GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:71
Tarih:12.04.2016

CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Benden önce, maddeyle ilgili konuşan sayın hatipler birtakım hususlara değindi, ben daha değişik bir hususa değineceğim. Şimdi, elimizdeki sıra sayısına baktığımız zaman, bu maddenin gerekçesini şöyle cümleye dökmüşler, diyor ki: "Zorunlu trafik sigortası uyuşmazlıklarının daha hızlı çözülmesi için zarar görenin öncelikli olarak ilgili sigorta kuruluşuna başvurması, sorunun çözülemediği hâllerde dava açması ya da sigortacılık mevzuatı uyarınca tahkime başvurması..." diye bir gerekçe var. Şimdi, o hâlde, bu maddenin şu anda meri, uygulanan hâlini bir okumak lazım. Ne diyor orada? "Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir." Yani, herhangi bir ön koşul yok, bir süre koşulu yok. Zarar gören, canı istediği takdirde, zarar gördüğü anda sigortacıya başvuruyor ya da dava açıyor. Peki, yeni hâlde ne var? Diyor ki yeni hâlde: "Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevap talebi karşılamadığında dava açabilir." Şimdi, gerekçe de "Hızlı olsun diye biz bunu yapıyoruz, vatandaşın alacaklarına, haklarına daha hızlı kavuşması için." diyor ama burada on beş günlük bir süre getiriyor. Ben düşündüm, bunu niye yapmış olabilirler? Kısa bir araştırmada şunu buldum sayın milletvekilleri: Türkiye'deki tüm sigorta şirketleri 2015 yılında toplam ne kadar hasar ödemiş, ona baktım. Toplam 2 milyar 300 milyon TL hasar ödemiş yani eski parayla, 2 katrilyon 300 trilyon TL hasar ödemiş. Peki, şimdi ne olacak? Şimdi vatandaş, eskisine nazaran daha aleyhte bir tarzda sigorta şirketine başvuracak. Nasıl başvuracak? Noter kanalıyla başvuracak, harç verecek, yazıyı gönderecek, cevabını bekleyecek. Bu sürede ne olacak? Bir ay, iki ay, üç ay zaman geçecek. İşte, Hükûmetin gizli niyeti burada ortaya çıkıyor. Sigortacı bu parayı bir ay geç ödese bu paranın cebinde kalmasından kaynaklı olarak 46 trilyon lira kâra geçecek yani bu, Merkez Bankasının açıkladığı aylık reeskont faizi üzerinden hesaplanan rakam. Yani 46 trilyon lira parayı vatandaşın cebinden alıp sigorta şirketinin cebine koyuyorlar.

Peki, hangi sigorta şirketi? İşte burası çok acı, Türkiye'deki 62 tane sigorta şirketinin 39 tanesi yani yüzde 62'si yabancı. Bunlar, sermaye olarak toplam 26 katrilyon -eski parayla- cironun yüzde 72'sine, 19 katrilyonuna sahipler. İşinize geldiği zaman, muhalefetin bile yerli ve millîsini istiyorsunuz ama sigorta şirketlerini bile yabancılara peşkeş çektiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Ne var başka? TÜRK TELEKOM yabancılarda, limanlar yabancılarda, araç muayene istasyonu yabancılarda. PETKİM'i "Kazaklara" diye sattınız, altından Ermeniler çıktı. İETT Garajı'nı bile Dubaililere verdiniz. 34 mevduat bankasının 21 tanesi yabancı sermayeli. 2002-2016 arasında bu cennet vatanın 76 milyon metrekare toprağını yabancılara sattınız.

Vallaha, ben sizi deve kuşuna benzetiyorum. Hani, yanlış anlamayın, haksızlıklara karşı, Ensardaki tecavüzlere karşı kafanızı kuma gömüyorsunuz diye değil; deve kuşu, iş yük taşımaya gelince "Kuşum." dermiş, iş uçmaya gelince "Deveyim." dermiş. Siz işinize geldiği zaman millîsiniz, iş paraya geldiği zaman yabancılara bu memleketin zenginliklerini peşkeş çekiyorsunuz.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)