GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:75
Tarih:19.04.2016

CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkese iyi geceler diliyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Bekir Bey herhâlde bu tasarıyı çok önemsemiyor -Sayın Bakan- gitti. Aslında yüzüne söylemek isterdim ama Bekir Bey maalesef, Genel Kurulu yanlış bilgilendirdi. Kanunun tümü hakkında yaptığım konuşmada "Adalet Bakanı yargının üstünde konumlandırılıyor, yargıya talimat verecek bir madde var." dediğimde, geldi, beni çok sert eleştirerek tasarının ilgili maddesini okudu, ben de okuyorum, aynen şöyle: "...yargı yetkisine giren hususlar hariç olmak üzere..." Bakın, "Yargı yetkisinin haricinde." dedi. "...devletlerce ileri sürülen şartları kabul edebilir ve istenen teminatı verebilir." dedi.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Veya...

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Bitti, gerisini okumadı, gerisini de ben okuyayım: "Merkezî Makamca kabul edilen şartlar veya verilen teminatlar adlî mercileri bağlar." Yani Sayın Bakan, bu cümleyi okumayarak sanki bu, madde metninde yokmuş, adli makamları bağlayacak kararlar vermiyormuş, adli makamlara, mahkemelere talimat vermeyecekmiş gibi bir izlenim yarattı, Genel Kurula yanlış bir bilgi verdi.

Şimdi, bu tasarıda çok fazla yetkiler var. Adli iş birliği... Ve dedi ki: "Bu çok önemli, bizim yabancı ülkelerden alacağımız bilgiler için de önemli." E, şunu sormak lazım: İran İslam Cumhuriyeti'nde bir yargılama yapıldı. Kara paranın ağababası bir adam idama mahkûm edildi, Tahran Meydanı'nda sallandıracaklar adamı. Bu adam ifadesinde, mahkemeye verdiği ifadesinde dedi ki: "Türkiye'de biz 8,5 milyar dolar rüşvet dağıttık." Hatta bir bakanın adını da vererek "Onun payı da -oranı da- binde 7'ydi." dedi. Acaba, sayın makam merak edip de adli iş birliğiyle ilgili "Yahu, senin mahkemelerinde, benim memleketimde böyle bir rüşvet ağı olduğuyla ilgili bir iddia var, şu dosyaları bana gönder." dedi mi, merak etti mi?

SALİH CORA (Trabzon) - Yalan.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Yoksa, aslını biliyor da merak etmediğinden mi istemedi.

Gene bir madde var, o maddede de merkezî makam Adalet Bakanına bir yetki veriliyor. İşte, çok geniş, millî güvenlik falan, kavramların arkasına diyor ki: Gerek gördüğü takdirde yabancı devletlerden gelen adli iş birliği taleplerini geri çevirebilir. Vallahi bizim aklımıza ilk başta Rıza Sarraf geldi yani Amerika'daki savcı isteyince herhâlde o bilgileri vermemek için bunu koydular dedik. Kanunla ilgili bunlar...

HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) - 11'inci maddeyi okuyun, 11'inci maddede bunların cevabı var.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Tabii, gece bir buçuk; siz bu teknik konulardan sıkılıyorsunuz, ben sizi neşelendireyim bu saatte. Şimdi, biraz önce -bir siyasi- PKK'yla, çözüm süreciyle ilgili konuşmamda polemik çıktı, aklıma bir fıkra geldi: Kasabanın birinde, bir caminin karşısında arsası olan bir genelev patronu oraya bir genelev inşa etmeye karar verir. Cami cemaati haklı olarak ayaklanır: "Ya, olur mu böyle bir iş!" Ama ellerinden de kanunen bir şey gelmez çünkü arsa adamın, ruhsatı var. Adam inşaata başlar, cami cemaati de her vakit namazından sonra beddua etmeye başlar: "Ya Allah'ım! Bu bina olmasın, yıkılsın. Caminin karşısında genelev mi olur." diye dua ederler, ederler, ederler; bina birinci kat olur, ederler; ikinci kat, ederler; üçüncü katta gene dua ederler. Bina biter, son gece bir fırtına çıkar, bir yağmur, şimşek; bina yerle bir olur. Genelev patronu mahkemeye başvurur, "Bunlar bu kadar dua etti, binamız başımıza yıkıldı. Şu kadar zararım var, bunları bu cami cemaatinden tazmin edelim." der.

SALİH CORA (Trabzon) - Nerede oluyor bu?

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Fıkra, fıkra... Bir yerde olmuyor.

Cami cemaati de mahkemeye başvurur, der ki: "Yahu, bizim duamızla burası yıkılır mı?"

HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) - Bu anlatılır mı ya!

SALİH CORA (Trabzon) - Hikâye anlatma burada. Burası fıkra anlatma yeri değildir, Meclis burası.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - Hâkim bakar dosyaya, der ki: "Ya, çok garip bir durumla karşı karşıyayız. Duanın gücüne inanan bir genelev patronu ile duanın gücüne inanmayan bir cami cemaati var." İşte, durumunuz aynen öyle.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ana muhalefet hangisi burada?

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Aynaya bak, aynaya.

CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - "Millî irade" diyorsunuz, "Parlamento" diyorsunuz. Parlamentonun yasayı değiştirecek çoğunluğu sizde, Türkiye'nin her türlü sorununa çözüm olacak çoğunluk sizde, Parlamentonun gücüne inanmıyorsunuz. Biz de diyoruz ki bu çözüm sürecini kapalı kapılar arkasında yapmayın, gelin, Parlamentoda yapalım. Ama, çoğunluk sizde; siz Parlamentonun gücüne inanmıyorsunuz, biz Parlamentonun gücüne inanıyoruz. Sonu ne olacak, hiç belli değil.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)