| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 22.04.2016 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı'nın 28'inci maddesi üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tasarıyla cezai konularda uluslararası adli iş birliğinin usul ve esasları düzenlenmekte, cezai konularda diğer devletlerle yapılacak adli iş birliğine ilişkin düzenlemelere gidilmektedir. Tabii, bu düzenlemeler "Avrupa'ya vize serbestisi" adı altında alelacele yasama ilkelerinin birçoğu bertaraf edilerek ve yüzeysel biçimlerde yapılmaktadır. Tasarının gerekçe bölümünde, "Anayasa'nın 90'ıncı maddesi gereğince usulüne göre, Yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde olduğundan, bu belgeler iç hukukumuzda doğrudan hüküm doğurmaktadır." denilmektedir. Yani, bu ifadeye göre, Adalet Bakanlığı iç hukuku uluslararası sözleşmelere uyarladığı iddiasında bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ki cezaevleri konusunda tutuklu ve hükümlülerin durumları dikkate alındığında Türkiye'nin uluslararası sözleşmeleri dikkate aldığı söylenemez. Bunun en güncel örneklerinden birisi, tutuklu ve hükümlülerin ziyaret edilmesi konusunda geliştirilen keyfî kısıtlama ve uygulamalardır.
Değerli milletvekilleri, HDP'li milletvekillerinin aylardır cezaevlerine ziyaret, tutuklu ve hükümlülerle görüşme taleplerine ilişkin yapmış oldukları onlarca başvuru Adalet Bakanlığınca sürekli bir biçimde ya reddedilmekte ya da başvurularımıza cevap dahi verilmemektedir. Milletvekillerinin cezaevindeki hükümlü veya tutuklularla görüşmeleriyle ilgili düzenleme 17 Haziran 2005 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluları Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'te belirtilmiş olmasına rağmen HDP'li milletvekilleri bu düzenlemeden yararlanamamaktadır. Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik madde 40'ta "Milletvekillerin, ceza infaz kurumlarındaki yaşam şartlarını yerinde görerek tespitlerde bulunmak, inceleme yapmak veya hükümlü ve tutuklular ile görüşmede bulunmak amacıyla yapmış oldukları istemler, ceza infaz kurumu idaresine bilgi vermek koşuluyla yerine getirilir. Milletvekilleri, hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret şeklinde görüşebilir." denilmesine karşın bu hak Adalet Bakanlığınca keyfî yöntemlerle engellenmeye devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, cezaevi ziyaretlerinin engellenmesinin sadece HDP'li vekillere uygulandığı ise, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklandıkları dönemde diğer parti milletvekillerinin yaptığı ziyaretlerle açıkça ortaya çıkmıştır. Örneğin, milletvekilimiz Meral Danış Beştaş'ın, tutuklu bulundukları sırada gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül'ü ziyaret etme talebi hiçbir gerekçe gösterilmeden kabul edilmedi. Oysa Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin aynı kişilerle görüşme talepleri kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir yandan cezaevinde tutuklu ve hükümlülere uygulanan sistematik sevkler, sürgünler, diğer yandan cezaevlerinde tümüyle hukuktan yoksun keyfî uygulamaların doruk noktasına ulaştığı bu dönemde cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin gizlenmeye çalışılması, halkın temsilcisi olan milletvekillerine görüşme izni verilmemesi kaygı verici bir düzeye ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, tasarıda yabancı devlet mahkemeleri tarafından hakkında mahkûmiyet kararı verilen ve yabancı ülkelerde cezaevinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çeşitli koşullar altında Türkiye'deki cezaevlerine nakilleri konusunda kolaylaştırıcı düzenlemeler göze çarpmaktadır. Bu düzenleme yurt dışındaki cezaevlerinde hükümlü bulunan yurttaşlarımızın kendi ülkelerine gelebilmeleri ve bu vesileyle, cezaevinde kalmaya devam edecek olsalar dahi Türkiye'de bulunan yakınlarıyla daha kolay görüşebilmelerine olanak sağlayacaktır. Ancak ne yazıktır ki, Adalet Bakanlığı, Türkiye'de cezaevinde bulunan özellikle siyasi tutuklu ve hükümlülerin ise yakınlarıyla görüşmelerini engellemek için elinden geleni yapmaktadır. Tutuklu ve hükümlüler, cezaevlerindeki keyfî uygulamalarla âdeta bir kez daha cezalandırılmaktadır. Cezaevlerinde bulunan yakınlarını ziyaret etmek isteyen aileler çoğu kez yol parası dahi bulamamaktadırlar. Bu keyfî nakil, sürgün yöntemleriyle tutukluların eşlerine, çocuklarına, anne babalarına eziyet edilmektedir. Bu vesileyle, Sayın Adalet Bakanına az önce de dile getirdiğim konularda konjonktürel keyfî uygulamalardan kaçınmaları ve hukuka ve adalete uygun davranmaları konusunda çağrımızı yineliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.