Konu: | İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 86 |
Tarih: | 05.05.2016 |
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, kiralık işçi yasa tasarısını görüşüyoruz. Bu tasarıya nereden baksanız, nereden ele alsanız resmen dökülüyor. Tabii, tasarının en sorunlu yeri bence yasa tasarısının ismidir, "kiralık işçi". Yani "kiralık" deyince, "kiralık" kavramını düşününce insan Türkiye'de "kiralık" kelimesiyle yan yana gelebilecek isimleri düşünüyor. Ne geliyor aklımıza: Kiralık dükkân, kiralık ev. Gidiyorsunuz emlakçıların camlarına bakıyorsunuz; kiralık ev var, kiralık dükkân var, işte "Öğrencilere kiralık ev verilir, bekârlara ev verilmez." vesaire. Başka nerede "kiralık" kavramını görüyorsunuz? Kiralık araba var, kiralık gelinlik var. Malum, Türkiye'de, öyle sizin dediğiniz gibi herkesin ekonomisi çok iyi değil, insanlar evlenirken artık gelinlikleri bile kiralıyorlar. Gelinlik satan yerlerin camlarında "kiralık" yazıları var; "Kiralık gelinlik." Gidiyorlar insanlar, gelinliği sıfır alamadıkları için kiralıyorlar, o şekilde kullanıyorlar. İşte, sandalye kiralıyorlar. Mesela köylere gidiyorsunuz, kasabalara gidiyorsunuz; köy kahvelerinin camlarında "Sünnet düğünlerinde ve düğünlerde sandalye kiralanır." yazıyor. Yani gördüğünüz gibi kiralık kavramı bir mal ve eşyayla özdeşleşmiş durumda, o şekilde kullanılıyor. Ama biz bu tasarıyla ne yapıyoruz? "Kiralık" kelimesinin yanına "insan" kelimesini getiriyoruz; "Kiralık insan" Yani insanı metalaştırıyoruz, insanı mal yerine koyuyoruz, alınıp satılan bir eşya yerine koyuyoruz. Onur kırıcı bir isim. Öncelikle bu ismin değiştirilmesi gerekiyor.
Şimdi, diyecek ki bazı arkadaşlar: "Avrupa Birliğine uyum yasası çerçevesinde bunları çıkartıyoruz. Avrupa Birliğinde de bunun adı böyle." Avrupa Birliğinde öyle olabilir, iki yanlış bir doğru etmez. Avrupa Birliğinde öyleyse biz bunu değiştirebiliriz. Öncelikle bu yasanın isminin değiştirilmesi gerekiyor. Eğer, mutlaka Avrupa Birliğinden örnek almamız gereken şeyler varsa örneğin demokrasiyi örnek alabiliriz, insan hakları, eşitlik, özgürlük, adalet gibi kavramları örnek alabiliriz, bunların içini doldurabiliriz.
Değerli arkadaşlar, yani bu yasa tasarısını şöyle düşünüyorum: Bir işçinin hayatında değiştirebileceği çok fazla bir şey yok. Kimin hayatını değiştirecek? Bu özel istihdam bürolarını oluşturan kişilerin hayatında bir değişiklik yapacak; onlar işçileri toplayacaklar, birilerine kiralayacaklar ve onun üzerinden komisyon alacaklar. Yani bu işin rantını, parasını bu istihdam bürolarını işletenler kazanacaklar. Aslında Türkiye'de -hepiniz biliyorsunuz- işte, Mersin, Adana, Bursa gibi illerde dayıbaşları vardır. Her dayıbaşının etrafında 100 işçi vardır, onlar ona bağlıdır. Götürür işçisini bir çiftçiye satar, hem işçiden alır hem de çiftçiden alır, cebini doldurur. Arada kalan kimdir? Arada kalan o işçidir. Şimdi, biz bunu biraz modernleştiriyoruz. Ne yapıyoruz? Dayıbaşına kravat takıyoruz, getiriyoruz, bir tane de büro açıyoruz, büroya dayıbaşını oturtuyoruz, "Gel, sen burada modern bir şekilde bu işçiyi sat, hem işçiden al hem devletten al, cebini doldur." Yani bunun başka bir izahı yok bana göre. Bu hâliyle de çıkartılmaması gerekir diye düşünüyoruz.
Tabii ki "İşçiler altı ila sekiz ay çalışacak." deniyor tasarıda. Ben uzun yıllar özel sektörde çalıştım, işletme mühendisliği yaptım fabrikalarda. Benim çalıştığım yerlerde de öyleydi, işçileri alıyorduk, 366 gün çalıştırıyorduk, 367'nci gün işçiyi çıkartıyorduk, o 1 gün ara verdikten sonra tekrar alıyorduk, alıyorduk ki işveren kıdem tazminatı ödemesin. O dönemlerde de işçilerin pek çok mücadelesi olmuştu. Biz de hatta o yüzden işverenin adamı olmaktan vazgeçip sendikaya katılmıştık, işçilerle birlikte mücadele etmiştik. Ama sarı sendikaya katılmışız bilmeden, sendika da bizi satmıştı ve o mücadelemiz de başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Yani her hâliyle bir emek düşmanlığı var burada, bir işçi düşmanlığı var. Bu hâliyle çıkmaması gerektiğini tekrar düşündüğümü ifade etmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)