| Konu: | İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, (2/283) esas numaralı Taşeron İşçilerinin Kadrolu İşçi Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/25) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 19.04.2016 |
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, taşeron sisteminin, işçileri sömüren bir sistem olduğunu, devletin bu sömürü sistemine izin vermemesi gerektiğini uzun yıllardır söylüyoruz. Çözüm önerilerimizi de her yeni yasama döneminde Meclise sunuyoruz. Şu ana kadar bu konuyla ilgili, ne yazık ki bir yol alınmış değil. Her seçim öncesi taşeron işçilerin üzerinden vaatler yapılıyor ve bunlar oya tahvil edilmeye çalışılıyor ama seçim sonucunda da yeni bir seçimin beklentisi içine taşeron işçiler sokturuluyor.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak belirttiğimiz, kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınma vaadi sonrası gene bir benzer söylemi AKP yapmıştı. 1 Kasım seçimleri sonrası, önce, "Asıl işte çalışanları kadroya alacağız." dediniz, arkasından herkese kamuda özel statüde bir çalışma vaadinde bulundunuz. Taşeron işçilerimiz buna sevindi. Gerçekten, Sayın Başbakanın açıklamasını duyunca biz de sevinmiştik. Sonunda bir yanlışlıktan dönülecekti. Yandaş medya gün doğmadan methiyeler döşedi sütunlarında. Ancak, Sayın Başbakan ile Sayın Maliye Bakanının bu konuyla ilgili açıklamalarını okudukça taşeronda çalışanların bir kez daha kandırıldıklarını gördük. Taşeron kadrolu işçi olmayacak, sözleşmeli olacak, sözleşmeleri üç yıl olacak, üç yıl sonra feshedilebilecek, ayrıca, binlerce liralık alacağından da vazgeçeceklerdir.
Sayın milletvekilleri, sosyal devlet anlayışı, çalışma yaşamında ezilen, eşitsiz bir konumda olan çalışanları, emekçileri koruma yükümlülüğünü birinci öncelik olarak ele almalıdır. Sayın Maliye Bakanının yaptığı açıklamayla, dağ fare doğurmuştur. Yeni bir statüyle kamuda çalışacak taşeron işçilerden -tabiri caizse- rüşvet istenmektedir. Geriye dönük kıdem tazminatı dâhil bütün alacaklarından vazgeçecekler. Bir nevi rüşvettir. Bu durum hiç de ahlaki değildir. Dahası, bu taşeron işçiler ayrıca sendikalara üye olmuşlardır ve toplu sözleşme yapmışlardır, yeni haklar kazanmışlardır. Bakın, Yüksek Hakem Kurulunda, geçtiğimiz süreç içinde, 500'e yakın toplu sözleşme imzalanmış -taşeron işçileri ile belediyeler arasında, belediye şirketleri arasında- ve yeni haklar kazanmışlardır. Getirilen düzenlemeyle bu haklar ellerinden alınacaktır. İşçiler sendikasızlaştırılacaktır ki burada en büyük darbeyi de HAK-İŞ Konfederasyonu yiyecektir çünkü yaklaşık 250 bine yakın taşeron işçisi toplu sözleşme yapmış ve HAK-İŞ'e bağlı HİZMET-İŞ Sendikasında örgütlenmişlerdir ve bunlar bu anlamda güvencesiz istihdam koşullarında keyfî uygulamalara maruz kalacaklardır.
Değerli milletvekilleri, taşeron sistemi, esasen devlet ve sermaye sınıfının gayrimeşru ilişkisinden doğan, işçi sınıfının kanını emen bir sülüktür. Taşeronlaşma, yoksulluğa pansuman olarak görülen ancak yoksulları hem öldüren hem de süründüren bir sistemdir. Taşeronlaşma, işçi sınıfını sendikasızlaştırmayla vuran hain bir pusudur.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin taşeron işçilere önerdiği kadro değil, belli sürede çalışma önerisidir. Bu öneri -tabiri caizse- eğreti istihdam modelidir. Öngörülen şartlar, işçilerin kazanılmış haklarını, kıdem tazminatlarını, yıllık izin süresi haklarını, sendikalaşma haklarını ve toplu sözleşmeden kazandıkları hakları ellerinden almaya yöneliktir, taşeron işçilerin geçmiş yıllara yönelik kazandıkları milyonlarca liralık tazminatlarını ortadan kaldıracaktır.
Değerli milletvekilleri, gelin, hep beraber bu ayıbı ortadan kaldıralım. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu ülkede çalışanlara ayrım yapmadığını bir kez olsun göstersin. Kamu kurumlarında çalışanlara, belediye şirketleri de dâhil bütün taşeron işçilerimize güvenceli, sendikalı, toplu iş sözleşmeli çalışma hakkını verelim. Gelin, bu ayıptan Türkiye olarak kurtulalım.
Hepinizi sevgi ve saygıyla bir kez daha selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)