GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:78
Tarih:22.04.2016

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Görüştüğümüz maddede Türkiye'de yürütülen bir soruşturma veya kovuşturmanın yabancı devlet adli mercilerine devredilmesine ilişkin genel esaslar düzenlenmektedir. Hemen Hükûmete sormak lazım: Buna göre, eğer talep edilirse Reza Zarrab'la ilgili, 17-25 Aralık 2013 döneminde ortaya dökülen rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili dosyaları ABD adli mercilerine devredecek misiniz? Tabii, diyeceğiniz belli: "Söz konusu dosyalar kapandı." Peki, İran'dan dosya istediniz mi? Zencani'nin, ortağı Reza Zarrab'la Türkiye'de 8,5 milyar dolar rüşvet dağıttıklarını mahkemede açıkladığı, 1.500 kilo altının İstanbul'da uçakta yakalandığında rüşvet vererek uçağı nasıl havalandırdığını anlattığı haberleri basınımızda yer almıştır. Bu iddialarla ilgili ne yapılmıştır? 8,5 milyar dolar rüşvet kimlere verilmiştir? Bu da paralelin işi midir?

AKP iktidarı dönemi yolsuzluk iddialarının ayyuka çıktığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde yolsuzluklarla mücadele etmek yerine, yolsuzlukların önünü açacak, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının üstünü örtecek düzenlemeler yapılmıştır.

AKP iktidarı, ilk önce ihale mevzuatını değiştirmekle işe başlamıştır. Kamu ihalelerinin istenildiği gibi yönlendirilebilmesi için ihale mevzuatında çok sayıda değişiklik yapılmış, birçok işe istisna ve muafiyet getirilmiş ve ihale mevzuatı dikensiz gül bahçesine dönüştürülmüştür. Kamu ihale sisteminden kaçmak, ilana çıkılmayan ihalelerde ihale dokümanının sadece idare tarafından davet edilenlere yani istediği kişilere verilebilmesine yönelik düzenleme bile yapılmıştır.

Yolsuzluklara ortam sağlayan ikinci düzenleme alanı imar mevzuatı olmuştur. İmar düzenlemelerine ilişkin yetkilerin çeşitlendirilmesi suretiyle rant paylaşımı kolaylaştırılmış, imar lobileri tarafından vatandaşın elinden düşük fiyatlarla alınan yerler imar yetkisi kullanılarak kısa süreler içinde büyük rantların sağlandığı alanlara dönüştürülmüştür.

Yolsuzlukların önünü açan üçüncü düzenleme alanı, denetim sisteminin etkisizleştirilerek engel olmaktan çıkarılması olmuştur. Teftiş kurulları dönüştürülerek tesirsiz hâle getirilmiş, Sayıştayı da işlevsiz ve etkisiz hâle getirmek için peş peşe düzenlemelere girişilmiştir. Sayıştay üzerine yoğun bir iktidar baskısı uygulanmıştır. Nitekim, Sayıştay denetim raporları içeriği daraltılmış ve kamu zararına ilişkin tespitler çıkarılmış olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmektedir.

AKP'nin yaptığı dördüncü düzenleme alanı, yolsuzluk cezalarının hafifletilmesi olmuştur. Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerinde yapılan değişiklikle usulsüzlük ve yolsuzluk yapanlar kurtarılmış, ihaleye fesat karıştırma suçunun cezası azaltılmış, görevini ihmal ve kötüye kullananlara verilecek ceza indirilerek cezanın ertelenmesi ya da paraya çevrilebilmesinin önü açılmıştır.

AKP'nin yaptığı beşinci düzenleme alanı ise kamu zararına sebep veren uygulamaların ve yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmesinin önünü kesmek, yargı kararlarını uygulamamak olmuştur. Kamu zararı oluşması nedeniyle özelleştirmelerin iptalini öngören mahkeme kararlarını Hükûmet uygulamamıştır. Bu konuda 6300 sayılı Kanun'la düzenleme yapılarak özelleştirme işlemlerine yönelik yargı kararları konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir, Bakanlar Kurulu da özelleştirme işlemlerini iptal eden yargı kararlarıyla ilgili geriye ve ileriye yönelik herhangi bir işlem tesis edilmemesini kabul etmiştir. 6300 sayılı Kanun'la yapılan düzenleme Anayasa Mahkemesinden dönmüş ancak kamu zararı oluşması nedeniyle yargı kararıyla iptal edilen özelleştirmelerle ilgili bugüne kadar bir işlem yapılmamıştır. 17-25 Aralık 2013 döneminde ortaya saçılan ve AKP Hükûmetinin bazı üyeleriyle çocuklarını da kapsayan rüşvet ve yolsuzluk iddialarının örtbas edilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi sabahlara kadar çalışmış, bu amaçla birçok kanunda düzenlemelere gidilmiştir. Türkiye, hiçbir dönemde yolsuzluğu kendisi için bir hak ve imtiyaz gibi gören böyle bir iktidar tarafından yönetilmemiştir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)