GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Başbakan Binali Yıldırım tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun Programı'nın görüşülmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:93
Tarih:27.05.2016

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

65'inci Hükûmet Programı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Şimdi, benden önce grubumuz adına konuşan hatipler, mesela grup başkan vekilimiz, bu Hükûmet programının hazırlanmasındaki özensizliklerden hareketle, kanunu dahi çıkmış vaatlerin bu programda da yer almaya devam etmesi ve bu yönüyle âdeta bir kopyala yapıştır Hükûmet programı olması itibarıyla ve yine Samsun Milletvekilimiz Erhan Usta Bey de özellikle ekonomik ağırlıklı olmak üzere bu Hükûmet programında yer alan yanlışlıkları sırasıyla ifade ettiler.

Bir Hükûmet programını görüşüyoruz ve bu Hükûmet programını görüşürken şu anda bir toplantı yeter sayısı istense bunu karşılayacak bir sayı yok. Bunu da ifade etti bizim grup adına konuşan hatiplerimiz. O yönüyle bir heyecansızlık var. Yani ben yeni bir milletvekiliyim nispeten ama önceki programlara da baktığımızda böyle bir heyecansızlığı görmedik.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hiç olmadı, ilk defa oldu.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Yani bunu bizden önceki hatipler de ifade ettiler. Bu, esasen Genel Kuruldaki tabloda da ortada.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Olması gereken her zaman burada, merak etmeyin.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Şimdi, ben de, müsaadeniz olursa bu heyecansızlık, bu özensizlik ve bunlardan kaynaklanan trajikomiklikle alakalı olarak meselenin siyasi özüyle alakalı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Sayın Başbakan, Sayın sabık Başbakan Davutoğlu son seçimde aldığı yüzde 49,5 oyla partisini tek başına iktidara taşımış olmasına rağmen, bütçesinin Mecliste onaylanmasından iki ay sonra kendi lideri ve kendi partisi eliyle iktidardan uzaklaştırılan ilk Başbakan olarak tarihe geçmiştir. "Cumhurbaşkanımız kırmızı çizgimizdir." demek kendisini kurtarmaya yetmemiş, önce kendi partisinin yönetim kurulunca yetkileri elinden alınmak suretiyle refüze edilmiş, ardından da doğal lideri tarafından görevden el çekmek zorunda bırakılmıştır.

Sayın Davutoğlu'nun maşeri vicdandaki rahatsızlığı şahit göstererek kendisinin haksızca ve zorla görevden alındığını anlatan siteminin kongre divan başkanının "Burası Tayyip'in partisi!" nidaları arasından geçip de kulaklara ve gönüllere ulaşması mümkün olmamıştır. Ne seçilmiş Başbakana görevden el çektiren güç ne de kendisine haksızlık yapıldığını düşünen sabık Başbakan başta kendisine oy veren 24 milyona yakın seçmen olmak üzere kamuoyuna bir açıklama yapma gereği duymamıştır. AKP kadrolarının olup bitenlerden çıkaracağı ders, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek olmamalıdır. Cumhurbaşkanıyla aralarındaki antidemokratik ilişkide sadece kendi taraflarında değişiklik yaptıkları sürece aynı kaderi yaşamaya devam edeceklerdir. Bilmelilerdir ki Sayın Tayyip Erdoğan'ın tutum ve tavırlarında bir değişiklik olmadığı sürece, bu ülkede onun istediği tipte bir başkanlık olmayacaktır ama onun istediği tipte bir başbakanlık olacaktır. Sabık Başbakan Davutoğlu'nun çocukluk hatırasına telmihen, bu başbakanlık tipinin adı da kamuoyunca bize göre konulmuştur: Müsamere başbakanlığı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Ayıp, ayıp!

MEHMET PARSAK (Devamla) - Hiç ayıp bir şey söylemedim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Ayıp! (Gürültüler)

BAŞKAN - Müdahale etmeyiniz efendim, sayın milletvekilleri...

MEHMET PARSAK (Devamla) - Kabine dışı kalanlara partide ve Mecliste görev alabileceklerini söyleyerek onları teskin eden de Sayın Binali Yıldırım değil, Cumhurbaşkanı olmuştur. Böylece, listeleri yapanın da kim olduğunu dosta düşmana göstermek istemiştir.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Siz kendinize bakın, kendinize!

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Size ne ya!

MEHMET PARSAK (Devamla) - Şu anda bizi değil, 65'inci Hükûmeti, AKP'yi konuşuyoruz.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Bir kongre bile yapamadınız!

MEHMET PARSAK (Devamla) - Dolayısıyla, bunlarda hiç saygısızlık yok, hakkaniyetsizlik yok, konuşmaya devam edeceğiz.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Seni konuşalım!

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - AK PARTİ'nin iç işleri bizi ilgilendirir, sizi değil.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - 10 Temmuza gel bakayım, 10 Temmuza; gel bakayım 10 Temmuza!

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyiniz.

Sayın Hatip, Meclise karşı konuşunuz.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Kurulduğu günden beri vesayete karşı bir mücadele verdiğini söylemekle itibar ve sempati kazanmak isteyen AKP, hem parti yönetiminde hem de devlet yönetiminde vesayetin dik âlâsını hem yaşayan hem yaşatan hem de savunan tek oluşum hâline gelmiştir, ne yazık ki bunları üzülerek ifade ediyorum.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Sen kendine üzül, kendine!

MEHMET PARSAK (Devamla) - Sayın Cumhurbaşkanının makam verdiği her kişi, siyasi geleceğinin millet iradesinden çok "efsanevi liderim" güzellemelerine bağlı olduğunun farkındadır. Ne var ki bu, vasilerine yetmemektedir. Onlara kendi çalışma arkadaşlarını bile belirleme hakkı tanımayan kişi, her fırsatta patronun kim olduğunu gösterme gayretindedir.

On dört yıllık iktidarlarında on beş yıllık partilerinin kendi kural ve organlarıyla bağımsız işleyebilme erginliğine erişememiş olduğunu ilan etmeleri ve bundan kişiliklerinin örselenmeyişi kendi bilecekleri iştir. Ne var ki "Burası Tayyip'in partisi." sedası, "Burası Tayyip'in ülkesi." edasıyla söyleniyorsa işte, bizim itirazımız bunadır. Bugünümüzü sağlayan Ulu Önder'in açtığı yolda, gösterdiği ülküye yürümemizden rahatsız olup da "Neden varlığım Türk varlığına armağan olacakmış ki?" diyerek Andımız'ı yasaklayanlar, "Ey bugünümüzü sağlayan lider! Yolun yolumuzdur. Varlığımız varlığına armağan olsun." deme noktasına gelmişlerse kişilikleriyle ilgili kısmı kendi bilecekleri iştir.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Enerjini tüketme, yoluna bak sen!

MEHMET PARSAK (Devamla) - Ancak, milletin onlara verdikleri makamları bu uğurda kullanmaya yelteneceklerse işte buna da itirazımız vardır.

Sayın milletvekilleri, son bütçe görüşmeleri üzerinden henüz üç ay geçmişken Hükûmet programı vesilesiyle AKP'nin yıkım tablosunu yeniden dile getirmemiz, bu müsamereye katılmanın ötesinde bir anlam taşımayacaktır. Aradan geçen kısa sürede değişenler sadece bir genel başkan, bir başbakan, ellerinde ülkemizin azalan itibarı ve şehitlerimizin artan sayısı olmuştur.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - 10 Temmuza gel.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Ben doğrulardan bahsediyorum, bunlardan rahatsız olmaya gerek yok.

Bunların dışında ne AKP'nin tek adam sevdası ne de tek adamın hukuksuz tutum ve davranışı gene ne yazık ki değişmemiştir. Ne kamu düzeni sağlanabilmiş ne millî gelir artabilmiştir. Ne yargı bağımsız ne de basın özgür olabilmiştir. Ne dış politikada saplandığımız bataktan çıkabilmişiz ne de Suriye sınırımızdan uçağımızın burnunu çıkarabilmişiz. Ne PKK'nın ne de IŞİD'in canlı bombaları patlamadan yakalanabilmiş ne "Katyuşa"ların Kilis'te can alması engellenebilmiş ne de bombaların düşmesini yer çekiminin varlığına bağlayan AKP valilerinin pişkinliğinden kurtulabilmişiz. Ne ülkemizdeki mültecilerin sayısı azaltılabilmiş ne de "Türkiye AB'ye 3000 yılında üye olur." diye dalga geçilmesi engellenebilmiştir. Ne kadın cinayetleri ne çocuk istismarı önlenebilmiş ne millî eğitimdeki kalite düşüşü durdurulabilmiş ne de çocuklarımızın uyuşturucunun pençesine düşmesinin önüne geçilebilmiştir. Ne iktidar zengini yaratma ne de partizan kadrolaşma çabasından vazgeçilmiş, "Büyük projelerin mimarı." diye Başbakan atanmış ama ne o büyük projeler aynı iktidar arsızı müteahhitlere verilmekten vazgeçilmiş ne de o projelerde çalışan işçilerin haklarına sahip çıkılabilmiştir.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Projeleri iyi oku, iyi oku. O projeleri iyi oku.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Davutoğlu, kendi döneminin hemen başında şeffaflık ve siyasi ahlak konularında yasal düzenlemeler yapacağını ve yolsuzlukla suçlanan 4 bakanın Yüce Divanda yargılanmaları gerektiğini söylemişti. Bu tür düzenlemelere sıcak bakmadığını belirten Sayın Cumhurbaşkanının Başbakana verdiği cevap ise "Böyle olursa, görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız." şeklinde olmuştu. Yolsuzluk şaibesiyle yargılanmalarını istediği 4 bakan ise AKP milletvekillerinin oylarıyla Yüce Divana gitmekten kurtulmuş, bunun da ötesinde, yolsuzlukların odağındaki isme Sayın Davutoğlu'nun 2 bakanı birden yine ne yazık ki plaket vermişti.

Sabık Başbakanın gidişindeki bir başka gerekçenin ise başkanlık sistemi karşısında ikircikli tavrı olduğu düşüncesindeyiz. Bu da demektir ki bu sistemi canla başla savunmak, artık Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından belirlenen yeni kadrolara kalmıştır.

Yeni Kabinedeki dikkat çekici değişikliklerden biri de, ne yazık ki Millî Eğitim Bakanlığında yaşanmıştır. Bu değişiklikle Millî Eğitim, AKP iktidarında bakanı en çok değişen bakanlık olma özelliğini korumaya devam etmiştir. Her gelen bir öncekinin yaptığını beğenmeyen ve sistem değişikliklerine giden bakanların elinde Millî Eğitim, âdeta, ne yazık ki deneme tahtasına dönüşmüştür.

65'inci Hükûmetin gerçek niteliği hakkında bize en doğru bilgiyi verecek olan değişenlerden ziyade değişmeyenlerin kim olduğudur kuşkusuz. Sayın Binali Yıldırım Hükûmetinin en net mesajı, İçişleri ve Adalet Bakanlarını yerlerinde tutmakla... Bunun gerçekte kimin tasarrufu olduğu ve hangi amaca hizmet etmesi beklendiği ise sır değildir. Sayın İçişleri Bakanı Efkan Ala "Kapılarını kırıp gazetecileri gözaltına almak için yasalara gerek olmadığını, Anayasa'yı ise zaten tanımadığını" söyleyebilen bir İçişleri Bakanı olarak kayda geçmiştir. Yüksek perdeden konuşmaları sizi yanıltmasın, "Peygamber kibre kapıldı biz kapılmadık." diyecek kadar da ne yazık ki tevazu sahibi görünmüştür.

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA (Bursa) - Yalan söyleme, ayıp! Paralelcilerin yalanını söyleme!

MEHMET PARSAK (Devamla) - Adalet Bakanı hakkında da benzer durumlar ne yazık ki söz konusudur.

Bu çerçevede baktığımızda, hakikaten, bu 65'inci Hükûmetin kurulmasındaki siyasi sebepleri, gerçek anlamda, tutarlı bir şekilde milletimize de, tarihe de izah edebilmek mümkün değildir.

Bütün bunlara rağmen milletimizin, devletimizin menfaatlerini düşünmek suretiyle kalbî bir duamı paylaşarak sözlerimi sonlandırmak istiyorum. Her şeye rağmen biz Hükûmetin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mehmet Bey, bir dakikada tamamlar mısınız?

MEHMET PARSAK (Devamla) - Aslında gerek de yok Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Bir dakikada toparlar mısınız?

MEHMET PARSAK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Biz bütün bu eleştirdiklerimizin hepsini şunun için ifade ediyoruz... Aralarda sataşmalarda bulunuldu, hatta "Doğru oku." falan da denildi, bunları da hiç yakıştıramadık.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Sana yakışanı söyle sen.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Ama, sonuç itibarıyla, yeni bir Hükûmetin kurulma süreci gerçekleşiyor. Söylediklerimizin hepsi de doğru referanslarla söylenilmiş, ifade edilmiş, kayıtlara geçmiş durumda.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Sen 10 Temmuzu bir hatırla bakalım.

MEHMET PARSAK (Devamla) - Hiç yakışmaz size bu 10 Temmuzdan vesaireden söz etmek. Bir şey söylemeye çalışıyorum: Sonuç itibarıyla, her şeye rağmen, iktidar çoğunluğu AKP Grubunun elinde ve Türk milleti, Türk devleti için bir şeyler yapmak durumunda olan AKP Hükûmeti, 65'inci Hükûmet olarak kurulurken bu söylediklerimizi de nazara alarak hükûmet ederse bundan milletimiz kârlı çıkar. Biz de bu eleştirileri sorumlu siyaset anlayışımız çerçevesinde ifade ediyoruz.

Bu vesileyle, saygıdeğer hazırunu ve Gazi Meclisi bir kere daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)