GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:75
Tarih:19.04.2016

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, gecenin bu vaktinde sizlerle çok daha umut verici konuları, vakaları konuşmak isterdik ama ne yazık ki ülkemizde hâlen bu ortamı sağlamış bir ne politika ne siyaset yürütebilmiş değiliz, böyle bir ortamda değiliz ne yazık ki.

Şimdi, aslında, bakarsanız epeydir Genel Kurula gelen tasarılar hakkaniyetle alt komisyon çalışmalarından geçmiyor. Hepimiz komisyon çalışmalarında yer alıyoruz zaman zaman, hem İnsan Hakları Komisyonunda yer almış olmamla ilgili olarak hem de Adalet Bakanlığına ilişkin gelen tasarıları bire bir, yakından takip eden bir vekil olarak alt komisyon çalışmalarında aynen Genel Kurulda olduğu gibi, parmak hesabıyla tasarıların Genel Kurula aktarıldığına dair burada defalarca açıklama yaptık.

Şimdi, belli ki bir sistemin altyapısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu, Avrupa Birliği uyum süreci olabilir, vize muafiyeti olabilir vesaire. Ancak, biz, bence çocuklarımızı, gençlerimizi ve geleceğimizi asla düşünmeden hareket ediyoruz.

Bugün burada sadece kanunlaşsın, sadece belli bir süreci devam ettirelim diye hızlı hızlı alelacele geçirdiğimiz kanunlar, eminim ki, bundan bir yıl sonra, iki yıl sonra tekrardan gündeme alınması gereken, tekrardan üzerinde tartışılması, konuşulması gereken birçok konuyu içerisinde barındırıyor.

Şimdi, bu şu anda konuştuğumuz tasarı bire bir Adalet Bakanlığını ilgilendiriyor. Adalet Bakanı burada değil. Az önce kendisiyle Genel Kurul arasında da bir konuşma yaptık. Bakın, bugün burada sizlere gecenin bu vaktinde cezaevlerindeki ihlallerden, siyasi soykırımlardan, cezaevlerinde anneleriyle birlikte kalmak zorunda kalan çocuklardan bahsetmek istiyorum.

Sevgili arkadaşlar, yedi sekiz aydır ülkede devam eden bu çatışmalı sürecin aynı doğrultuda entegre edilmiş hâli şu anda cezaevlerinde yaşanmaya devam ediyor. Cezaevi idaresi ve personelleri, âdeta hükûmetmiş gibi, âdeta iktidarmış gibi -sizlere anlatıyorum eğer dinlemek isterseniz, saygınız varsa biraz- cezaevlerinde hâkimiyeti eline almış, süregelen politikalarla aynı doğrultuda siyasi hükümlü ve tutuklulara çok ciddi bir baskı, tehdit ve ayrımcılık yapmaya devam ediyor.

Bakın, bunlar sadece bizlerin düşüncesi değil, iki hafta önce Tekirdağ ve Bakırköy Cezaevlerine İnsan Hakları Komisyonu olarak bizler ziyarette bulunduk. Oradaki hukuksuzlukları, ağır ihlalleri, bütün parti gruplarının yer aldığı komisyonda bire bir tespit ettik; bunlar raporlanacak elbette ancak şu anda hâlen bizler burada otururken, bizler burada bunları konuşurken ihlaller yaşanmaya devam ediyor. Ters kelepçe, çıplak arama, mavi odalarda çıplak bırakma, aç bırakma, kıyafeti sebebiyle darba, şiddete uğrayanlar, sözlü ve fiziki işkenceler bir yana. Öte yandan "Hasta tutsaklar, hasta tutuklu ve hükümlüler" diye bir sorunumuz var bizim. Bundan çok değil sadece bir yıl önce çözüm süreci devam ederken tarafların üzerinde konsensüse vardığı bir konudur ve şu anda acil, bakın, ölüm noktasında, ölüm derecesinde bekleyen 300'ü ağır olmak üzere toplamda 800'e varmış hasta, tutuklu ve hükümlü vardır. Bu konuyla ilgili ideolojik politikalar, parti gruplarının farklı düşüncelere sahip olması vesaire, her şey bir kenarda, insani, vicdani olarak ve hukuki olarak çok acil bir şekilde bu hususun gündeme alınması ve hasta tutsakların serbest bırakılması gerekiyor.

Bunun yanı sıra, Sise anaya değinmeden geçemeyeceğim. Muş'ta yaşandı, milletvekili olduğum şehirde yaşandı. Sise ana 77 yaşında bir anamız ve örgüt üyeliği sebebiyle bugün, şu anda Muş Cezaevinde tutuklu. Bu konuyu da bütün Parlamentonun, bütün Genel Kurulun vicdanına bırakıyorum.

Hepinize tekrardan iyi geceler. (HDP sıralarından alkışlar)