GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:85
Tarih:04.05.2016

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tasarının bu bölümünde, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili maddelerinde değişiklik yapılmak suretiyle esnek çalışma alanında yeni düzenlemelere gidilmektedir. Ülkemizde esnek çalışma modelleriyle ilgili ilk yasal düzenlemeler 2003 yılında çıkarılan 4857 sayılı İş Kanunu'nda yer almış ve uygulamaya konulmuştur. Bunlardan biri de 4857 sayılı Kanun'un 7'nci maddesiyle düzenlenen geçici iş ilişkisidir. Buna göre, işveren yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir iş yerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmektedir. Tasarıyla bu maddede değişikliğe gidilerek özel istihdam bürolarına işverenle geçici işçi sağlama sözleşmesi yapmak suretiyle işçisini geçici olarak işverene devri yetkisi verilmekte, hangi hâllerde ve ne kadar süreyle geçici iş ilişkisi kurulabileceği ve tarafların sorumlulukları düzenlenmektedir. Bu konu yıllardır AKP iktidarının gündeminde olup 2009 yılında yapılan düzenleme, işçilerin emeğinin istismarı, insan onuruna yakışmayan durumların doğması gibi olumsuz uygulamalara ve çalışma barışının bozulmasına yol açılabileceği gerekçesiyle Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmiştir. Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması yani kiralık işçi düzeni bu tasarıyla tekrar getirilmektedir.

İşçilerin doğum, askerlik, yıllık izin, hastalık gibi iş sözleşmesinin askıya alınması hâllerinde işin devamının ve işverenin ihtiyacının karşılanması amacıyla bu hâllerin devamı süresince yine mevsimlik tarım işlerinde, ev hizmetlerinde ve evde bakım hizmetlerinde geçici işçi istihdamı gereklidir ama bu hâller ve alanlar için belirli süreli iş sözleşmesi mekanizmasının geliştirilmesi daha uygun olacaktır. Tasarıda, özel istihdam bürosu üzerinden geçici iş ilişkisi kurulabilecek hâller arasında işletmenin iş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması ve mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları hâlleri de sayılmaktadır. Bu hâller kolaylıkla istismara açık olup uygulamada birçok ihtilafa yol açacağı şimdiden görülmektedir. Bu hâllerin denetimi nasıl yapılacaktır? İş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması nasıl ölçülebilecektir? Bir işletmenin sipariş almasının doğal olarak iş artışı sağladığı göz önüne alındığında, "Sipariş aldım." denilerek sürekli bu yola başvurmanın önü nasıl alınabilecektir? Dolayısıyla, denetimi de çok güç olan bu hâllerin kötüye kullanılarak sürekli bir istihdam vasıtasına dönüştürüleceği, temel istihdamın yerini kiralık işçiliğin alacağı ortadadır. Tasarıda, toplu işçi çıkarılan iş yerlerinde sekiz ay süreyle özel istihdam bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulamayacağı öngörülmüştür. Aslında bu hüküm toplu işten çıkarma gerçekleştikten sekiz ay sonra geçici işçi çalıştırılabileceği anlamına da gelmektedir. Bu şekilde, İş Kanunu'nun 29'uncu maddesi kapsamında toplu işçi çıkarılan iş yerlerinde hiçbir zaman geçici işçi çalıştırılamayacağı hükmü delinmekte, özellikle sendikal nedenle işçi çıkaran bir işverenin sekiz ay sonra geçici işçi çalıştırabilmesinin yolu açılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, tasarının gerekçesinde güvenceli esneklikten bahsedilmektedir. Oysa yapılan düzenlemede güvence bir tarafa, çok çok esnek bir çalışma sistemi öngörülmektedir. Sayın Bakana soralım, cevaplasın: İşçilere bu düzenlemenin neresinde güvence veriliyor? Genel düzenlemelere sığınmayalım çünkü onları kurtarmıyor. Bu düzenlemede işçinin iş güvencesi var mı? Yok. İşçinin düzenli haftalık ve yıllık izin kullanabilme hakkı düzenleniyor mu? Yok. İşçi hastalanınca ücretli izin hakkı var mı? Yok. İşçinin kiralanamadığı yani çalışmadığı döneme ait ücret ve sosyal güvenlik primleriyle ilgili bir düzenleme var mı? Yok. İşçinin ücreti güvence altına alınıyor mu? Hayır. İşçi geçici süreyle çalıştığı iş yerinde emsali çalışanın aldığı ücreti alabilecek mi? Hayır. İşçi geçici süreyle çalıştığı iş yerindeki sendikaya üye olabilecek mi, toplu sözleşmeden yararlanabilecek mi? Hayır. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı güvencesi var mı? Hayır. Velhasıl, kiralık işçiye hiçbir güvence verilmiyor. Hükûmet, kelimenin tam anlamıyla "sahibinden kiralık" insan büroları kurmak istemektedir. Uygulamada, işçi talep eden firmalara "sahibinden kiralık işçi" servis edilecektir. İşçi ihtiyacı olan firmalar, işçileri kadrolu veya sözleşmeli olarak kendisine bağlı çalıştırmak yerine, özel istihdam bürolarından diledikleri sayıda işçiyi diledikleri gün kadar kiralayacaktır.

Getirilen kiralık işçi düzeninde işçi, çalıştığı iş yerinin işçisi olmayacak, yapacağı işin süresine göre o iş yerinde çalışacaktır. Ücretini de kendisini o iş yerine kiralayan özel istihdam bürosundan alacaktır. Burada işçinin alacağı ücret, işverenin, emsali işçilere verdiği ücret üzerinden değil, özel istihdam bürosunun belirlediği rakam üzerinden ödenecektir yani köle gibi çalışan işçi, kazanan ise özel istihdam bürosu olacaktır.

Kiralanan işçi, gönderildiği iş yerinde kısa bir süre çalışabileceği gibi yıllarca da çalışabilecektir. Bu konuda işçiye tanınan hiçbir öncelik yoktur. Firmalar, kiraladığı işçinin iş güvencesi, maaşı, sigortası, sendikası gibi hiçbir derdiyle ilgilenme sorumluluğu taşımamaktadır. Kiralık işçi, kiralandığı firmadan geri gönderildiğinde işten çıkarılmış olmamakta, kiralama süresine son verilmektedir. İşçinin asıl işvereni özel istihdam bürosu olduğu için, işçi, büronun çalışanı olmaya devam etmektedir. Ancak, büro, işçiyi işten çıkarabileceği gibi bir başka firmaya da kiralık olarak gönderebilecektir. İşçi, kendisine tebliğ edilene kadar, nerede, nasıl bir ortamda, ne kadar süre, ne iş yapacağını bilmemektedir.

Kiralık işçiler, en başta iş güvencesi ve kıdem tazminatı olmak üzere, eşit işe eşit ücret, düzenli çalışma hayatı, görevde yükselme, hastalık hâlinde ücret alma, düzenli haftalık ve yıllık izin kullanabilme gibi birçok hakkından mahrum olacaktır. Sürekli kiralanma şansı bulamayan işçiler için sigorta primleri de hâliyle düzenli olmayacaktır.

Tasarıya göre, geçici iş ilişkisi kurulan işverenin, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden ve sosyal sigorta priminden dolayı hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır. İşçinin özel istihdam bürosunda iş yapmadan beklediği dönemlerde ücret alıp almayacağı belli değildir; iş bulamadığından, işçinin iş sözleşmesini feshedebilme imkânı da verilmemektedir. Tasarıda, işçilerin kıdem tazminatları ve yıllık ücretli izinleri hakkında bir düzenleme yoktur. Bu işçilerin çalışmaları geçici olduğu ve bir yıldan az süreceği için kıdem tazminatına hak kazanmaları ve yıllık izin kullanmaları da mümkün olmayacaktır.

Sonuç itibarıyla, bu tasarı, amele pazarlarından bile onursuz bir çalışma modeli getirmektedir. Türk çalışma hayatına sokulmak istenen bu modelle kölelik sistemi tam manasıyla kurulmuş olacak, köle ticareti âdeta yasal hâle gelecektir. Bu çalışma modeliyle emek daha da değersizleştirilerek işçiler alınıp satılabilecektir. Mevcut durumda çağdaş kölelik olarak tabir edilen taşeronluğu bile aratır hâle getirecek olan bu modelle, zaten çok sınırlı olan sendikal örgütlenme tamamen tarihe karışacaktır. İş Kanunu'nda işçinin elinde kalan haklar da bu vesileyle elinden alınacaktır. Milyonlarca işçi asgari ücrete talim edecek, kölelik ücretine mahkûm bırakılacaktır.

Ayrıca, bu tasarıyla, işçinin emeği üzerinden özel istihdam bürolarına büyük bir rant kapısı açılmaktadır. Bu sektörde faaliyet gösteren ve ülkemizde de şubelerini açan küresel şirketler, bu düzenlemenin yapılması için dört bir koldan lobi faaliyeti yapmakta, bu kanun çıkarsa ülkemizde istihdamın artacağı propagandasını yapmaktadırlar. Oysa, esnek çalışmaların istihdama sanıldığı kadar katkı yapması mümkün değildir. Esnek çalışma, istihdam sorunu bakımından geçici bir çözümdür. Esas olan, ekonominin yeterli düzeyde istihdam yaratan bir ekonomi olmasını sağlamaktır.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)