| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 22.04.2016 |
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Aziz Türk milleti, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı'nın 26'ncı maddesine dair önergemiz üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, kanun tasarısının 26'ncı maddesi, yabancı devlet mahkemeleri tarafından verilen mahkûmiyet kararlarının Türkiye'de infaz edilmesine yani infazın devralınmasına ilişkin koşulları belirlemektedir. Tasarıya göre, yabancı devlet mahkemeleri tarafından verilen mahkûmiyet kararlarının ülkemizde infaz edilebilmesi için hükümlünün Türkiye'de bulunması gibi bir şart getirilmiştir.
Öte yandan, tasarının 28'inci maddesinde de Türkiye'de verilen mahkûmiyet kararlarının yabancı devletler tarafından infaz edilmesi için, infazın devredileceği devlette bulunan hükümlünün bu ülkenin vatandaşı olması veya bu devlete güçlü sosyal bağlarla bağlı olması şartı getirilmiştir. İki durum arasındaki bariz farkın herkes tarafından anlaşıldığını düşünüyorum.
Diğer yandan, konuyla ilgili olarak, Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Konusunda Avrupa Sözleşmesi'nin 5'inci maddesi uyarınca, bu şekildeki bir infazın yapılabilmesi için hükümlünün infazın gerçekleşeceği devlette mutat olarak ikamet etmesi şartı bulunmaktadır. Bir ülkede bulunmak şartı ile bir devlette oturmak şartı arasındaki fark, tasarının 26'ncı maddesinin Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Konusunda Avrupa Sözleşmesi'nin 5'inci maddesine aykırılığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu noktada, tasarının hem 26'ncı maddesindeki "Türkiye'de bulunmak" hem de 28'inci maddesindeki "güçlü sosyal bağlar" kavramlarının mezkûr sözleşmeyle uyumlu hâle getirilmesi gerekmektedir.
Benzer şekilde, tasarının 26'ncı maddesinde, yabancı devlet tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının Türkiye'de infaz edilebilmesi için aynı suçtan dolayı Türkiye'de soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olması şartı bulunurken, Türkiye'de verilen mahkûmiyet kararlarının yabancı devletlerde infaz edilmesinin şartlarını düzenleyen 28'inci maddede böyle bir şart bulunmamaktadır. Yani, yabancı devletler tarafından verilen mahkûmiyet kararlarının infazı noktasında gösterilen hassasiyet, Türk yargısı tarafından verilen mahkeme kararlarının yabancı devletlerce infaz edilmesi noktasında gösterilmemekte, belki de gösterilememektedir. Küçük farklılıklar ya da özensizlik nedeniyle dikkatten kaçmış gibi görünen bu ayrıntılar, yabancı devletler tarafından verilen mahkûmiyet kararlarının Türk yargısı tarafından verilen mahkûmiyet kararlarının bir adım da olsa önünde görüldüğünün resmidir.
Sayın milletvekilleri, farklı partilere mensup olmakla birlikte aynı milletin, Türk milletinin vekilleri olarak ettiğimiz yemin itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, toplumun huzur ve refahını sağlamak için çalışıyoruz.
Yarın 23 Nisan, şu an kutlu çatısı altında bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 96'ncı yıl dönümü; Amasya Tamimi'nde yar alan "Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır." seslenişiyle başlayan, Türk'ün istiklal mücadelesini yürüten ve başarıya ulaştıran Gazi Meclisimizin kuruluşunun yıl dönümü; Türk milletinin kaderinin sadece Türk milletinin iradesine bağlanmasının yıl dönümü. Sadece çocuk bayramı olarak kutlanmasına âdeta gayret gösterilen bu gün, aslında sadece çocuklarımızın koltuklara oturtulduğu, halk oyunları ve çeşitli faaliyetlerin sergilendiği bir gün olmaktan çıkarılmalı, millî egemenlik vurgusu asla ama asla unutulmamalıdır.
23 Nisan 1920 tarihinde, her ilden gelen 5 temsilciyle kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk oturumunda Başkan seçilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen önergedeki şu maddeyi yeniden dikkatlerinize sunmak istiyorum: "Mecliste ortaya çıkan millet iradesi yurdun kaderine el koymuştur." Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisini kurarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olan Türk devletini yeniden ayağa kaldıran tüm milletvekilimizi saygıyla anıyor, konuşmamım sonunda Gazi Meclisi kuruluşunun 96'ncı yıl dönümünde saygılarımla selamlıyor, iyi akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)