| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 17.05.2016 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; 313 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, sözlerime başlarken, birazdan detaylı bir şekilde izah edeceğim eksikliklerine rağmen bu kanun teklifine Komisyonda kabul oyu kullandığımızı, tarihî bir görev olarak kabul ettiğimiz bu tutarlı ve kararlı duruşu burada, Meclis Genel Kurulunda da sürdüreceğimizi net olarak ifade ediyorum.
Sayın milletvekilleri, milletvekilliği dokunulmazlığı bütün dünya ülkelerinde çeşitli şekillerde uygulanan ancak prensipte, milletin vekillerinin milletin kürsüsünde yine milletin fikirlerini ifade ederken hiçbir baskı altında kalmamalarını sağlamak yani yasama dokunulmazlığını sağlamak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır tutarlı ve istikrarlı bir yaklaşımla milletvekili dokunulmazlıklarının sınırlandırılmasını şeffaflık ve hesap verilebilirliğin bir garantisi olarak görüyoruz. Bizce dokunulmazlık, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin yasama faaliyetlerini her şeyden önce, bağımsız ve korkusuzca yürütmesi için oluşturulmuş bir koruma mekanizmasından ibaret olmalı, dokunulmazlığın sınırları Türk milletinin karar, niyet ve söylemlerinin yine Türk milletinin yegâne karar mekanizması olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde herhangi bir baskı altında kalınmaksızın ifade edilebilmesini sağlamak üzere belirlenmelidir. Ancak, dokunulmazlık, hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün tehdidi noktasında bir koruma aracı ya da terör örgütü savunuculuğuna kalkan olarak kullanılmamalıdır, kullanılamaz. Milliyetçi Hareket Partisi, dokunulmazlığın hiçbir zaman terör söylem ve eylemlerinin meşrulaştırılması ya da propaganda malzemesi yapılması noktasında kullanılmasını asla kabul etmez, etmeyecektir.
Sayın milletvekilleri, az önce kısa bir özetini ifade ettiğim görüş ve önerilerimiz partimize ait tüm temel belgelerde gereken önemi görmüş ve yerini almıştır. En başta, parti programımızda "Herkesin kanun önünde eşitliği" ilkesi uyarınca Anayasa ve kanunlarımızdaki dokunulmazlıkların sınırlandırılması, herkesin hak arama özgürlüğüne sahip olması ve idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması gerektiğine dair görüşlerimiz ile milletvekilliği dokunulmazlığının kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisindeki yasama ve denetleme faaliyetlerinin dışında kalan hususlardaki dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair görüşlerimiz açıkça belirtilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisinin programında yer alan bu görüşlerimiz tüm seçim beyannamelerimizde tutarlı ve istikrarlı bir şekilde aynen yerini almıştır. Öyle ki, 2012 yılında Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan vekilleri tarafından milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlandırılmasına yönelik kalıcı mahiyette sunulan önerimiz, ne yazık ki diğer siyasi partiler tarafından kabul görmemiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, açık bir şekilde belirtmek gerekir ki, şu anda görüşmekte olduğumuz Anayasa değişikliğine dair kanun teklifinin başlangıç noktası Milliyetçi Hareket Partisinin Türk milletinin menfaatlerini esas alan millî fikir ve refleksleridir.
2009 yılından bu yana "çözüm" adı altında Oslo'da, Habur'da, İmralı'da, Dolmabahçe'de; sözde akil adamlar, istihbarat mensupları, bebek katili ve malum partilerin milletvekilleri arasında yürütülen ihanet sürecinin bir sonucu olarak palazlanan ve dönemin Başbakanının ifadesiyle şehirlere yerleşen ve yığınak yapan bölücü terörün 20 Temmuz 2015 tarihinden bu yana hızla tırmanan kanlı eylemlerini dikkate alarak milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlandırılması ve özellikle terör eylemlerine katılan ve terörü destekleyen milletvekillerinin dokunulmazlığının olmaması gerektiğini savunan Milliyetçi Hareket Partisinin Anayasa ve Adalet Komisyonu üyesi 4 milletvekili olarak 3 Mart 2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiğimiz dilekçeyle, özetle, terör ve terörle bağlantılı suçlardan kaynaklanan dokunulmazlık fezlekelerinin, Anayasa'mızın 83'üncü maddesi çerçevesinde ivedilikle işleme alınmasını talep ettik.
Milliyetçi Hareket Partisinin hiçbir Anayasa ya da kanun değişikliği gerektirmeyen, sadece ve sadece uygulanmayan Anayasa maddelerinin en azından terörle ilgili suçlardan kaynaklı dokunulmazlık dosyaları için ivedilikle uygulanmasını talep eden bu yaklaşımı bir parti dışındaki tüm partiler tarafından kabul edilmesi gerektiği hâlde ne yazık ki hayata geçirilmemiş ya da geçirilememiştir.
Milliyetçi Hareket Partisinin bu yaklaşımı karşısında iktidarın tavrı ise önce havayı koklamak, Türk milletinin haklı tepkisini görünce de kendine bir manevra alanı oluşturup zaten baş müsebbibi olduğu konuda işi sulandırmak olmuştur.
Bugün görevinin son deminde olan Sayın Başbakanın "O zaman Anayasa'ya geçici bir madde ekleyerek tüm dosyaları Meclise getirelim." şeklindeki ipe un seren açıklamasını, ana muhalefet partisinin dokunulmazlıkları başlı başına ele alan ancak terörün Meclisteki uzantılarıyla mücadele maksatlı talebimizin gereksiz yere aylarca tartışılmasına neden olan yaklaşımı takip etmiştir.
En başta ifade etmeliyim ki, Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaptığımız bu başvuru işleme alınmış olsaydı hem Anayasa uygulanmış olurdu hem de ülkemiz bu zor günlerinde bir de bu konuyu aylarca tartışmaktan kurtulurdu hem de terörle ilişkili suçlardan dolayı fezlekesi olan milletvekilleri çoktan yargılanıyor olurdu.
Sayın milletvekilleri, hangi konuda olursa olsun, hangi yöntemleri kullanırsa kullansın, nereden besleniyorsa beslensin, neyi amaçlıyorsa amaçlasın terörün başı görüldüğü yerde ezilmelidir. Dün bölücü terörü "3-5 çapulcu" diye hafife alan dönemin iktidarının ihmaliyle dağlara yerleşen terörün başı Cudi'de, Gabar'da, Kato'da ezildi; yetmedi Suriye'de, Kenya'da ezildi. Bugün de iktidarın "çözüm" adı altında yürüttüğü ihanet sürecinin bir sonucu olarak şehirlerimize, ilçelerimize, üniversitelerimize yerleşen terörün başı ise Sur'da, Cizre'de, Silopi'de, Nusaybin'de, Dargeçit'te ezildi; Hacettepede, Boğaziçinde, Dil Tarihte ezildi, eziliyor, ezilecek ve ezilmeye de hiç şüphesiz devam edilecek.
Terörün başı görüldüğü her yerde ezilirken terörün yandaşlarının ve yardımcılarının dokunulmazlık zırhının ardına saklanması asla düşünülemez ve kabul edilemez.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak az önce ifade ettiğim 3 Mart 2016 tarihli başvurumuzun ardından Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli 17 Mart 2016 tarihinde yapmış olduğu açıklamasındaki "Teröre yardım ve yataklıktan dolayı millî vicdanda çoktan hüküm giyenlerin dokunulmazlıkları mutlaka ve öncelikle kaldırılmalıdır. İktidarın Türkiye Büyük Millet Meclisindeki 316 milletvekili sayısı dokunulmazlıkların kaldırılmasına yetecektir. Başbakanın meydan okumakla vakit kaybetmek yerine görevinin gereğini yapmakla meşgul olması akla en yatkın çözümdür. Şayet Meclis Genel Kurulunda dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde milletvekili eksiği doğarsa Milliyetçi Hareket Partisi bu açığı şüphesiz kapatacaktır." şeklindeki beyanlarıyla partimizin haklı, tutarlı ve kararlı tutumu bir kere daha ilan edilmiştir.
Akabinde sayın grup başkan vekilimiz tarafından 7 Nisan 2016 tarihinde iktidar ve ana muhalefet partilerine ziyaretlerde bulunularak bu hususun çözüme kavuşması adına dört farklı öneri sunulmuştur.
İlk önerimizde, Milliyetçi Hareket Partisinin 4 milletvekili olarak verdiğimiz dilekçenin işleme konulmasını, terör ve terörle ilgili dokunulmazlık dosyalarının Anayasa'nın 83'üncü maddesi kapsamında değerlendirilerek Meclise getirilmesini talep ettik, bize "Hayır." dendi.
2'nci önerimizde, "Sadece terör denilince ayrımcılık oluyor." diyorsanız, milletvekili seçilme yeterliliğini düşüren suçlar var ve bu suçlar Anayasa'nın 76'ncı maddesinde sayılıyor. Nedir bunlar? Zimmet, rüşvet, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık, inancı kötüye kullanma gibi yüz kızartıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarıyla ilgili dokunulmazlık dosyalarının Karma Komisyon tarafından ele alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sevk edilmesini önerdik, bize yine "Hayır." dendi.
3'üncü önerimizde, Karma Komisyon bünyesinde bekleyen terör suçlarıyla ilgili dosyaların tamamının Anayasa'mızın 83'üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında olduğunun, yani yasama dokunulmazlığı kapsamına girmediğinin belirlenerek, usule aykırı bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen bu dosyaların dokunulmazlık kapsamında değerlendirilmeden yargılamalarının yapılmasını teminen doğrudan ilgili yargı mercilerine gönderilmesini önerdik, bize yine "Hayır." dendi.
4'üncü önerimizde ise yine "Sadece terör suçları olmasın, haksızlık oluyor." denilirse -az önce ifade ettiğim- Anayasa'mızın 83'üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında olan, yani dokunulmazlık kapsamının dışında bulunan, buna rağmen usule aykırı bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen terör suçlarıyla ilgili dosyaların yanına, yine dokunulmazlık kapsamına girmeyen, ancak yine usulsüz bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen, Adalet Bakanlığının 21/12/2011 tarih ve 100/1 sayılı Genelgesi'ne aykırı olarak komisyonda bekletilen dosyaların eklenmesini, yetmezse bunların yanına yine usulsüz bir şekilde komisyonda bekletilen, kamu kurumları bünyesindeki idari disiplin dosyaları veya benzeri nitelikteki dosyaların da eklenmesini önerdik; bize ne yazık ki yine "Hayır." dendi.
İktidar bu noktada tüm önerilere "Hayır." derken, aslında "Belki bir parti çıkar, bizim önerimize 'Hayır.' der, biz de bu işten kurtuluruz." umuduyla "İlla Anayasa'ya geçici bir madde ekleyip komisyonda bekleyen tüm dosyaları Meclise getireceğim." diye tutturdu. Milliyetçi Hareket Partisi bu oyunu da bozmuş ve "Buyurun, elinizi tutan mı var?" demiştir.
Sayın milletvekilleri, iktidarın bu meydan okuması sonrasında biz de inceledik, çalıştık, öneriler hazırladık. "Madem geçici de olsa bir Anayasa değişikliği olacak, o zaman bu değişiklik bakanları ve Başbakanı da kapsasın, onlarla ilgili dosyalar da Meclise gelsin." dedik, yine "Hayır." dendi.
"Tamam, anlıyoruz, kendinize ya da Hükûmete dokunulmasın istiyorsunuz ama en azından bu dönemin yani 26'ncı Dönemin sonuna kadar işlenecek terörle ilgili suçları kapsama dâhil edelim." dedik, ne yazık ki buna da "Hayır." dendi.
Tüm bunlara "Hayır." dendikten sonra, şimdi de burada, yalandan, terörle mücadele nutukları atılıp, terörle kol kola olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının sağlandığı söylenecek ama aslında olan şu: O, kafa tuttuğunuzu sandığınız Avrupa'ya da, Amerika'ya da, Asya'ya da "Evet, Milliyetçi Hareket Partisinin önerisi öyleydi ama biz sadece terörle ilgili suçları kaldırmadık efendim, biz hepsini kaldırdık." savunmasını yapabilmek için Milliyetçi Hareket Partisinin tüm bu önerilerine "Hayır." dediniz.
Teklifinizin neresinde "terör" yazıyor? Hani terörle mücadele? Hani PKK'nın siyasi uzantıları Mecliste olamazdı? Hani terörün borazanları bu kürsüde propaganda yapamazdı, hani?
Görünen o ki iktidar, kısa bir süre önce çözüm ortağı olduğu odaklara âdeta kıyamamış, el ile gelen düğün bayram yaklaşımıyla ne şişi ne de kebabı yakmadan işin içinden sıyrılabileceğini düşünmüştür.
Sonuç olarak, Milliyetçi Hareket Partisinin bu önerileri de diğerleri gibi görmezden gelinmiş; diğer siyasi partiler, çok seçenekli ve uzlaşma zeminine müsait bu önerileri desteklemek bir yana, olumlu bir açıklama dahi yapmamışlardır.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa'da değişiklik yapılmasına dair kanun teklifini, son dönemde gündemde olan dokunulmazlık tartışmalarına geçici de olsa bir çözüm getireceğini düşünerek desteklemektedir. Ancak, Milliyetçi Hareket Partisi tarafından dile getirilen ve öneri olarak sunulan kalıcı çözümler iktidarın boynunda asılı kalacak ve siyasetlerine malzeme ettikleri terörle mücadele şehitlerinin temiz ve pak elleri, iktidarın yakasında olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisinin, dokunulmazlık fezlekelerine yaklaşımından, sürecin başlangıcından bu yana sunduğu çözüm önerilerinden ve bu husustaki girişimlerinden de anlaşılacağı üzere, bizler aslında bu konunun çözüme kavuşmasının öncüleri ve savunucularıyız. Her tarihte ve her olayda olduğu gibi, mesele ülke menfaatlerimiz ve terörle mücadele olduğunda Milliyetçi Hareket Partisi tüm siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak sorumlu siyaset anlayışıyla davranmaktadır. Ancak, Milliyetçi Hareket Partisi aynı sorumlu siyaset anlayışını diğer siyasi partilerden ve özellikle iktidar partisinden de beklemektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, burada ortaya çıkan bir diğer önemli ihtiyaç, Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan suçlar başta olmak üzere terörle bağlantılı suçlara ilişkin dosyaların dokunulmazlığa takılmadan, doğrudan yargıya intikal ettirilmesinin sağlanmasıdır. Teröre yardım ve yataklık eden birisi milletvekili olamaz; terörü savunan ses milletin sesi olamaz; terörü destekleyen zihniyet büyük Türk milletinin Meclisinde barınamaz, dokunulmazlık zırhına bürünemez.
Bugün bu zihniyetler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yüce çatısı altında, bebek katiline "sayın" diyebiliyorsa; atalarımızın omuz omuza verip kan dökerek yurt edindiği topraklara başka isimler takabiliyorsa; Türk milletine, Türk devletine kin kusabiliyorsa; bunun baş sorumlusu Milliyetçi Hareket Partisinin bu tür durumları engellemeye yönelik her önerisini reddedenlerdir.
Bugün dokunulmazlık zırhına bürünerek arabasıyla teröriste silah taşıyanlar "milletvekili" sıfatıyla burada oturabiliyorsa, bunun baş sorumlusu, terörle mücadele etmek yerine terörle müzakere ve hatta mütareke edenlerdir. Yarın, dağdan inen bir terörist bu sandalyelerden birisine oturursa, bunun da sorumlusu, Oslo'nun, Habur'un, Dolmabahçe'nin mimarları olacaktır.
Sayın milletvekilleri, niyetimiz üzüm yemek. Burada, açık, net, uygulanabilir ve sürdürülebilir öneriler sunuyoruz ancak hepsi iktidarın sessiz çoğunluğuna takılıyor. Yine, Mecliste, teröre bulaşmış milletvekillerinin barınamamasının yolu Anayasa'nın 83'üncü maddesine, Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan suçlar başta olmak üzere terörle bağlantılı suçlar kapsamındaki dosyalara ilişkin özel bir hüküm eklenmesinden geçiyor. Gayet kolay, gayet gerçekçi, gayet net. Keşke Türk milletinin temiz vicdanını temsil eden Milliyetçi Hareket Partisi olarak sunduğumuz önerilerimiz kabul edilseydi ve milletimizin o temiz vicdanı teskin edilmiş olsaydı.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu hassas konunun Anayasa'ya eklenecek geçici bir maddeyle geçici olarak çözülmeye çalışılmasının önemli bir sakıncası da şudur: Şimdi bu Anayasa değişikliğini yaptık diyelim. Anayasa değişikliğinin bu hâliyle yürürlüğe girmesinden bir gün sonra bile terörle bağlantılı bir dokunulmazlık dosyasının yetkili makamlara intikal ettiğini düşünelim. İşte, bu geçici Anayasa hükmü o dosya için ne yazık ki uygulanamayacaktır. Bu teklif bu şekilde yasalaşacak olursa bir gün sonra bile gelecek terör suçlarına ilişkin dokunulmazlık dosyaları tıpkı bugüne kadar olduğu gibi yıllarca Türkiye Büyük Millet Meclisinin raflarında tozlanacak, bu şekilde gelişecek bir süreçte Türk milletinin ve kamuoyunun vicdanı da asla rahatlatılamayacaktır. Bir Anayasa hükmü düşünün ki yürürlüğe girdikten bir gün sonra bile uygulanamaz olsun, bir Anayasa hükmü düşünün ki ülke yanarken terörle mücadele adına çıkarılmış olsun ama yarın işlenecek bir terör suçuna etki etmesin. İşte iktidarın adaleti, işte iktidarın terörle mücadelesi.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin bu kanun teklifi hakkında tüm eksikliklerine rağmen kabul oyu kullanmasının iki temel sebebi bulunmaktadır: Birincisi -demin de detaylıca ifade ettiğim gibi- en azından terörle bağlantılı suçlar çerçevesinde önemli sayıdaki dosyanın yargılamaya konu edilecek olması, ikincisi ve en az bunun kadar da önemli olanı, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin hiçbirinin kendileriyle ilgili olan dokunulmazlık dosyaları çerçevesinde kendi adlarına ve Milliyetçi Hareket Partisi adına herhangi bir endişesi bulunmamasıdır.
Bu düşüncelerle Anayasa değişiklik teklifi hakkındaki tutumunuzu vicdanlarınıza sunuyor, yüce Meclisi bir kere daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)