| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 01.06.2016 |
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HDP grup önerisi lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, Gezi bundan tam üç yıl önce gerçekleşti. Geçen üç yıla rağmen, gencecik evlatlarını toprağa emanet eden annelerin adalet bekleyişi hâlâ sürüyor. Okmeydanı'nda başından vurulan ve iki yüz altmış dokuz gün sonra, 15 yaşında, 15 kilo aramızdan ayrılan Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan'ın; Eskişehir'de "Benim esnafım işini bilir." diyenlerin eli sopalı katilleri tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz'ın; Hatay'da gaz bombası kapsülüyle vurularak öldürülen 22 yaşındaki Abdullah Cömert'in annesi Hatice Cömert'in; yine, Hatay'da çatıdan düşerek yaşamını yitiren ve hâlâ ölümü aydınlatılamayan 22 yaşındaki Ahmet Atakan'ın annesi Emsal Atakan'ın; Ethem'in annesi Sayfi Sarısülük'ün, Hasan Ferit'in annesi Nuray Gedik'in ve Medeni'nin annesi Fahriye Yıldırım'ın adalet feryatlarına ne yazık ki bu ülkenin iktidarı sizler duyarsızsınız, kulaklarınızı tıkamışsınız.
Analarımızı mahkeme kapılarında adalet aramaya mahkûm eden AKP iktidarı, baskıcı, yasakçı, otoriter zihniyetini sürdürmeye devam ediyor. Mehmet Ayvalıtaş'ın annesi Fadime anne, oğlunun katillerinin cezalandırıldığını göremeden aramızdan ayrıldı. Bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu, orantısız güç kullanan polise emri vermekle övünenler. Dün Paris'te polisin kullandığı orantısız gücü kınayanlara buradan sormak istiyorum: Bugün kınadığınız o polisin şiddetine o gün neden sahip çıktınız? Çocuklarımızı katleden şiddete neden alkış tuttunuz, neden?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tam üç yıl önce bugünlerde bu ülkenin gençleri, geleceklerine nasıl büyük bir kararlılıkla, coşkuyla sahip çıktıklarını gösterdiler.
ERKAN KANDEMİR (İstanbul) - Yakarak mı!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Gençler, faşizme karşı demokrasi için; esarete karşı özgürlük için; yolsuzluğa, hırsızlığa, haksızlığa karşı adalet için; emperyalizme karşı bağımsızlık için; din istismarına karşı laiklik için; yok saymaya, yok etmeye, tek tipleştirmeye karşı eşit yurttaşlık hakkı için; zulme ve baskıya dur demek için meydanlardaydı. O günlerin mimarı gençler AKP'nin rant ve talan ekonomisine karşı nasıl direnileceğinin en güzel örneklerini sergilediler, ceberut iktidara karşı özgürlükleri savundular, yasakçılığa ve şiddete karşı barış ve özgürlük çığlıkları attılar. Bugün meydanlarda ahlakta örnek gençlik arayanlara, adaletsizliğe ve ranta karşı mücadeleyi, umudu yeşerten Gezi gençliğine baksınlar diyorum. Bu ülkenin örnek gençliği, birilerinin himayesinde yetişen değil, kendi özgür iradesiyle büyüyen, sinmeyen, boyun eğmeyen Gezi gençliğidir.
Değerli milletvekilleri, AKP, demokrasi diyerek, değişim diyerek iktidara geldi. En büyük vaatleri "3Y" idi: Yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluk. Yolsuzlukta dünya birincisi oldular, yasaklarda Hitler'le yarışıyorlar, yoksullukta ise durum ortada. (CHP sıralarından alkışlar) Siz bin odalı saraylarınızla övünüyorsunuz, milyonlar harcayarak fetih kutluyorsunuz ama bu ülkede milyonlar da yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veriyor, bunu da görmezden geliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bugün Gezi'yi marjinallik söylemlerine hapsetmek isteyenler şunun farkında değil: Bu ülkenin gençleri AKP'nin yasaklarına karşı özgürlük demek için o gün alanlardaydı; bu ülkenin öğrencileri, işçileri, kadınları, beyaz yakalıları yolsuzluklara ve talana dur demek için o gün oradaydı. Yaşama haklarına sahip çıkan milyonlar, ezilenlerin ve yoksulların sesi oldu. AKP iktidarını korkutan Gezi bu ülkenin özgürlük çığlığı oldu, iktidar korktu. Bakın, neden korktu: Gençlerin yan yana gelmesinden korktu, kitaplardan korktu. Şiddetten bahsediyordunuz, neden bu fotoğrafı göstermediniz, merak ediyorum. Ya da sizin ayaklar altına aldığınız bayrağı bu zor şartlarda ayakta tutan bu ağabeylerimizden niye bahsetmek istemediniz? Hiçbir çıkar gözetmeden, kendini riske atarak zorda kalanın yardımına koşan o eylemcilerden niye bahsetmediniz? Evinde yaptığı börekleri eylemcilere götüren teyzelerden niye bahsetmediniz? Konser veren sanatçıları, mizahıyla bütün dünyayı kendine hayran bırakan gençleri neden unuttunuz? Derelerden, nehirlerden bile rant elde etmeye çalışan sizlerin zihniyetine inat, tek bir ağacımızın kesilmemesi için mücadele eden gençleri niye unuttunuz? O kadar korktunuz ki, halkın karşısına halkı çıkarmakla tehdit ettiniz. Elinize yüzünüze bulaştırdığınız Kabataş yalanıyla bu onurlu Gezi Parkı mücadelesine gölge düşürmeye çalıştınız. Yetmedi, piyanoyu tutukladınız. Mizah dergilerine konu oldunuz piyanoyu tutuklayarak, hâlâ da korkmaya devam ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Dün, polis zoruyla, hukuksuz bir şekilde Mimarlar Odasının binasını boşaltmaya çalıştınız ve bu da korktuğunuzun göstergelerinden biri.
Değerli milletvekilleri, Gezi, bu ülkenin dışlananlarının, ötekileştirilenlerinin ve ezilenlerinin çığlığıydı; evet, sizin de dediğiniz gibi yalnızca birkaç ağaç meselesi değildi; bu ülkenin onurlu ve güzel insanlarının AKP Hükûmetinin yağma ve ranta dayalı zihniyetine "Yeter artık." demesiydi.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Diğer insanlar onursuz mu?
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Üç yıl önce Gezi'deki direniş ateşini yakan, yaşam alanlarımızı rant uğruna yok eden sizin talan zihniyetinizdir zaten.
Öte yandan, Gezi'de milyonları sokağa döken, isyan ettiren bu talan zihniyeti hâlâ devam ediyor. AKP'nin, bugün tıpkı Sur'da yaptığı gibi, rant projeleri birer birer ortaya çıkıyor. "Kentsel dönüşüm" adı altında kentleri yağmalıyorsunuz. Tarihi, doğayı, cumhuriyetin bütün değerlerini katledecek projelere imza atıyorsunuz. Ancak, şunu bilmiyorsunuz: Bu rant ekonomisi devam ettikçe bu ülkenin yurtsever gençleri, Cumhuriyet Halk Partililer talanın karşısında duracak, Gezi'de yükselen dayanışmanın ve mücadele ruhunun dün Artvin Cerattepe'de olduğu gibi bugün de yükselmesine omuz verecektir. Gerekirse de Gezi'de olduğu gibi, canımız pahasına da olsa sizin bu zihniyetinize geçit vermeyeceğiz. Biz, sizin deyişinizle "Çapulcu"larız. Emekten, yoksuldan, doğadan, ezilmişten, özgürlüklerden ve barıştan yana her direnişin içinde yer alacağız. Haksızlığa ve zulme karşı birlikte durmaya inatla devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi Şair Adnan Yücel'in bir dizesiyle tamamlamak istiyorum: "Saraylar, saltanatlar çöker/Kan susar bir gün, zulüm biter/ Menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler/ Bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler." (CHP sıralarından alkışlar)
Son olarak, Gezi Parkı'nda yitirdiğimiz kardeşlerimi saygıyla anıyorum. Ben de buradan AKP sıralarına sesleniyorum, diyorum ki: Gelin, elinizi taşın altına koyun, bu sorunu hep birlikte gündeme taşıyalım, araştırma önergesinin geçmesini sağlayalım. Sonra, kurulacak araştırma komisyonunda da kimin doğru söylediğini, kimin yalan söylediğini -özellikle de Kabataş'tan başlayarak- bütün fotoğrafları da hep birlikte inceleriz. Bu ülkedeki gençlerin samimiyetle yapmış olduğu ve... Bir park yapacaksan da bir okul yapacaksan da bir fabrika yapacaksan da bir okulu dönüştüreceksen de bizi bu sürecin içine dâhil et. Ki sizin Belediye Başkanınız Kadir Topbaş'ın da "Bir daha bir otobüs durağı yapsam halka soracağım." dediği süreci yeniden canlandıralım. Ortak akıl egemen olsun. Kim doğru, kim yalan söylüyor hep birlikte görelim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)