| Konu: | Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin niteliğini düşürdüğü ve çocuklara yönelik istismar vakalarının artmasına neden olduğu iddiasıyla Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/8) ön görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 21.04.2016 |
GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sayın bakanlar; eğitim ve öğretim faaliyetlerinin niteliğini düşürdüğü ve çocuklara yönelik istismar vakalarının artmasına neden olduğu gerekçesiyle Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında grubumuz tarafından verilen gensoru açılmasına ilişkin önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, cumartesi günü 23 Nisanı bizler, 25'inci ve 26'ncı dönem milletvekilleri olarak bu Meclis çatısı altında kutlamak isterdik ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da başka kutlamaları yapıp bir ulusal bayramla ilgili kutlamayı daha, ne yazık ki yapamayacağız. Yüce heyetinizin önünde Türk ulusunun, tüm ulusumuzun ve çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, bu konuşmamda sizlere atanamayan öğretmenlerden, sizin "ilgi çekmek amaçlı" olarak nitelendirdiğiniz başarısız öğrencilerin intiharlarından, zorlamayla seçtirilen seçmeli derslerden, eğitimdeki nicelik ve nitelik sorunlarından, liyakatsiz atanan okul yöneticilerinden bahsetmeyeceğim. Ancak Sayın Bakan, özellikle Bakanlığınız döneminde eğitimin millî niteliği planlı ve programlı olarak adım adım ne yazık ki yok edildi. Çağdaş olmayan, antilaik, antidemokratik eğitimi yerleştirmek adına her şey sıra sıra yapılıyor. Eğitimin neresinden tutsak o kısım elimizde kalıyor.
Sayın Bakan, okulları mekteplere dönüştürürken mektepten medrese eğitimine geçilmekte olan bir sistemin hazırlığı içindesiniz. Son zamanlarda basında çıkan haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla, Talim Terbiye Kurulu aracılığıyla hazırlattığınız yeni müfredat değişikliği programında kendi ajandanıza uygun yeni bir tarih dersi yaratmaktasınız. Türkiye Cumhuriyeti tarihini değiştirerek 1774-1974 yıllarını içine alan yeni bir tarih oluşturuyorsunuz, siyasi ideolojinize uygun yeni bir tarih. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerleri olan Atatürk ilke ve inkılaplarını müfredattan çıkarmaktasınız. Atatürkçü, çağdaş bir müfredattan, çokça sevdiğiniz, çokça itibar ettiğiniz Neoosmanlıcı unsurların ağırlıkta olduğu yeni bir müfredata geçmenin hazırlıkları içindesiniz. Bu müfredatın içine baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve 2'nci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü olmak üzere silah arkadaşlarının hiçbirinin adı geçmemekte. Soruyorum Sayın Bakan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve 2'nci Cumhurbaşkanımız Sayın İsmet İnönü'nün isimlerinin müfredattan silinmesi bilerek mi yoksa bilmeden mi olmuştur?
Başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, çeşitli dinî vakıflarla, derneklerle protokoller yapmaktasınız ve bu dernek ve cemaatleri, vakıfları millî eğitimimizin içine sokarak eğitimin "millî" kısmını kaldırmaktasınız. Sayın Bakan, her fırsatta bu vakıfların arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz. Neredeyse Bakanlığınızı başta TÜRGEV ve Ensar Vakfı olmak üzere, İnsani Yardım Vakfı, Birlik Vakfı, Hayrat Vakfı ve Hizmet Vakfı gibi din temelli vakıflara teslim edeceksiniz. Ve Sayın Bakan, korkuyorum ki yakında bakanlık koltuğunuzu da bu vakıf ve derneklerle paylaşmak zorunda kalacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, 30 Ekim 1983 tarihli Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Pansiyonları Yönetmeliği ne diyor, burada her birinize hatırlatmak istiyorum: "İlk ve ortaokullar için özel yurt, özel pansiyon açılamaz, açılma yetkisi Millî Eğitim Bakanlığına aittir." Yine, 3 Aralık 2004 yılında sizin tarafınızdan çıkarılan, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları tarafından çıkarılan Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği'ni de sizlerle paylaşmak istiyorum, buna göre, diyorsunuz ki: "Millî Eğitim müdürü ve validen habersiz yurt, pansiyon açılamaz." Peki, Sayın Bakan, dün yüce Meclisten 3 partinin milletvekillerinin de katıldığı, 4 Martta açığa çıkan, 12 Martta basınla paylaşılan Karaman'da 45 çocuğumuzun kaldığı, cinsel istismarın kanıtlandığı, doğrulandığı Ensar ve KAİMDER'e ait olduğu belirlenen yurtların nesini aklamaya çalışıyorsunuz? Karaman Valisi "Bilgim yok." diyor, Karaman İl Millî Eğitim Müdürü "Bilgim yok." diyor. Kusura bakmayın ama dün Karaman'da yaşadıklarımızdan sonra, yüce Mecliste "Aslında, hepiniz oradaydınız." diye haykırmak geliyor içimden. Doğru mu? (CHP sıralarından alkışlar)
Dün, Karaman'da duruşmayı izlemeye gittik, iyi ki de gittik ama bazen keşke gitmeseydik diyorum. Bu çocukların yaşadıkları, bu çocukların ve bu çocukların ailelerinin durumu içler acısı.
Sayın Bakan, sadece bizler ağlamadık, bu çocuklar için yer ağladı, gök ağladı. Ve soruyorum size, bu ilin millî eğitim müdürü, bu çocukların okudukları okulun müdürü, bu çocukların öğretmenleriyle ilgili Millî Eğitim Bakanı olarak herhangi bir işlem başlattınız mı? Ne yaptınız Sayın Bakan? Kusura bakmayın ama "Hepimiz Ensarız ve Ensar Vakfı değerlidir." demekten başka hiçbir şey yapmadınız.
Sayın Bakan, Ensar Vakfını ve KAİMDER'i bu denli himaye etmenizi ne yazık ki saygıyla karşılayamıyoruz. Sayın Bakan, bu suçun bir sorumlusu var, bu suçu işleyen bir sapık var; bunu, dün duruşmada hepimiz gördük. Ancak, bu işin bir de sorumluları var. Bu suçun işleneceği mekânı illegal yollardan ya da legal yollardan ortaya çıkaran ve ilkokul çağındaki çocukların bu yurtta barınmasına yol açan bu sapık zihniyete teslim eden sorumlular var. Yoksul aileleri, bunların çocuklarını, kasten ve bilerek vakıfların eline bıraktınız.
Sayın Bakan, hiçbir şey yapmadığınızı biliyorum elbette ki insancıl yüreğinizi çok iyi, çok yakından biliyorum ancak keşke bu vakıfları, keşke bu dernekleri bu denli korumasaydınız, bu denli arkanıza almasaydınız.
Sayın Bakan, açılan evlerin, açılan yurtların büyük bir kısmı, Kur'an kursu olarak açılıyor ancak 7 Nisan 2012'de çıkartılan Kur'an Kursları Yönetmeliği nedeniyle siz bu yurt ve pansiyonları ne yazık ki denetleyemiyorsunuz. Denetim kime ait? Denetim, Diyanet İşleri Başkanlığına ait.
Sayın Bakan, millî eğitimden vazgeçtiniz demiştim, "değerler eğitimi" denilen bir dizi eğitimle o küçücük beyinlere cenneti özendiriyorlar, o küçücük beyinleri cehennemle korkutuyorlar ve onları başka bir dünyaya hazırlıyorlar. Çocuklarımızın sadece bedenlerine değil, çocuklarımızın beyinlerine de hâkim olarak Türkiye Cumhuriyeti'nde "zombi çocuklar" yaratılmak istendiğinin farkında mısınız Sayın Bakan? Cumhuriyet kazanımlarımızı bir bir yok etmeye çalışıyorsunuz.
Adalet ve Kalkınma Partili Milletvekili Sayın Burhan Kuzu dedi ki: "Oğlan bizim, kız bizim, size ne oluyor?" O yoksul aileler "Eti sizin, kemiği bizim." diyerek çocuklarını size teslim ediyorlarsa çaresiz oldukları için, size inanmak zorunda oldukları için teslim ediyorlar yoksa ne oğlan sizin ne de kız sizin.
Sayın Bakan, iyi niyetli olmanız yetmiyor, lütfen, bu suçun sorumluluğunu kabul ediniz ve istifa ediniz ve sayın milletvekilleri, sizleri vicdanlarınızla baş başa bırakıyorum. Bu gensoru bu Yüce Divanın aklandığı veya bu gensoru bu Yüce Divanın yüzünün bir kez daha karardığı bir sonuçla gelecektir.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)