GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:90
Tarih:17.05.2016

HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda tartışmakta olduğumuz şeyin bir Anayasa değişikliği değil, başka bir operasyon olduğunu peşinen belirteyim.

Dokunulmazlıkların kaldırılması bahanesi ve gerekçesi altında aslında bir darbe planı hayata geçiriliyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması meselesi olsaydı bugün tartıştığımız konu, daha önce verdiğimiz dilekçeleri işleme koyarak bu süreci başlatabilirdiniz; buna gücünüz yetiyor, sayınız yetiyor. Demin, daha doğrusu ilk oturumda grup başkan vekiliniz, bizim dilekçe verdiğimizi hatırlattı. Doğrudur, dilekçeleri verdik. Eğer gerçekten dokunulmazlıkları kaldırmak gibi bir meseleniz olsaydı, asıl derdiniz bu olsaydı, o dilekçeleri işleme koyardınız. Nasıl işlerdi süreç biliyorsunuz. Anayasa'nın 83'üncü maddesi ve İç Tüzük'ün 131 ve devamı maddeleri süreci ayrıntılarıyla düzenlemiş. Onu yapmadınız. Peki. Başka bir önerimiz daha oldu, "Gelin, geçici madde yerine Anayasa'nın 83'üncü maddesini kalıcı bir şekilde değiştirelim. Dokunulmazlıkları tümden kaldıralım, Meclisin çoğunluğunun tasarrufuna bırakmayalım. Eğer, parlamenterlik görevini yürütmek için güvencelere ihtiyaç varsa ki var tabii, onları da Meclisin çoğunluğunun tasarrufuna bırakmayalım, onları doğrudan anayasal güvence altına alalım ama dokunulmazlığı bir kurum olarak çıkaralım Anayasa'dan." dedik, bunu da kabul etmediniz. Bunun yerine, Anayasa'ya geçici bir madde eklemeyi tercih ettiniz.

Komisyonlarda ayrıntılı olarak anlattık, bu yöntem, pek çok açıdan, şu Anayasa'nın birkaç düzgün maddesi varsa onlara aykırıdır. Evet, bütün anayasalarda mecburen bazı temel evrensel ilkeler yer alır, 1982 Anayasası'nda da vardır bu ilkeler. "Bu ilkelere aykırıdır." dedik, anlattık, burada ayrıntıya tekrar girmek gerekmiyor. Bunun dışında, "Evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır." dedik, "Taraf olduğumuz insan hakları sözleşmelerinin normlarına aykırıdır." dedik.

Hangi açılardan aykırı olduğunu sadece başlıklar hâlinde hatırlatayım: Bir defa, geçmişe yürüyen bir düzenleme getirdiniz önümüze, geçmişe yürüyen bu düzenlemeyle kazanılmış hakların gasbı sonucunu doğuracak bir yöntemi tercih ettiniz. Burada milletvekilleri seçildiklerinde dokunulmazlıkların nasıl kaldırılacağı belliydi, bunu 83'üncü madde düzenlemişti, İç Tüzük'ün de 131 ve devamı maddeleri belirlemişti, şimdi, bizler milletvekili olduğumuzda bu güvenceler vardı. Bu güvencelerin anlamı şu arkadaşlar: Fezlekesi olan her milletvekili, ayrı ayrı savunma hakkına sahip olur, o fezlekeler Karma Komisyonda ve hazırlık komisyonunda görüşülürken, ayrıca, Genel Kurula geldiğinde de fezlekesi görüşülen her milletvekilinin, kendini bu kurul önünde savunma hakkı vardır. Bu savunma hakkını bu geçici Anayasa maddesi altında işlettiğiniz süreçle gasbetmiş oluyorsunuz.

Bunun dışında, başka aykırılıklar da var elbette. Geçici madde yönteminin kendi başına darbecilerin bir tercihi olduğunu hatırlatalım tekrar. 1982 Anayasası'na bakın, 2 tane çok önemli geçici maddeyi hatırlatacağım sadece size: Biri, siyaset yasakları getiren madde, diğeri de darbecilere ve darbe hukukuna güvence sağlayan, koruma sağlayan madde. Geçici madde yöntemine 1982 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra başvuran tek parti AKP oldu. Bu da manidar değil mi sizce? Diyoruz, zaten yapmakta olduğunuz şey bir darbe teşebbüsüdür. Neden darbe teşebbüsü olduğunu tekrar anlatmaya çalışalım sizlere.

Evet, geçici madde yöntemi darbecilerin tercih ettiği bir yöntemdir fakat burada bu kadar Anayasa'ya aykırılığı, bu kadar keyfiliği göze almanızın nedeni, bunları bilerek böyle bir teklif hazırlamış olmanızın nedeni, aslında Mecliste HDP'yi tasfiye etmektir, siyaseti iptal etmektir. Darbecilerin ilk yaptığı ve asıl yaptığı iş budur, siyaseti ilga ederler, Meclisi devre dışı bırakırlar. Burada operasyonun esas hedefi HDP elbette, bizleri tasfiye etmek istediğinizi saklamıyorsunuz. "Bütün dokunulmazlıkları getirdik." diyorsunuz. Hayır, gerekçeye bakın, asıl hedefiniz biziz, onu göreceksiniz. Bu da eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırıdır, hatırlatayım.

Bu dokunulmazlıklar tartışması başladığından bu yana Komisyona havale edilen 330 dosya vardı, bizlere ait 182 fezleke bulunuyordu, bugün bu sayı, toplamda 667'ye, bizlerle ilgili de 405'e çıkmış. Demek ki bir aceleniz var, hızla bizimle ilgili fezlekelerin hazırlanıp buraya, Meclise intikalini veya Adalet Bakanlığına intikalini sağlayan bir talimat, bir emir yargıya gitmiş görünüyor.

Fezlekelere bakıyoruz, bizi terör suçu işlemekle itham ediyorsunuz. Fezlekelere bakın, hepsi bizim açıklamalarımız. Faysal Sarıyıldız'la ilgili fezleke için cevap verildi size, ona girmeyeceğim ama ben otuz yıl hukuk hocalığı yaptım, pek çok iddianame inceledim fakat bu dönemde gördüğüm iddianameler kadar felaket, feci iddianame görmedim gerçekten. Kendimle ilgili hazırlanan iddianameye aklım ermiyor. Diyorum ki: Bu fezlekeleri hazırlayan, iddianameleri hazırlayan savcılar içinde benim bir nebze emeğim olanlara bu emeği helal etmiyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Başkana, krala itaat için hukuku bu kadar rezil duruma düşürmeyi, emeklerimi sizlere bunun için helal etmiyorum.

Peki, ne yapmak istiyorsunuz? Aslında, bizim korktuğumuzdan söz ediyorsunuz ama en büyük korkunun sizlerde olduğu belli. İşlenmiş o kadar çok suç var ki hangilerini sayalım? Suriye savaşındaki rolünüzü mü sayalım, yolsuzluk iddialarını mı sayalım? Hangi birini sayalım? "En büyük suçlar, gerekli olanı değil, fazla olanı elde etmek için işlenir." diyor bir düşünür. "Bir alyanstan başka bir varlığım yok, bundan fazlası gelirse bilin ki haram yemişim." diyen bir muhterem beyin burada tekrar değerlendirilmesini sizlere bırakıyorum. Eğer çok fazla haram yenmemişse bu varlıklar nasıl oluşmuştur? Peki, Suriye savaşında üstünü örtemediğiniz suçlar... Demek ki iktidarın fazlasını istediniz, malın, mülkün, varlığın fazlasını istediniz, onun için çok suç işlediniz.

Korkan biz değiliz, korkan sizlersiniz. Bu korkuyu atlatmak için, korkudan kurtulmak için bizleri günah keçisi hâline getirmek istiyorsunuz. Oysa bizlerin bir korkusu yok, bunu biliyorsunuz. Kaç partimiz kapatıldı bugüne kadar? Milletvekillerimizden kaçı hapsedildi, hatta katledildi, kaç tane parti görevlimiz katledildi? Bunları biliyorsunuz. HDP'de siyaset yapmaya karar veren bir kişinin herhangi bir şekilde bunlardan korkması düşünülemez, söz konusu olamaz. Aslolan, sizlerin korkusudur. Sizler bu korkuyu atlatmak için, bu korkudan kurtulmak için başkanlık sistemini getirmeye çalışıyorsunuz ve bunu getirmek için de durmadan yeni suçlar işliyorsunuz. Bu yeni suçların üstünü örtmek için de güya bizi günah keçisi olarak seçiyorsunuz.

Boşunadır bunlar. Boşuna uğraşıyorsunuz.

Biliyoruz, bu Mecliste hâlâ vicdanını koruyan çok sayıda insan var, emirlere, talimatlara, bu tür oyunlara prim vermeyecek çok sayıda insan var. Sizlerde de var, AKP'de de var, CHP'de olduğundan da eminiz, MHP'de de var, biliyoruz. Bu darbe girişimini, önümüze kaos ve daha fazla kıyım, ölüm, yıkım getirmekten başka bir sonuç doğurmayacak bu teklifi burada, oylarıyla reddedecek insanların sayısının çok olduğunu biliyoruz. Bunu göreceğiz ve bu da sizlere belki tarihî bir ders olur. Daha fazla savaşla, daha fazla suçla bu ülkeyi yönetemezsiniz, yönetemeyeceğinizi de bu Mecliste göreceksiniz. Eğer bu Mecliste bu karar çıkmazsa, halkların iradesi, bu dersleri sizlere en kısa zamanda tekrar hatırlatacaktır.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)