GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:76
Tarih:20.04.2016

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Söz almış bulunduğum 4'üncü maddede, yabancı devletlerin adli iş birliği taleplerinin reddedilebileceği durumlar sayılıyor. Bunlardan kamu düzeni, devletin diğer temel çıkarları gibi AKP'nin sıklıkla yanlış anladığı kavramlar var. "Devletin temel çıkarları" dediğimiz zaman biz başka bir şey anlıyoruz ama siz başka bir şey anlıyorsunuz. Eğer siz 17-25 Aralık soruşturmasını örtbas etmek için Amerika'da yakalanan, yargılanan Rıza Sarraf'a, Amerika hükûmetinin istediği belgeleri, bilgileri vermemek için bu düzenlemeyi yapıyorsanız yağma yok, boşuna yapıyorsunuz, iki elimiz yakanızda olacak ve biz bu davanın takipçisi olacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla devletin diğer temel çıkarları gibi müphem, karmaşık ve sizin sıklıkla kendi cebinize, kendi menfaatinize yorumladığınız kavramlar dolayısıyla adli iş birliği yapmayı reddetmenizi buradan reddediyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu sayılanlar arasında cinsel yönelimin sayılmamış olması büyük bir talihsizliktir. Bakınız bu, kamu düzeninden sayılır, uluslararası hukukun bize yüklediği bir ödevdir ve bu nedenle de uluslararası adli iş birliği gerekir. Ama biliyorsunuz ki, İran gibi, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde cinsel yönelim farklılıkları ağır suçtur; hâlbuki bu, ülkemizde suç değildir ve bu kamu düzeninden sayıldığı için de asla ve asla bu ülkelerle adli iş birliği yapılmaması gerekir, bu yasaya da bunun mutlaka dercedilmiş olması gerekir. Ama siz, daha önce çıkardığınız, geçen hafta çıkardığımız İnsan Hakları Kurumu Kanunu'nda da, bizim ısrarlarımıza rağmen, cinsel yönelimi ayrımcılık nedeni saymayarak aslında kafanızın arkasındaki bakış açısını da ele vermiş oldunuz.

Yine, saymaya devam ediyoruz: Askerî suç, düşünce suçu siyasi suç sayılmış, bunlardan tabii düşünce suçu olunca insan gururlanmak istiyor, Türkiye kendisinde düşünce özgürlüğü olduğu için düşünce suçu olan ülkelere bilgi, belge vermeyecekmiş. Ama adama derler ki: "Bir dön kendi ülkene bak, senin ülkende düşünce suçu var mı yok mu?"

Değerli arkadaşlar, yeri gelmişken ifade edeyim, geçenlerde bir Alman televizyonunda Cumhurbaşkanımıza yapılan hakaretleri asla kabul etmiyoruz, bunu asla düşünce ifadesi kapsamında değerlendiremeyiz ve bunu şiddetle reddediyoruz ancak bunun yanında aynı adaleti kurucumuz Ulu Önder Mustafa Kemal için de beklemek zorundayız.

Bakın, RTÜK'ün sorun görmediği, "olabilir" dediği metninden size küçük bir alıntı yapmak istiyorum. Bu, sizin vicdanınızı yaralaması gereken bir söylem: "Firavunlar gibi saltanat sürdüler, yediler, içtiler, kustular. Bol harcırahlar, hususi vagonlar, yatlar. Zevk, eğlence âlemleri. Vur patlasın, çal oynasın. Her gün bayram, her gün seyran. Altta kalanın canı çıksın." dediler Mustafa Kemal için. Bu, içinize sindi mi?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Mustafa Kemal nereden çıktı ya?

MURAT EMİR (Devamla) - Bakın, RTÜK, bunda suç unsuru bulmadı, bunu düşünce ifadesi olarak değerlendirdi.

Peki, "Bu Tayyip Erdoğan'a söylenseydi ne derdi, Tayyip Erdoğan'a söylenseydi ne yapılırdı?" diye düşünürseniz değerlendirmelerinizi gerçekten merak ediyorum ama vicdanınızdaki değerlendirmeleri merak ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de ağır düşünce suçu ihlalleri vardır. Dolayısıyla bunların mutlaka uluslararası standartlara uygun bir şekilde düzenlenmesi gereği vardır.

Bakınız, Türk Ceza Kanunu'nun meşhur 299'uncu maddesi var. Şu ana kadar Cumhurbaşkanına hakaretten 1.800'ün üstünde dava açıldı. Biliyor musunuz bunlardan 13 yaşında bir çocuk bile var. Biz uyuşturucu kullanma yaşı 13 yaşın altına indi diye üzülürken sizler, bizim İçişleri Bakanlığımız, bizim adliye teşkilatımız 13 yaşındaki çocukları "hakaret suçlusu" diye ifadesini alıyor, gözaltına alıyor ve anlaşılıyor ki dokuz aydır da meğer polis takibindeymiş. Böyle bir ülkenin "Senin ülkende düşünce suçu var, o yüzden sana bilgi göndermiyorum." demeye hakkı var mı?

Mesela 301'inci madde tam bir garabet, son derece müphem. Kimi istemiyorsanız, kimi sıkıştırmak istiyorsanız, kim muhalifse bu maddeyi kullanarak yargılıyorsunuz, tutukluyorsunuz ve süründürüyorsunuz.

Bu anlayışla Türkiye'nin bu adli paylaşımı, düşünce suçunu paylaşmayacak derecede düşünce suçunu ortadan kaldırmış bir ülke olması umuduyla Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)