GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi Arasında Türkiyede Bir Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:88
Tarih:11.05.2016

CHP GRUBU ADINA MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

30 sıra sayılı Kanun Tasarısı'yla ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Evet, Meclisimizde uluslararası anlaşmaları onaylıyoruz, uygun buluyoruz, yalnız bu anlaşmaların çoğunu maalesef özümsemiyoruz. Adalet, eşitlik, özgürlük, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi konularda yani demokrasinin ve hukukun evrensel ilkelerinde maalesef sınıfta kalmış durumdayız.

Bakın, 6 Mayısta yaşadığımız üzücü bir olayla ilgili bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Hepimizin bildiği gibi, MİT tırları gerçeği Cumhuriyet gazetesinde haber yapıldığında aslında bütün dünya zaten gerçeği biliyordu çünkü gerçeğin üstünü örtmek mümkün değil. Ve bu haber, halkın haber alma özgürlüğü uyarınca gazetecilik faaliyeti çerçevesinde yapılmıştı ama birilerini çok kızdırdı. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı bu haber üzerine Sayın Dündar'la ilgili "Bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu." demişti. Evet, Sayın Dündar gerçekten bedelini ödemeye başlamıştı ve 25 Kasım 2015 tarihinde tutuklandı. Doksan iki gün tutuklu kaldıktan sonra, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında gazetecilik faaliyeti çerçevesinde bu haberin yapıldığı vurgulanınca tahliye oldu. Tahliye olduktan sonra, yandaş bir yazar maalesef, bir köşe yazısında "Vatandaş, hâkimler kadar anlayışlı olmayabilir." ifadesini kullandı. Bu, çok vahim bir ifadeydi. Ve şunu gördük ki: Sayın Cumhurbaşkanı, saray yalnızca profili düşük bir Başbakan aramıyor, profili düşük bir Hükûmet aramıyor, profili düşük bir basın da arıyor. Öyle isteniyor ki basında manşetler, yazılar hep aynı başlıklarla çıksın. Bakın, Kabataş yalanında, hatırlayın, 10'a yakın köşe yazısı organize bir şekilde aynı başlıkla çıkmıştı, "Diliniz kaba, vicdanınız taş" başlığıyla, evet, "Diliniz kaba, vicdanınız taş" başlığıyla. Ama, Kabataş gerçeği de ortaya çıktığında bu başlığı atanlar ve bu yazıları yazanlar umarım vicdanlarında bunun muhakemesini yapmışlardır.

Bütün bu gelişmelerin sonucunda, masumiyet karinesi ihlal edilerek insanlar hedef gösterildiği için 6 Mayıs günü üzücü bir olayın içerisinde ben de tesadüfen yer aldım. O gün, can katlini belki önleyebildik adliye dışarısında ama adliye içerisinde verilen kararla basın ve ifade özgürlüğü maalesef katledildi.

Sayın milletvekilleri, değerli milletvekilleri, şunu çok iyi bilmeliyiz: Basın özgürlüğü gazeteciler için değildir, basın özgürlüğü halk içindir. Eğer gazeteci özgür değilse, basın özgür değilse toplum da özgür değildir. Halkın haber alma özgürlüğünün hiçbir şekilde, hiçbir şartta engellenmemesi yasal ve evrensel ilkeler uyarınca bir zorunluluktur.

Çağdaş demokrasilerde, Cumhuriyet gazetesinde çıkan haber üzerine, komşu bir ülkeye, Orta Doğu'ya, Suriye'ye silah göndererek suçüstü yakalananların yargılanması, bu haberi yapan gazetecilerin de aslında ödül alması gerekirdi. Evet, çağdaş demokrasilerde bunun örnekleri çok fazla ama bizde maalesef gazeteciler Silivri'ye gönderildi, uluslararası ceza hukukunu ihlal edenler, suç işleyenler maalesef baskı ve dikta yöntemiyle bu uygulamalarını sürdürdüler ve 6 Mayısta bu üzücü olayı hep birlikte yaşadık. Bu olayın sorumluları, gazetecileri hedef gösterenler, masumiyet karinesini tanımayanlar, hukuku askıya alanlar, düşünce, ifade ve basın özgürlüğüne saygısı olmayanlar, insanları ötekileştirenler ve hedef gösterenlerdir.

Ben, bu olay sebebiyle, Sayın Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar'ı gerçekten yürekten kutluyorum. Evet, ülkemizi çağdaş uygarlığa, inisiyatif alan çağdaş ve cesur kadınların taşıyacağına inancım da tamdır. Özellikle kalemini, evet baskıya ve diktaya karşı kalemini siper eden ve her zaman cesurca eğilmeden ayakta duran Sayın Can Dündar ve Erdem Gül'ü de kutluyorum, onların nezdinde kalemini satmayan tüm namuslu gazetecilere de bu yüce kürsüden "Selam olsun." diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ayrıca, Çanakkale'den ve tüm Türkiye'den arayan, geçmiş olsun dileklerini, olumlu dileklerini ve önemli tespitlerini bizlerle paylaşan tüm hemşehrilerime de içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum, yüce Meclisi de saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)