek ve ödeyecek.

Hükûmetin görevi elektrik dağıtım şirketlerinin kârını artırmak değildir, Hükûmetin öncelikli görevi kendi vatandaşlarının hakkını korumaktır. Hükûmet "Kayıp kaçak bedelini elektrik faturasını düzenli ödeyen dürüst abonelere nasıl yüklerim?", "Bundan sonra iade davası açılmasını nasıl engellerim?" arayışından vazgeçmeli.

2011 yılında 61'inci Hükûmet Programı'nı Meclis Genel Kurulunda okuyan şimdiki Cumhurbaşkanımız, o dönemki Başbakanımız aynen şöyle demişti: "2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 15'ler mertebesinde olan elektrik kayıp kaçak oranının 2015 yılı sonunda yüzde 6 seviyesine inmesini hedefliyoruz." Kayıp kaçak oranı 2016 yılında hâlâ yüzde 14'ler, 15'ler seviyesinde yani AKP bu konuda hiçbir ilerleme kaydedemedi.

Hedef koymak çok kolay, önemli olan bu hedeflerin gerçekleşmesi için gerekli adımları kararlı bir şekilde atabilmek. Hükûmetin bu başarısızlığının faturasını vatandaşlarımıza kesmeye hakkı yok. Bu kanun teklifi on dört yıldır ülkemizi tek başına yöneten AKP'nin vatandaşlarımıza ne kadar değer verdiğinin ve hak, hukuk, adalet gibi kavramlara ne kadar önem verdiğinin bir göstergesidir.

Hükûmetin getirdiği bu düzenleme Anayasa'mızın pek çok maddesine aykırı. Anayasa'mızın 2'nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine, 5'inci maddedeki devletin temel amaç ve görevlerine, 38'inci maddedeki "Ceza sorumluluğu şahsîdir." hükmüne, 172'nci maddedeki "Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder." hükmüne açık aykırılık vardır.

Zaten vergilerin yüksekliği altında ezilen vatandaşlarımızın cebine göz diken, hakkını aramak isteyenlerin mahkemeye gitmesini engellemeye çalışan bu yaklaşımın yüce Meclis tarafından reddedilmesini umuyor, Anayasa'mıza açık aykırılık içeren bu maddelerin kanun metninden çıkartılmasını talep ediyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)