GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:84
Tarih:03.05.2016

CHP GRUBU ADINA HAYATİ TEKİN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; bugün görüşülmekte olan 277 sıra sayılı Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerine CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Mübarek Miraç Kandili'niz kutlu olsun; hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ederim.

Tam bugün konuşmakta olduğumuz maddelere uygun olarak, terörle mücadelede bulunan kolluk kuvvetlerimize başarılar diliyorum. Bu ulvi görevi yaparken şehit düşen asker ve polislerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize şifalar, ailelerine sabırlar diliyorum.

Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı'nın öne çekilmesinin sebebi, taahhüt edilen Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde, son dönemdeki vize muafiyeti karşılığında yükümlülüklerin yerine getirilmesi.

Aslında bu kanun taslağına özü itibarıyla karşı değiliz, hatta geç kalmış yani 23'üncü Dönemde çıkartılması gereken bir kanun olarak görüyoruz. Yalnız bunun Avrupa Birliği tarafından dayatılmasına karşıyız. "Avrupa Birliği olmazsa 'Ankara Kriterleri' der, tüm kararları alır, onaylar geçeriz." diyerek efelenenler bugün her şeye boyun eğmiş vaziyette.

Peki, yine soruyorum: Bu düzenlemeler neyin karşılığı olarak öne çekiliyor? Şunu biliyoruz ki vize muafiyetine karşılık 3 milyon Suriyeli ülkemizde konuşlanacak. Vize muafiyeti ne getirecek? Avrupa'ya gezmeye gidebilenler 60 euro ödemeyecek; yine, Avrupa'ya gidecek turistler de sıralarda uzun kuyruklar bekleyip zaman kaybetmeyecek yani dağ fare doğuracak. Tabii ki AKP için işin en cazip, en tatlı yönü, tanesi bin eurodan 3 milyon Suriyeli ülkemizde kalacak. Antrparantez, 2016 yılında 152 bin bebeğin de dünyaya gelmesi bekleniyor.

Ülkemizde işsizlik oranı, tarım hariç, yüzde 10'u geçmiş iken, yoksulluk sınırında 17 milyon insan yaşarken, açlık sınırında 6 milyon vatandaşımız bulunurken artması beklenen millî gelir, tıkanan ekonominin sonucunda, orta vadeli program neticesinde 10.390 dolardan 9.380 dolara gerilemişken ve 2016 yılı için öngörülen kişi başı millî gelir 9.364 dolar olarak öngörülürken, kısacası vatandaş başta olmak üzere, sanayi ve ticaret piyasaları parasızlıktan kan ağlarken arkamıza ve önümüze dönüp bir hesap yapmamız gerekmiyor mu? Hesaba baktığımızda, bir insanın doğumu, büyümesi, ilkokuldan liseye kadar eğitimi, beslenmesi, barındırılması, askerliği, iş imkânı yaratılması -antrparantez, biliyoruz ki ülkemizde bir kişiye iş imkânı yaratılabilmesi için 200 bin lira yatırım gerekmektedir- ayrıca, bu kişinin evlenmesi, ev ocak sahibi olması, kişi başı yapılan kamu yatırımları dâhil, bir kişinin maliyeti Avrupa standartlarında 2 milyon, Türkiye standartlarında 1 milyon lira olduğu hesap edilirse yediğimiz kazık kelle başı 997 bin liradır. "Kelle" diye hitap etmek kaba, bunu biliyorum. Biliyorsunuz, bu "kelle" burada hesap modelinizden dolayı söylenen bir kelime ve asla ve asla Cumhuriyet Halk Partililer tarafından şehitler için kullanılamaz.

23 Nisan Ulusal Egemenlik törenleri pasifleştirilmeye çalışılırken, "Laiklik Anayasa'dan çıkarılmalı." gafı bilinçli veya beyin sulanması olarak gündeme düşürülürken elimize gelen bir davetiyeyle Kutülamare, 11 ayrı etkinlik, altı ay sürecek kutlama programı tarafımıza iletilmiştir ve 29 Nisan akşamı etkinliğin birincisi de gerçekleştirilmiştir. Kutlamalar Kutülamare İngiliz emperyalizmine karşı verilmiş bir mücadelenin zaferidir. Hepimize kutlu olsun. Başta Halil Paşa olmak üzere ecdadımızın mekânları cennet olsun.

İngiliz emperyalizmine karşı kazanılan bu zafer, 1952'de, bugün Avrupa Birliğine yapılan yağcılık misali, NATO'nun direktifleriyle o gün kaldırılmıştır. Bugün AKP anlayışıyla uyum içinde bir davranıştır. Aslında AKP kendi zaferini de kutlayabilir. 22 Şubat 2015'te, bildiğiniz gibi, büyük dünya ordularının -bu ordular ironi olarak kullanılmaktadır, IŞİD ordusu, YPG ordusu, PYD ordusu- Türkiye'ye yaptığı destekler sayesinde ecdadımızın sekiz yüz yıldır koruduğu bir stadyum kadar olan Süleyman Şah Türbesi bir gecede kaça kaça sınırımıza getirilmiştir. Bildiğiniz gibi, Sayın Davutoğlu'nun büyük kaçış zaferini öve öve bitiremediği o mübarek gün kara bir leke olarak Hükûmetinizin sayfalarında kalacaktır. Özellikle söylüyorum, bilmediğiniz gibi, kamuoyundan saklanan önemli bir nokta şudur: Komutanlara verilecek olan kaçış rütbeleri Türk Silahlı Kuvvetlerini kabul etmemiştir. Bir gün şanlı tarihimize sürülen bu kara lekeden dolayı tüm sorumlular Yüce Divanda ve tarih önünde hesap verecektir.

Ulu Önder Atatürk bizlere muasır medeniyetler seviyesini hedef olarak gösterirken emperyalizmin pençesine düşmüş mağdur milletlere ufuk açmıştır. Bugün AKP'nin politikaları, mazlum ve mağdur milletler üzerinde emelleri olan batı emperyalistlerine Orta Doğu başta olmak üzere postalık yapmaktadır. Yaratılan IŞİD'i Suriye'den kovacağız derken sınırımızı koruyamaz hâle geldik. Sınırdan da vazgeçtik; Kilis başta olmak üzere, topraklarımızı koruyamaz hâle geldik. İlginçtir Kilis halkını da Kilis Valisinden koruyamıyoruz. Sayın Bakanım, gerçekten gidip bir baksanız, o vali atadığınız vali mi? Yoksa karda kıyamette Kemal Sunal'ın arkadaşları makama oturmuş olmasınlar! Gerçi orada halk, Kemal Sunal ve arkadaşından memnundu. Birleşmiş Milletlerin 51'inci maddesi gereği, mütecavizleri yok etmek hakkına sahip olduğumuzu, başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Davutoğlu gayet iyi bilmektedir. Yaptıkları sadece "Ey!" diye seslenmek veyahut da "Sabrımızı kimse denemeye kalkmasın." diye efelenmek. Bu, elbette ki karanlıkta türkü söyleyip ıslık çalmaktan ibarettir.

Size önerim: Bu gece istihareye yatıp rahmetli Ecevit'in ruhunu çağırmanız belki feyiz olur. Değerli dostlar, aksi takdirde hepimizin gözüne baka baka Suriye'de Kuzey Kürdistan kurulmak üzeredir.

Bu arada, BOP'un eş başkanı olduğunu söyleyenlerin stratejik ortağı olan Amerika, Suriye'de Esad rejiminin kalmasına yeşil ışık yakmıştır. Yunanistan, Ege'deki adaları kevgire döndürmüşken uğruna Rus uçağı düşürdüğümüz stratejik ortağımız Amerika, kendine ortak olarak PYD'yi tercih etmiştir. Bu vahim tablo karşımızda dururken 900 kilometre sınırımızdan dışarıya burnumuzu dahi çıkaramıyoruz. İflas etmiş dış politikanızdan geriye kalan sadece değerli yalnızlığımızdır.

Karşı karşıya kaldığımız neticeye bakarsak, görüşmekte olduğumuz 277 sıra sayılı Tasarı'yla Kolluk Gözetim Komisyonu kurulması dâhil toplam 72 şartın saatler içinde yerine getirilmesi gayreti, her şey 3 milyar euronun yüzü suyu hürmetinedir. Daha birincisi gelmedi ama, ikinci 3 milyar euro beklenti suya düşmek üzeredir. Eğer o para gelmezse yandı gülüm keten helva. O paralar gelmeyebilir. Çünkü 14 Nisanda açıklanan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Raporu'nda, özellikle terörle mücadelede insan hakları prensiplerinin ve hukuk devleti ilkelerinin ihlal edildiği, ayrıca ifade özgürlüğünün daraldığı, en önemlisi de tüm bu sorunların kaynağının yargı bağımsızlığının kaybolmasından ötürü olduğu vurgulanmıştır.

Yargı bağımsızlığının olmadığı herkes tarafından dile getirildiği bu ortamda, kolluk gözetim komisyonu kurulması kanununun ikinci bölümünde göze çarpan en önemli unsur şeffaflık ve bağımsızlıkla alakası olmayan üst amirler komisyonunun teşkil edilmesidir.

"İş yükü" gerekçe gösterilerek birinci bölümde bahsedilen infaz koruma memurları, gümrük muhafaza memurları, özel güvenlik bu tasarıya dâhil edilmemektedir. Aynı gerekçeyle yani "iş yoğun olur" gerekçesiyle isimsiz, adressiz, hatta T.C.'siz ihbarlar şikâyet olarak kabul görmemektedir, bahane olarak "oluşacak iş yükü" gösterilmektedir.

Özellikle poliste kolluğun siyasallaştığı herkesçe malumken haksızlığa uğrayan ezilmiş, itilmiş vatandaş güven içinde şikâyetini bir hiyerarşi örgütlenmesi olan kolluğa nasıl yapacaktır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYATİ TEKİN (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)