Konu: | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 86 |
Tarih: | 05.05.2016 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Herkese iyi akşamlar.
Görüşülmekte olan tasarının 8'inci maddesi üzerine grubumun verdiği öneri üzerine söz aldım.
Değerli milletvekilleri, kuşkusuz, neoliberal politikaların benimsenmeye başlandığı 1980'li yılların sonrasından beri iş başına gelen bütün siyasal iktidarlar sermayeyle kol kola girerek emekçilerin haklarına yönelik derin saldırılarda bulunmuştur. Ancak, hiçbir iktidar döneminde çalışanların kazanılmış hakları on dört yıllık AKP iktidarları döneminde olduğu kadar gasbedilmemiştir. AKP Hükûmeti, hazırladığı kanun tasarılarıyla, sosyal hakların esamesinin okunmadığı çalışma ortamları yaratmanın yanı sıra, işçileri çalıştırmak adına âdeta ölüme göndermektedir.
Daha iki gün önce İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ocak ve nisan ayları arasındaki iş cinayetleri istatistiklerini açıkladı. Bu istatistiklere göre, ocak ayında en az 115 işçi, şubat ayında en az 143 işçi, mart ayında en az 160 işçi, nisan ayında ise en az 168 işçi yaşamını yitirdi yani 2016 yılının ilk dört ayında en az 586 işçi iş cinayetine kurban gitti. Türkiye'nin bu performansı en çok iş cinayetinin yaşandığı ilk dört ay olarak da tarihe geçmiş oldu.
Değerli milletvekilleri, iş cinayeti karnesi bu denli ciddi boyutlara ulaşan devlet, sermayenin çıkarı uğruna emekçilerin ölmesini önleyecek politikalar geliştirmek yerine, her gün, tıpkı tartıştığımız bu kanun tasarısında olduğu gibi, emek sömürüsünü derinleştirmeye devam etmektedir. Tasarıya göre, iş güvenliği açısından acil olan işlerde ve üretimi etkileyen zorlayıcı durumlarda da özel istihdam büroları aracılığıyla işçiler kiralanabilecektir. Bu düzenleme işçi sağlığı ve iş güvenliğini tehdit etmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Bildiğiniz üzere, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almamış, mesleki yeterliliği bulunmayan işçilerin çalışmasına izin verilmemektedir. Her ne kadar bu tasarıda 6331'in hükümlerinin uygulanacağı belirtilse de son dönemdeki bütün kanunlarda olduğu gibi burada da konu oldukça muğlak bırakılmıştır. Sadece işverenin geçici iş ilişkisiyle çalışan işçileri de iş sağlığı ve güvenliği açısından eğitmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Ancak, acilen ihtiyaç duyulduğu için gerçekleşecek geçici bir istihdamda işçiler hangi arada ve nasıl eğitilecek? Zaten yeterli denetim olmadığı için her gün işçiler ölüyorken, riskin yoğun olduğu durumlarda bile işçi sağlığını tamamen özel istihdam bürolarına ve sermayeye teslim etmek Hükûmetin hatalarından hiçbir şekilde ders almadığını açıkça ortaya koymaktadır. İş güvencesi sağlanmadığı ve esnek çalışma sınırlandırılmadığı sürece iş cinayetleri maalesef devam edecektir. Esnekliği ve güvencesizliği teşvik eden bu tasarı kesinleştiği takdirde, kiralık işçiler, işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarından yararlanamayacak; ağır, tehlikeli ve ölümcül risklerle karşı karşıya kalacaklardır. Tamamen sermaye sahiplerinin çıkarları için insanlık onuruna aykırı olan bu tasarıyla emekçilerin yaşam ve çalışma şartları daha da kötüye gidecektir.
Son olarak, herkesin insanca çalışıp insanca yaşayacağı koşulları yaratma mücadelesi veren bir partinin temsilcileri olarak kölelik düzeni kurmayı amaçlayan bu tasarıya karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum. Hükûmet sermayenin taleplerini karşılama çabalarını bir kenara bırakıp işçinin, emekçinin taleplerini dikkate almalı ve bu tasarıdan vazgeçmelidir. Kölelik yasasına hayır diyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)