| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 22.04.2016 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Divan ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, daha önemli bir konuya değinmem gerekiyor çünkü bir haftadır Mardin'den, Urfa'dan, Diyarbakır'dan ve Batman'dan sivil toplum kuruluşu temsilcileri bölgede özellikle çiftçilik yapılan alanlardaki elektrik kesintisiyle ilgili gelip mağduriyetlerini dile getiriyorlar, bu konuda bir şeyler yapmamızı istiyorlar. Bununla ilgili bir bilgilendirme yapıp bu konuda acilen bir adım atılmasını talep edeceğiz.
Bölgede 100 binin üzerinde bir çiftçi sayısı var, bununla beraber geçinen yaklaşık 800 bini, 1 milyonu bulan bir aile yapıları var ve bu bir haftadır "Yeni sayaç takın." diye çiftçiler uyarılıyor. Zaten eski sayaçları var, zaten sayaç kullanıyorlar şu anda. Kendileri süre, mühlet istedikleri hâlde bu süre tanınmadan elektrikleri kesildi. Bir haftadır elektrikler kesik ve bir hafta daha sürerse o bütün hububatın hepsi kuruyacak, telef olacak. Bu da yaklaşık 3-3,5 milyon tonu bulmaktadır. Bunun kuruması demek 3,5 milyon ton hububatı dışarıdan ithal etmek demektir ve yine, aynı şekilde 3,5 milyon ton hububat dışarıya ihraç edilmeyecek demektir. Bu anlamda, Türkiye'nin ekonomik olarak da büyük bir kaybı olacaktır.
Buna dikkat çekmekle beraber, özellikle şuna da değinelim, DEDAŞ diyor ki: "Bunlar borçludur." Oysaki geçen sene fazlasıyla bu borçlar kapatılmıştır. Nasıl kapatıldı? Hükûmet, çiftçiye verilecek destek primlerini kalkıp DEDAŞ'ın hesabına yatırdı. Dolayısıyla, şu anda çiftçilerin çoğu aslında alacaklı durumdadır. Bir kısım borçlular olabilir ama bir kısım borçlular için kalkıp bütün bölgedeki çiftçiyi zarara uğratacak şekilde elektrik kesintilerinin yapılması doğru değildir. Tabii, elektrik kesintisiyle beraber sular kesiliyor ve ekinler kuruyor.
Zaten bölgede gerek Suriye gerek Irak kapısı şu anda kapalı olduğundan, ticaret yapılmadığından ve ne yerli ne yabancı turizm kalmadığından şu andaki tek geçim kaynağı çiftçilik. Bu da bu şekilde yok ediliyor ve insanlar büyük bir mağduriyet altındadır. Geçen yıl da Ramazan ayında bu kesintiler olmuştu. Ramazan ayında insanlar iftarda soğuk su içemiyordu. Bu yıl da buna benzer bir durum yaşanmaktadır. Yani ekinlerin ne suçu var? Bunun bir de vicdani ve imani bir sorumluluğu var. Oradaki bitkiler, oradaki yeşillik; bizim inancımıza göre bütün yeşillikler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, mevcudat Allah'ı zikrediyor. Onları kurumaya terk etmek de ayrıca vicdani bir vebal gerektirecek. Bunu da nazarınıza sunmak istiyorum.
Bununla beraber, şu anda köylülerin de elektriği kesiliyor. Yani sadece çiftçilik yapan, bunu meslek hâline getirenlerin değil, maalesef bölgedeki köylülerin de elektriği kesilmektedir. Bölgede zaten bir kuraklık var, bu suyun verilmemesiyle beraber bu kuraklık da artmış olacaktır. Bir an önce bununla ilgili gerekli yaptırımların yapılması lazım.
Hukukla ilgili, adaletle ilgili maddeydi, onu da sunayım: Geçen hafta Derik mahkemesine başvuruyor Derikliler elektriğin verilmesi için ve Derik mahkemesi, bu konuda elektrik akımının faal olarak açılması için karar alıyor, buna rağmen bu karar uygulanmıyor ve elektrik kesintisi hâlâ sürüyor yani artık vicdani, imani vebali bir tarafa bıraktık, hukuki anlamda bir karar alınıyor ve bu hukuki karara da, yargı kararına da maalesef elektrik şirketleri uymuyor, gereğini ilgili bakanlara arz ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)