GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:84
Tarih:03.05.2016

MHP GRUBU ADINA MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, 3 Mayıs. Biz Türk milliyetçileri için 1944'te, bundan tam yetmiş iki yıl önce tabutluklarda filizlenen Türk milliyetçiliği siyasi hareketinin 72'nci yıl dönümünde tüm Türk milliyetçilerinin Milliyetçiler Günü'nü bu vesileyle kutluyorum.

Gene, bugün, tüm İslam âlemi için mübarek gün, Miraç Kandili. Başta ekranları başında bizleri izlemekte olan aziz milletimiz olmak üzere yüce Meclisimizde bulunan milletvekillerinin, gene Genel Kurulumuzda yer alan stenograflar başta olmak üzere görevlilerimizin ve tüm İslam âleminin de Miraç Kandili'ni kutluyor, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, 277 sıra sayılı Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Kanun tasarısının ikinci bölümünün Kolluk Gözetim Komisyonunun sekretarya, kayıt ve idari işlemleri ve komisyonun faaliyetleri kapsamında kurulacak merkezî kayıt sistemi ile ön inceleme ve disiplin soruşturması işlemlerini kapsadığı görülmektedir.

Bilindiği üzere, kolluk kuvvetlerimiz, adli ve idari olmak üzere iki başlık altında, genel kolluk kuvvetleri ve özel kolluk kuvvetleri kapsamlarında değerlendirilmekte; polis, jandarma, Sahil Güvenlik, gümrük muhafaza, MİT, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, orman muhafaza, infaz koruma ve geçici köy korucusu personelinden oluşmaktadır.

Kolluk kuvvetlerimiz bu kadar geniş bir alana yayılmışken, kolluk kuvvetlerimizin gözetiminden sorumlu bir yapının sadece polis, jandarma ve sahil güvenlik yapısını kapsaması, kanun tasarısının ne kadar özensiz ve alelacele hazırlandığının açık bir göstergesidir.

Hükûmetin Avrupa Birliği vize serbestisi diyaloğu sürecinin bir parçası olarak 24'üncü Dönemden kalma kanun tasarılarını ısıtarak hızla Meclis gündemine taşıması bu tür özensizlikleri sık sık yaşamamıza neden olmaktadır.

Avrupa Birliği normlarında yer alan kolluk kuvvetlerine gözetim uygulaması, elbette şeffaflık ve güvenilirlik gibi hususları amaçlasa da görüşülmekte olan tasarıyla Hükûmet gözetim mekanizmasının yanı sıra, kolluk kuvvetlerimizle ilgili mevcut denetim mekanizmalarına paralel bir denetim mekanizmasını da hayata geçirmeye çalışmaktadır. Belki de fırsattan istifade edilerek ortaya konulan bu tavır, hâlihazırda görev yapan ve tarafsızlık başta olmak üzere birçok sorunla boğuşan kolluk kuvvetlerimizin denetim mekanizmalarını zor durumda bırakmaktadır.

İktidar yine kendi içerisinde çelişkiler barındıran baştan savma bir tasarıyla yüce Meclisin karşısındadır ve ne yazık ki yine yasak savmaktan öteye gidememektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının kabulü hâlinde kolluk kuvvetlerimizin yaşadığı sorunlar, çözülmek bir yana, daha da karmaşık hâle gelecektir. İktidarın, yönetim sisteminde bilinçli bir çok başlılık oluşturmaya yönelik bu tür gayretlerini Milliyetçi Hareket Partisi olarak kabul etmemiz mümkün değildir.

İçişleri Bakanlığının Mülkiye Teftiş Kurulu başta olmak üzere, kolluk kuvvetlerimizin denetlenmesinden sorumlu birimlerimizin görev alanına giren bu düzenleme birçok açıdan kabul edilemez durumdadır.

Sayın milletvekilleri, tasarıda kolluk kuvvetlerimizin gözetimiyle sorumlu tutulan Kolluk Gözetim Komisyonu İçişleri Müsteşarlığı başkanlığında, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanı, Adalet Bakanlığı 1. Hukuk Müşaviri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü, Ceza İşleri Genel Müdürü ile Adalet Bakanı tarafından ceza ve ceza usulü hukuku konusunda çalışan akademisyenler ve serbest avukatlar arasından teklif edilerek Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek birer üyeden oluşmaktadır.

Avrupa Birliği normları açısından bağımsız ve sivil nitelikte olması gereken Gözetim Komisyonunun sadece devlet memurları ve Adalet Bakanının teklifiyle Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek sözde sivil üyelerden oluşması, iktidarın "şeffaflık", "bağımsızlık" ve "sivillik" kavramlarına bakışının ibretlik bir vesikası olarak Meclis tutanaklarında yerini almış durumdadır. Anlaşılan o ki iktidar "sivillik" ve "bağımsızlık" kavramlarından herkese ve her şeye uzak ve fakat AKP'ye yakın olmayı anlamaktadır.

Sayın milletvekilleri, kolluk kuvvetlerimizin onlarca sorunu dururken, vize serbestisi adına, kolluk kuvvetlerimizin gözetimine ilişkin hususların gündeme taşınması iktidar usulü bir işgüzarlığı üzücü bir biçimde gözler önüne sermektedir. Kolluk kuvvetlerimizin özlük haklarına gelince suspus olan Hükûmet, muhalefetin bu konuda verdiği araştırma önergesi ve kanun tekliflerini zamanın akışına terk ederken, Avrupa Birliğinin âdeta talimatları doğrultusunda bu tür yasaları ne yazık ki jet hızıyla Meclise taşımaktadır.

Kolluk kuvvetlerimizin ağır ve olumsuz çalışma koşullarına gelince suspus olan Hükûmet, Avrupa Birliğine vize serbestisi söz konusu olunca canlanmakta, dillenmekte ve hızlanmaktadır. Kolluk kuvvetlerimizin kariyer planlamasına, bozulan ast-üst ilişkisine gelince kılını kıpırdatmayan Hükûmet, Avrupa Birliğinin istek ve arzuları karşısında hareketlenmekte, hiçbir derde deva olmayacak, sözde düzenlemelerle âdeta göz boyamaya çalışmaktadır. Kolluk kuvvetlerimizin paralel yapıyla mücadele adı altında yerle bir edilen teşkilat düzenine gelince duyarsız davranan Hükûmet, Avrupa Birliğinin hassasiyetleri söz konusu olduğunda kulak kesilmektedir. Şehit ve gazilerimiz ile bunların yakınlarının haklarının artırılmasına, mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik tekliflerimizi anında reddeden Hükûmet, iş kolluk kuvvetlerimizle ilgili Avrupa Birliği normlarına dayalı bir gözetim ve denetim mekanizmasına gelince iştahlanmaktadır. Terör örgütünün talepleri karşısında Oslo'da, Habur'da ve Dolmabahçe'de kuzu gibi davranan Hükûmet, kolluk kuvvetlerimizin, sendikal haklar başta olmak üzere, her türlü haklı talebi karşısında aslan kesilmektedir.

Sayın milletvekilleri, burada, iktidar tarafından vize serbestisi adına âdeta zorla yaptırılan bu tür faaliyetler, az önce ifade ettiğim yönleri itibarıyla eksik ve yanlışlarla dolu olduğu kadar, Avrupa ülkeleri tarafından son dönemde vize serbestisiyle ilgili olarak gündeme getirilen hususlar itibarıyla da âdeta nafiledir. Vize serbestisi havucuyla Türkiye'ye mart ayında kabul ettirilen geri kabul anlaşması sonrası, Avrupa Birliği ülkeleri, iktidarın vize serbestisi konusundaki iştahını görünce ağız değiştirmiş, vize serbestisi için iktidarın Meclisten çıkarmak için uğraştığı 72 konunun yasalaşmasının yeterli olmayacağını, bu başlıklarla ilgili uygulamaların da değerlendirilmesinin gerektiğini, vize muafiyeti verilse bile, herhangi bir Avrupa devletinin geçiş konusundaki kapasitesinin aşılması hâlinde, vize serbestisinin yeniden tartışmaya açılabileceğini söylemeye başlamışlardır.

Anadolu'da "Abdalın yoldaşlığı köyü görene kadar." diye bir söz vardır. Burada da benzer bir şekilde, Avrupa Birliğinin vize serbestisi vaadi geri kabul anlaşmasının kabulüne kadar olmuş, anlaşmanın kabulünden sonra çatlak sesler gittikçe daha fazla yükselmeye başlamıştır. İktidar, her zaman olduğu gibi, yine, kendi ifadesiyle, kandırılmaya ve aldatılmaya çok yakındır.

Sayın milletvekilleri, burada gündeme getirilmesi gereken bir diğer husus da devletimizin ve milletimizin güvenliğini sağlamak ve bu kapsamda gerekli iş ve işlemleri yürütmekle görevli olan kolluk kuvvetlerimizin, Hükûmetin yanlış politikalarının sonuçlarını temizlemekle görevlendirilmesidir. Hükûmetin özellikle toplumsal olaylarda başvurduğu bu yöntem, kolluk kuvvetlerimiz ile milletimiz arasındaki muhabbet bağını ve iş birliğini zedelemektedir. Bu konuda Hükûmet tarafından yapılan bir diğer yanlış ise Hükûmetin Oslo'da, Habur'da ve Dolmabahçe'de yan yana oturduğu terörle ters düştüğünde, daha önce "çözüm" adı altında elini kolunu bağladığı güvenlik güçlerimizi plansız bir şekilde sahaya sürmekte ve güvenlik güçlerimiz, geçmişte Milliyetçi Hareket Partisinin yaptığı tüm uyarılara rağmen, Hükûmetin devam ettiği yanlışlar sonucu canından aziz bildiği vatan toprağına düşmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, iktidarın, ev ödevini teneffüste yetiştirmeye çalışan öğrenci misali çalışmalar yapmaktan vazgeçerek ülke geleceğimizi ve devlet işleyişimizi olumsuz yönde etkileme ihtimali yüksek konularda hassas ve özenli davranmasını tavsiye ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü canlarıyla kanlarıyla savunan güvenlik güçlerimizin özlük haklarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET PARSAK (Devamla) - ...mesleki şeref ve haysiyetlerini korumaya ve yükseltmeye yönelik çalışmaya davet ediyor, bu vesileyle bir kere daha hepinizi saygılarımızla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)