Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 98 |
Tarih: | 03.06.2016 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine söz aldım. Teklifin 4'üncü maddesi, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve tüketim tesislerinin kurulması ve işletilmesi için gerekli yükümlülükleri ile ilgili olarak inceleme, tespit, raporlama, proje onay ve kabul işlemlerinin özel şirketlere devredilmesini amaçlıyor.
Değerli milletvekilleri, elektrik, su, doğalgaz gibi temel hizmetler esasen devletin sunmak ve denetlemekle yükümlü olduğu asli görevlerdendir ve yükümlülüklerdendir ve kamu yararını gözetmekle yükümlü sosyal devletin bu hizmetlerin kullanım sürecinde olmaması beklenemez. Bu nedenle, devletin süreçten dışlanarak elektriğin piyasaya, özel kuruluşlara devrilmesi değil, aksine kamunun bu işlemleri doğrudan kendi olanaklarıyla yürütmesi beklenir.
"Millî menfaat" gibi muğlak bir ifadenin ve "modern teknoloji" gibi somut karşılığı olmayan bir kavramın maddede yer almasını anlaşılmaz buluyoruz ancak AKP iktidarlarının, yasal dayanağı olmayan tüm tekliflerde bu şekilde manipülasyon yaptığını çok iyi bilmekteyiz. Meclise gelen ve kanunlaşan teklif ve tasarılardaki kurgunun, kamu yararından ziyade, belli çevrelerin, yandaşların mevcut hukuki engelleri aşmak adına kendi hukuksuz rant kapılarına yasal dayanak getirmek olduğunu görüyoruz. Bu teklif de aynı amaçla getirilmiş bir düzenlemedir.
Halkların Demokratik Partisinden milletvekili arkadaşlarımız komisyon toplantılarından itibaren bu kanuna neden karşı olduğumuzu defalarca ifade ettiler. Ben de farklı bir açıdan, doğayı ipotek altına alacak olan söz konusu teklifteki bazı hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum.
On dört yıllık iktidarı boyunca çevre tahribatında sınır tanımayan AKP iktidarı, elindeki yasalar yetmemiş olacak ki, bu tasarıyla kendine yeni yağma alanları açmayı planlıyor. Çevre mevzuatına aykırı yapılaşmaların 2020 yılına kadar cezai müeyyidelerden muaf tutulmaları, önümüzdeki günlerde bizleri bekleyen talanın bir habercisidir. Son bir yıldır yürüttüğü güvenlik politikalarıyla yurttaşların yaşam hakkını gasbeden, binlerce insanı tutuklayarak özgürlüklerinden alıkoyan iktidar partisinin hedefinde şimdi de doğa ve çevre vardır. Bu teklif, dağlarımızı "terörle mücadele" adı altında bombalayarak ağaçtan ve canlı yaşamından temizleyen AKP iktidarına bu sefer de zeytinlikleri, kıyıları yok etme hakkı vermektedir ve bununla amaçlanan da artık, dünyanın terk ettiği nükleer enerji çalışmalarına alan yaratmaktır.
Değerli milletvekilleri, teklifteki bir düzenlemeyle, nükleer santraller başta olmak üzere, uluslararası anlaşmayla yapılan üretim tesislerinin inşaat için gerekli izin, onay, lisans, ruhsat ve benzeri belgeler olmaksızın üretim lisansı alabilmesine, lisans almadan üretim tesisiyle ilgili olmayan yapıların inşaatına başlanmasına olanak tanımaktadır. Gerekli olan lisans, izin, onay gibi belgelerin alınamaması durumunda yapılan inşaatlar nedeniyle, özel ya da kamu mülkiyetinin ihlal edilmesiyle, doğaya geri dönüşü olmayan zararların verilmesi söz konusu olacaktır. Karşılanabilecek durumda olan zararları da kimin nasıl karşılayacağı sorunu doğacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa teklifi, neredeyse yüz yıldır devam eden yanlış enerji politikalarının çevreye ve tarihe verdiği tahribatı çok büyük boyutlara taşıyacaktır. Yıllarca "yüzyılın projesi" olarak sunulan GAP projesi ne bölge insanına ne de bölge ekonomisine bir katkı sağlamıştır. Beklenen verimin sağlanamadığı Ilısu Barajı, sadece, 12 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Hasankeyf'i sular altında bırakmıştır. Bölgede hâlâ açıklanamayan elektrik kesintileri yaşanmakta, başta Urfa, Mardin gibi kentlerde son dönemde vekili de olduğum Van'da olmak üzere yurttaşlar mağdur edilmekte ve hatta cezalandırılmaktadır. Bugüne kadar uzun vadeli insan ve çevre endeksli olmayan politikalar nedeniyle canlıların yaşam alanları yok edildi, toplu hayvan ölümleri oldu.
Değerli milletvekilleri, doğayı tahrip eden, canlı yaşamını imkânsız hâle getiren barajların yanı sıra bir de zamanımız olsaydı, biraz da AKP'nin Kürt sorunun çözümsüzlüğü noktasında inşa ettiği barajlardan söz edecektim. Kısaca değineyim. Hakkâri ve Şırnak illerini kapsayan sınır bölgeleri boyunca sudan bir Çin Seddi şeklinde 7 tanesi Şırnak'ta, 4 tanesi Hakkâri'de olmak üzere 11 tane sınır barajı yapılması çalışmaları devam etmektedir. Tamamen askerî ihtiyaçlarla yapımına başlanan bu barajlar literatüre Türkiye'nin armağan ettiği şekliyle sınır güvenlik barajları olarak girmiştir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)