Konu: | 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 73 |
Tarih: | 14.04.2016 |
SELMA IRMAK (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir antidemokratik torba yasanın daha sonuna geldik ve antidemokratik yasaları yapmaya ne yazık ki bu Meclis devam ediyor. Yürürlükte olacak yayımı tarihinden itibaren ama şunu söylemek gerekir ki zaten torba yasada tartışılan pek çok konu şu anda fiiliyatta yürürlüktedir ve uygulanmaktadır. Ben bunun üzerine konuşmaktan çok, şu anda güncel olan ve daha acil bir yaraya dokunmak istiyorum, kanayan bir yaraya dokunmak istiyorum.
Şu anda, ülkemizin doğusunda pek çok il ve ilçede biz burada otururken insanlar ölmeye, insanlar top sesleri altında yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedirler. Sur'da, Nusaybin'de, Cizre'de ve daha pek çok yerde olduğu gibi, bugün Şırnak'ta, Gever'de ve Nusaybin özelinde olmak üzere pek çok alanda insanlar evlerini, yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalmış, kalanlar yaşam mücadelesi vermek durumunda kalmışlardır. 13 Mart tarihi itibarıyla Yüksekova'da ilan edilen sokağa çıkma yasağından çok önce, bilindiği gibi Şemdinli'de, Çukurca'da ve Hakkâri'nin pek çok bölgesinde güvenlikli bölge ilan etmek suretiyle zaten yasaklı alan oluşturulmuş durumdaydı ve 13 Mart tarihi itibarıyla da Şemdinli'nin bağlı olduğu yani yol itibarıyla bağlı olduğu Yüksekova'yla birlikte, Şemdinli'nin köyleri, Yüksekova ve köyleri aynı şekilde kapanmış durumda ve oradaki insanlar şu anda yaşam ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz boyuttadırlar. Evet, bir ayı geçen bir süredir orada yeni bir vahşetin yaşandığına tanık olduk. Bu süre zarfında biliyoruz ki pek çok insan hayatını kaybetti. Ancak JÖH, PÖH adıyla sosyal medyaya yansıyan kimi görüntüler orada yaşanan vahşeti bir kez daha gözler önüne serdi. Burada, cenazelerin ortalıkta bırakıldığı ve bu cenazelerin sokak hayvanları tarafından parçalandığına şahit olduk. Hakkâri Valisi bunu teyit etti "Evet, o görüntüler Yüksekova'da yaşanmıştır, fakat biz o cenazeyi kaldırdık." demek durumunda kaldı. Bununla birlikte, yine JÖH, PÖH Yüksekova'daki eserlerine yeni eserler katmışlardır. Burada çok iyi bir iş yapıyorlarmış gibi, aile mahremiyetini ayaklar altına alan görüntüleri sosyal medyaya yansıtmışlardı. İnsanların yatak odalarına girerek, pozlar vererek, ahlaksız sözler yazarak duvarlara, burada aile mahremiyetini de ayaklar altına alıp insanlık dışına nasıl çıktıklarını gözümüzün önüne sermişlerdi.
Yine, Yüksekova'nın pek çok yerinde duvar yazılamaları dikkatlerimizi çekmişti, bunu da sergilemekten kaçınmamıştı o JÖH, PÖH'ler. Burada şunlar yazılıydı: "Biz geldik; JÖH, PÖH geldi.", "Seni seviyoruz uzun adam.", "Sen emrettin, biz yaptık.", "Yüksekova'ya eğitim geldi." gibi sözler ve yazılamalar yapılmaya devam edildi ne yazık ki.
Yine, bilindiği gibi, Yüksekova'yla sınırlı kalmadı sokağa çıkma yasağı. Aynı zamanda, şu anda Vezirli ve Çimenli köyleri yasak kapsamındadır. Kuruköy, aynı şekilde, pek çok insanın yaşadığı bir mekândı ve burada ne hendek vardı ne barikat vardı ve yasak kapsamı dışındadır ancak burada da insanlar köylerini terk etmek zorunda kalmışlardır. 1.500 küçükbaş hayvan burada telef olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bilinir, burada fabrika yoktur, yol yoktur, istihdam alanı yoktur; halkın tek geçim kaynağı hayvancılıktır ve bu hayvancılık da bu şekilde ortadan kaldırılmak istenmektedir.
Yine, değerli milletvekilleri, biliyorsunuz ki yapılan yıkım ve bunların yansımaları görüntüler olarak çokça ekranlara yansıdı. Burada gördüğümüz başka bir şey var: Hendekler kapatılıyor, barikatlar kaldırılıyor ve orada bulunan her kimse katlediliyor, öldürülüyor, ortadan kaldırılıyor yani mahalleler temizleniyor.
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Teröristler öldürülüyor, teröristler.
SELMA IRMAK (Devamla) - Sonra ne oluyor? Sonra burada obüs, havan topları devreye giriyor ve evler yıkılmaya başlanıyor. Şu anda Yüksekova'nın pek çok mahallesi boş olmasına rağmen, bombardımana tabi tutulmuştur, bombardımanda yıkılmayan evler yakılmaya başlanmıştır. Yağmur bütün hızıyla yağdığı hâlde, o dumanları görmek ve o yangının devam ettiğini görmek mümkündür. Peki, biz buna ne diyeceğiz? Bunun adı "terörle mücadele" olabilir mi? Bu halkı daha sonra bu devlet nasıl kendi vatandaşı olarak görmeye devam edecektir?
Bununla da kalmıyor buradaki yaşanan olaylar. Bütün evlerin kapılarının kırılarak içeri girildiği bilgisini alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELMA IRMAK (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika daha süre istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Irmak, sana pozitif ayrımcılık yapıyorum; bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
SELMA IRMAK (Devamla) - Yüksekova caddelerinde kepenklerin kırıldığına ve esnafın malının ve mülkünün yağmalandığına şahit oluyoruz. Evet, bunlar doğru değil mi?
ALİM TUNÇ (Uşak) - Doğru değil.
SELMA IRMAK (Devamla) - Hayır, doğru çünkü Star TV muhabiri Sayın Nazlı Çelik burada bir film çekmeye çalışıyor, buraya gidiyor. Ben oranın milletvekili olduğum hâlde giremiyorum ama Nazlı Çelik giriyor ve orada, onun hatırına evler bombalanarak bir görüntü sağlanmaya çalışılıyor. Burada yaşananlar film değil, gerçek. Bunun elbette ki bir gün hesabı sorulur, elbet bir gün bununla bu ülke yüz yüze kalır. O yüzden, diyoruz ki bir an önce bu şiddet politikasına son verilmeli, antidemokratik uygulamalara son verilmeli ve bir gün bu halkın bir biçimiyle kendini ifade etme koşulları ortaya çıktığında, bunun hakikat olarak karşınıza çıkacağını unutmadan hareket etmelisiniz.
Buradan Yüksekova halkına tekrar başsağlığı diliyorum, geçmiş olsun diyorum, selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)