| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 20.04.2016 |
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, bir kez daha sizleri saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.
Şüphesiz ki üzerinde yaşamış olduğumuz yasanın tümü lafzıyla, ruhuyla, kelimesiyle temel amacı bu ülkenin temel ihtiyacı olan hukukun üstünlüğünün tesisini inşa etme çabasından ziyade vize muafiyetinin gereklerinin alelacele yerine getirilmesinin çabalarından bir tanesine şu anda hep birlikte teşrikimesai yapıyoruz. Peki, vize muafiyeti çabası yanlış bir çaba mıdır? Elbette ki değildir. Vize muafiyetinden bu ülkede yaşayan bütün yurttaşlarımız elbette ki günü geldiğinde ve inşallah gerçekleştiğinde istifade edeceklerdir. Ama çok açık ve net söylüyorum: Bu yasama organının çabaları maalesef bu muafiyetin kalkmasına yetmeyecektir çünkü uygulama ile yasa paralellik arz ettiğinde ancak o uluslararası yükümlülüğün gereği yerine getirilmiş olacaktır. Bugün uygulama bambaşka bir safhadadır, bambaşka bir devleti işaret etmektedir.
Bakın, size bir metin okuyacağım: "TEM şube personellerinin gözaltındaki kişiler ile avukatlara dönük dışlayıcı ve rencide edici uygulamaları nedeniyle, CMUK kapsamında avukat görevlendirmeyi durdurduğumuzu kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz." Bu açıklama benim açıklamam değil, Urfa Baro Başkanının açıklaması ve devam ediyor açıklamasında: "Meslektaşlarımız dışlanmakta, müvekkilleriyle görüşmeleri engellenmekte, hakarete uğramaktadırlar. Aileler gözaltındaki yakınlarına özel müdafi tuttuklarında TEM'deki kolluk görevlileri gözaltındakilerin özel müdafi istemediklerine dair sahte tutanaklar tutarak avukatlar geri gönderilmektedir. Geçtiğimiz günlerde, bir kadın avukatımız, TEM'de bir ifade için beklerken ayak ayak üstüne attığı için TEM polislerince hakarete maruz kaldı ve zorla, rencide edici bir tutumla yaka paça dışarı çıkarıldı. Avukatlar fişlenmekte, gözaltındaki kişilere dair bir algı oluşturularak aynı zamanda meslektaşlarımızın görevlerinin gereğinin ifası engellenmektedir."
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri -Sayın Bakan, burada, sizin yerinizde Sayın Adalet Bakanının olmasını çok arzu ederdim- yaklaşık olarak altı aylık zaman dilimi içerisinde sadece Urfa şehrinde 1.400 insan gözaltına alındı, en ağır işkencelere maruz kaldı, en ağır işkencelere. Burada biz gruplar kendi aramızda tartışma yürütürken ve bu ülkenin siyasi atmosferinin içerisinde bulunduğu tabloya dikkatlerinizi çekerken, uygulamada, sahada, hukuk adına, hukuk devleti adına zerre kadar bir şey kalmamış. En ağır gayriinsani muamelelere insanlar maruz kalıyorlar ve şu andaki tablo nedir biliyor musunuz; iki futbol takımının taraftarları gibi hiç kimsenin kendi takımının faulünü, hatasını görmediği bir perspektifle burada bir karşılıklı suçlama hâlini yaşıyoruz. Ama bunun en büyük acısını bugün, bu coğrafyada yaşayan insanlar çekiyor ve emin olun, bir gün hukuk her birimize lazım olacak.
Bu sıralarda şu anda -siyasi temsiliyet itibarıyla söylüyorum- bu ülkeyi yönetmeyen, şu ana kadar yönetme nasip olmayan yegâne siyaset ve siyaset anlayışı varsa o da HDP yönetimidir, HDP perspektifidir. Şu ana kadar Hükûmet olmadık, o bağlamda söylüyorum ama bütün bu diğer siyasi eğilimler hükûmet oldular ve bir müddet, bir dönem siz diyordunuz ki: "Adalet, özgürlük, eşitlik." Bugün sizin yönetiminizde tam on dört yıldır insanlar adalet, eşitlik, özgürlük diye inliyorlar, bağırıyorlar. Emin olun bir gün adalet, bir gün özgürlük, bir gün eşitlik sizlere de lazım olacaktır.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) - Herkese lazım.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Gelin, bu minvalde bir kez daha bu şiddet sarmalından önce bu ülkeyi çıkaralım, bu ülkeyi kurtaralım. Akabinde burada çıkacak olan yasalar yasa koyucunun perspektifi, toplumun temel ihtiyacına yanıt verme imkânına, yanıt verme sürecine girmiş olacaktır.
Bu duygularla bir kez daha sizleri selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)