GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:131
Tarih:03.07.2012

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 301 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz haftalar içinde ülkemiz gündemine Sayın Başbakanın "Kürtaj cinayettir." demesiyle başlayan bir süreç damgasını vurdu. Hemen bu ifadenin ardından Sayın Sağlık Bakanı, Sayın Diyanet İşleri Başkanı, bir belediye başkanı da dâhil olmak üzere kamu görevlileri ve bir kısım medya mensubu, kadınların aslında bu konuda söz sahibi bile olmadıklarını, devlet babanın asıl karar verici merci olması gerektiğini ifade ettiler. Bu süreçte kürtajın yalnızca cinayet olmadığını şimdiye kadar zorunlu nedenlerle kürtaj yaptırmak zorunda kalmış kadınların aslında katil olduğunu, tecavüze uğrayan kadınların bile doğurması gerektiğini ve kürtaj yaptıran kadınların kendilerini öldürmeleri gerektiğini tüm toplumca öğrenmiş olduk. Süreç burada da kalmadı. Durumdan vazife çıkaran bir doktor, tüm tıp etiği kurallarını hiçe sayıp muayeneye giden bir kadının babasına mesaj atarak kızının hamile olduğunu bildirmek cüretinde bulundu.

Değerli milletvekilleri, siyasette karar alıcı yerde olanların, sorumluluk taşıyanların kullandıkları dilin ve vatandaşlarına yaklaşımının daha özenli olması gerektiğini düşünüyorum. Kadın bedeni ve tercihleri siyasetin konusu yapılmamalıdır. Devletin, bireylerin özel hayatına müdahale etme hakkı olmadığı unutulmamalıdır. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesine ilişkin olarak İnsan Hakları Komitesinin yaptığı 2000 tarihli ve 28 no.lu genel yorumda "Sözleşmeye taraf devletler kadınlara istenmeyen hamilelikleri engellemede yardımcı olacak tedbirlerle ilgili bilgi vermeli ve kadınların hayatlarını tehlike altına sokacak gizli çocuk aldırma eylemlerine ihtiyaç duyulmamasını sağlamalıdır." denilmektedir. Bu sözleşmenin altında ülkemizin imzası vardır. Bu imza ülkemize ve iktidara bir sorumluluk yüklemektedir. Bunu ve daha birçok uluslararası sözleşmeyi hiçe sayıp bu konuda şimdikinden daha geriye gidecek herhangi bir düzenleme yapılmamalıdır. Bu konuda atılacak herhangi bir yanlış adım yalnızca kadınların temel hak ve özgürlüklerini kısıtlamakla kalmayacak, onlarca kadının da hayatına mal olacaktır. Bunu göz ardı etmeye de hiç kimsenin hakkı yoktur.

Değerli milletvekilleri, on iki haftalık fetüsün yaşam hakkı konusunda duyarlılık sergilediğini ifade eden Hükûmet, hâlen yaşayan vatandaşlarının temel insan hakları konusunda aynı duyarlılığı sergilememektedir. Sayısı binlere varan öğrenci sudan sebeplerle tutukludur, yüzlerce gazeteci tutukludur, sendikacılar, seçilmiş belediye başkanları, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir kısmı tutukludur. Bu, yalnızca tutuklu insanların sorunu değildir; bu yalnızca o öğrencilerin ve o ailelerin meselesi de değildir; yalnızca o sendikaların, gazetecilerin, seçilmişlerin meselesi de değildir; insan hakları meselesi, yalnızca hakları ihlal edilenlerin meselesi olmanın çok ötesindedir, bu hepimizin meselesidir, bu bizim çağdaş bir dünyaya ait olup olmadığımızın meselesidir. Her muhalif düşünceden, her eleştiriden, konserlerden hatta özel sohbetlerden bir örgüt yaratmak çabası içinde olan polisler ve savcılar çağdaş bir dünyaya ait olup olmadığımızı net bir biçimde ortaya koymaktadır. Karısı ve çocuğunun gözü önünde bir vatandaşımızı hunharca döven ve giydikleri üniformanın kendilerine hukukun üstünde bir güç verdiğine inanan polisler buna örnektir. Verdikleri haksız tutuklama kararlarıyla onlarca insanın hayatını karartan adalet sistemi buna örnektir. Bir hukuk devletinde başta hukuku uygulamakla görevli olanlar olmak üzere hiç kimsenin ama hiç kimsenin insan hak ve özgürlüklerinin üzerinde olmadığını bir kez daha belirtmek ihtiyacı duyuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Berat Kandili'nizi de en içten hislerimle kutluyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.