GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:84
Tarih:03.05.2016

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, kolluk görevlileriyle ilgili kanun tasarısının "Ön inceleme ve disiplin soruşturması işlemleri"ne ilişkin maddesinde "Söz konusu suçlarla ilgili ön incelemeler ile disiplin soruşturmalarının valiliklerce veya kaymakamlıklarca yapılması hâlinde, bu işlemler imkânlar ölçüsünde mülkî idare amirliği hizmetleri sınıfında bulunan görevliler tarafından yürütülür." ifadesi yer alıyor.

Bu, AİHM kararları tecrübesinin hiçe sayıldığını ve tekrar tekrar mahkûm olunmalara yine davetiye çıkardığı anlamına gelecek. Zira, Türkiye aleyhine açılan davalarda verilen kararlar, ehil kişiler tarafından soruşturmanın yürütülmemesi nedeniyle Türkiye aleyhine sonuçlandığından, soruşturma ve incelemelerin ehil kişiler tarafından yürütülmesi ve tasarının geçmişte işlenen suçları da kapsaması büyük önem taşıyor.

Değerli milletvekilleri, benim bildiğim kadarıyla, anayasalar ancak parlamentoda, anayasanın tarif ettiği yollarla değiştirilir, başka seçenek yoktur. Yahut bir darbe yapılır ve anayasa yürürlükten kaldırılır. Zamanında, Adalet Partisi "Çetin Altan'ın dokunulmazlığını kaldırıyoruz." diye, açıkça yasama sorumsuzluğunu yani siyasi ifade özgürlüğünü kaldırmıştı. Anayasa Mahkemesi ise "Bu işlem Meclisin yetkisinde değil." diyerek kararı bozunca, Adalet Partililer teyakkuza geçmişti. Adalet Partisi Vekili Orhan Seyfi "Anayasa Mahkemesinin kararı, komünist propagandaya meydanı boş bırakmak anlamına gelir. Komünizme karşı olanlar bu karardan irkilmiş, hayrete düşmüştür." demişti.

Size biraz eski moda gibi gelebilir bu isnatlar. Çünkü, bugün moda olanlar, 3 sütun üstüne, kapkara puntolarla "Casus, darbeci, terörist" yazmak.

Siyasi gelenek ise aynen devam ediyor. Anayasa Mahkemesi de Anayasa da bugün teferruat. Bugün yine Meclis, kendisinde olmayan bir yetkiyi kullanıyor. Ettikleri sözler nedeniyle milletvekillerimiz hakkında fezlekeler hazırlanmış. "Dokunulmazlığın kaldırılması" adı altında yasama sorumsuzluğu yani milletvekillerinin sözlerinden sorumlu olmaması esası kaldırılıyor. Bu, Meclisin yetkisi altında mıdır? Hayır. Bunu anlamak için hiç de hukukçu olmak gerekmez ama AK PARTİ'li olmak yeterlidir.

Bir soru sormak isterim: Türkiye'de, AKP'ye oy veren vatandaşlar da dâhil, hâkimlerin ve mahkemelerin tarafsız olduğuna inanan tek bir kişi kaldı mı? Yargıtay Başkanının da ifade ettiği gibi yargıya güven yüzde 70'lerden yüzde 30'lara düştü bugün. Anayasa madde 138 "Hâkimler, görevlerinde bağımsızdır; hiçbir organ, merci veya kişi mahkemelere, hakimlere talimat veremez." der. Durum böyle mi peki? Hayır. Cumhurbaşkanının dediği gibi parlamenter sistem bekleme odasında. Hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesinden Başbakanı sorumlu tutan 112'nci madde de artık çöpe atıldı. 2015'ten bugüne, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 1.845 dava açılmış durumda.

Bugün Basın Özgürlüğü Günü. Basın özgürlüğü için, Avrupa Sözleşmesi "Basın özgürlüğü demokratik bir ülke için vazgeçilmezdir." der, Anayasa'nın 28'inci maddesi "Basın hürdür." der. Obama bile Türkiye'deki basın özgürlüğüyle ilgili açık mesaj veriyor. Erdoğan hâlen "Türkiye'deki kadar özgür medya hiçbir ülkede yok." diyor. Bugün kaç muhalif gazete, kaç TV kanalı kaldı ve kaç muhalif gazeteci işten çıkarıldı? Söylediklerinize gerçekten siz de inanıyor musunuz?

Evet, "Dün destan yazıldı." diyor Başbakan. Benim bildiğim, destanlar, halkların hayatında büyük yankılar uyandırmış, tarihî, toplumsal olayların anlatıldığı eserlerdir.

Dün Oscar Wilde'ı Oscar ödülü sanan bir vekil olmuş sanırım. Size bir söz de ben söyleyeyim ve kim olduğunu, bu sözü kimin söylediğini de söylemeyeceğim, varın kendiniz araştırın, bulun. Millî, yerli değerlerden dem vurup yanındakininkini çalarım diyen değil; milliyet, ulus fark etmez, ekmeği bölüşelim diyen birisi söylemiş bunu: "Parlamenter eylem bazı kişilere uşaklık unvanını, bazı kişilere de sürgün ve ağır hapis cezaları kazandırır." Herkes üzerine düşeni layıkıyla yaşar.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)