| Konu: | 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 13.04.2016 |
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Meclisin çalışan değerli emekçileri; öncelikle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 273 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 17'nci maddesine ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, söz konusu madde İş Kanunu'muzda düzenlenen yıllık izinlerle ilgili değişikliği kapsamaktadır. Bu değişiklik önerisi neden gelmiştir? İşçi sendikalarının böyle bir önerisi olabileceğini tahmin etmiyorum. Çalışma hayatının çözülmesi gereken onca sorunu varken anayasal hakkı olan, Anayasa'yla teminat altına alınmış olan yıllık izin hakkının on günden sonrasının parçalanması niye acil bir sorun olarak Meclisin gündemine geliyor?
Değerli milletvekilleri -bilmem takip ediyor musunuz- ocak, şubat, mart ayları içinde iş cinayetlerinde ölen işçilerin sayısı tam 415. Şaka gibi, üç ayda 415 işçi ölmüş, kamuoyunda yeterince yeri bile yok. Bu sorunla ilgili tedbir almak yerine işçinin kullanmakta bile zorlandığı yıllık izin hakkıyla uğraşıyoruz. 1 Kasımdan bugüne kadar -bugünkü 6'ncı torba kanun içinde- 150'ye yakın kanun değişikliği yapıyoruz. İşçinin gerçekten lehine tek bir madde değiştirmediniz bu 150 kanun içinde, aksine aleyhine olan yasaları çıkartmak için maşallah gece gündüz çalışıyorsunuz ve biz de bu yasaların geçmemesi için, en azından doğru yasaların çıkması için çalışıyoruz ama bizi dinlemiyorsunuz.
Bakın "Taşerona kadro vereceğiz." dediniz Cumhuriyet Halk Partisinden kopyaladığınız bir yasa teklifiyle ilgili, o günden bugüne bir adım atmadınız. Çalışanları kandırıyorsunuz ve bunu da yüzünüze gözünüze bulaştırdığınızı buradan söyleyebilirim. Sayın Başbakan aylar önce "21 Marta kadar bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine getireceğiz." demişti bu taşeronla ilgili. Konuşmasının üzerinden yaklaşık bir ay geçti, hâlâ ses yok. Yandaş basın manşet atıyor, toplumun gazını almaya çalışıyor. Gazetelerde yapılan açıklamalarda bununla ilgili önemli bir detay daha açığa çıktı. Bu işçilerin geçmiş haklarını, kıdem tazminatı haklarını da ellerinden almak istiyorsunuz yani "Gelin, özel statüde sizi taşeron işçisi yapalım, kamuda çalıştıralım." diyorsunuz, üç yıllık sözleşme öneriyorsunuz ama tabiri caizse bundan bir rüşvet istiyorsunuz, "Geriye dönük kıdem tazminatından vazgeçerseniz bunu size verebiliriz." diyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bakın, 2014 yılında çıkan yasal düzenleme sonrasında taşeron işçiler sendikalara üye olmaya başladılar ve bunlar toplu sözleşme yapma hakkına kavuştular. Şu ana kadar yaklaşık 500'e yakın toplu iş sözleşmesi yapıldı ve bu toplu iş sözleşmelerinde o taşeron işçiler belirli haklara kavuştular. Şimdi, gelinen bu noktada siz "O haklarınızdan vazgeçin." diyorsunuz. Bu, doğru değildir. Bu anlayış ahlaki değildir.
Değerli arkadaşlar, bir başka konu, gene Mecliste, apar topar -ki, daha önce, 2009 yılı içinde de gelmişti bu Meclise, o zamanki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül veto etmişti- özel istihdam bürolarıyla ilgili düzenlemeyi -biz "kiralık işçilik" diyoruz- hem üst komisyonda hem alt komisyonda geçirdiniz.
Bu kıdem tazminatının gasbına ilişkin de kamuoyunda bir algı yaratmaya çalışıyorsunuz yani gelinen noktada Mecliste geçirmiş olduğunuz 150'ye yakın kanun tasarısı içinde işçilerin lehine Allah rızası için tek bir madde yok.
Emeklilerle ilgili "Promosyon vereceğiz." diye söylediniz -gene Cumhuriyet Halk Partisinden kopyaladığınız bir vaadi- bununla ilgili rakam bile verdiniz ama aylar geçmesine rağmen, emeklilerin hakkı olan promosyonları şu ana kadar henüz açıklamış değilsiniz. Bankalarla promosyon pazarlığı yaptığınızı söylüyorsunuz. Bu pazarlığı kim yürütüyor? Emeklilerin temsilcileri bu pazarlığa niye dâhil edilmiyor?
Değerli milletvekilleri, bakınız, bugün iyi bir haber aldık, en azından "Bir anlaşmayla sonuçlandı." dendi. Ben sendika genel başkanıyla konuştum. "Çok ciddi olarak böyle bir anlaşmadan söz edilmedi ama söz verdiler." dendi. O da neydi? Amasya'da, Yeni Çeltek maden işçileri yerin 800 metre altında on gündür açlık grevinde bulunuyorlardı, yerlerinden yurtlarından koparılmak istendikleri için seslerini duyurmaya çalışıyorlardı. Başından beri biz Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimiz, örgütümüz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (Devamla) - ...bu işçilerin haklı mücadelesinde onların yanında olduk ama geldiğimiz noktada onlara bir güvence verildiğini duyduk. İşçiler de bu açlık grevinden vazgeçmişler. Bunu şuradan ifade etmek istiyorum:
Değerli milletvekilleri, Yeni Çeltek'te tam 100 milyon ton kömür rezervinin olduğu söyleniyor. Yer altı zenginliklerimiz özel sektörün iki dudağı arasında olmamalıdır, bu, ülkemiz zenginliklerine kavuşturulmalıdır.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)