GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:69
Tarih:07.04.2016

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar)- Aziz Türk milleti, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum. Mübarek üç ayların başlangıcı ve Regaip Kandili'mizi başta siz saygıdeğer milletvekilleri olmak üzere sizlerin şahsında tüm aziz milletimiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Gene yüreklerimiz yandı. Benden önceki hatiplerin de ifade ettiği gibi, biri binbaşı, biri emniyet amiri olmak üzere 5 şehidimiz var bugün de. Şehitlerimizin hepsine de Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, 273 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi kapsamında söz almış bulunmaktayım. Tasarının 4'üncü maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 90'ıncı maddesinin değiştirilmesi teklif edilmek suretiyle, özetle, trafik kazalarında uygulanan haksız fiil sorumluluğu kısıtlanmaya çalışılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu'nda "haksız fiil" kavramı, "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür." şeklinde ifade edilmiştir ve yine aynı kanunda destekten yoksun kalma, ölüm hâlinde uğranılan zararlar ve bedensel zararların tazminine ilişkin hususlar yargısal ve bilimsel içtihatlarla düzenlenmiştir. Yürürlükte olan mevzuatımızda trafik kazalarından kaynaklanan zararlarda haksız fiil sorumluluğu esas alınmaktadır. Bu durum bütün dünyada da böyledir. Ancak yapılması teklif edilen değişiklik trafik kazalarıyla meydana gelecek zararlarda sigorta şirketlerinin yükümlülük ve sorumluluklarının azalmasına ve zarara uğrayan vatandaşlarımızın alacağı tazminat miktarlarının düşmesine yol açacaktır. Bu durum evrensel hukuk ve temel insan hakları ilkelerinin yanı sıra Türk Borçlar Kanunu'nun da 55'inci maddesine açıkça aykırıdır.

Hani konuyu daha iyi anlayabilmemiz için muhalefet şerhimizde de ifade edilen, daha önceki hatiplerimizin de söylediği örnek bir olayı ben burada yeniden ifade etmek istiyorum. Seyir hâlindeyken direksiyon hâkimiyetini kaybeden bir sürücünün, okuluna gitmek üzere yaya yolunda yürüyen bir tıp fakültesi, hukuk fakültesi, mühendislik fakültesi öğrencisine çarparak yaralanmasına sebep olduğu ve kaza sonucunda öğrencinin iş göremez şekilde kalıcı sakatlığa maruz kaldığı düşünüldüğünde, yürürlükteki mevzuatımıza göre mahkemeler tarafından öğrencinin uğradığı gerçek zararın mümkün olduğunca belirlenmeye çalışılması, sürücüyle birlikte sigorta şirketini de bu zararı tazmin etmekle sorumlu tutması söz konusu. Ancak teklif edilen değişiklik öğrencinin gerçek zararının belirlenmesine çalışılmaması, zarar hesabının Hazine tarafından belirlenen zorunlu trafik sigortası genel şartlarına göre yapılmasını öngörmekte ve bunun sakıncası ortaya çıkmakta, ki Hazinenin belirlediği genel şartlara göre bir kişinin geliri ödenen vergiye göre belirlenmekte ve eğer ödenen vergi yoksa asgari ücrete göre hesap yapılmaktadır. Zarara uğrayan öğrencinin vergisi, ödenen bir kazancı olmadığından elde edeceği gelir asgari ücrete göre hesaplanacaktır ve böylelikle büyük zorluklarla okutulan bu öğrencinin, okulundan mezuniyeti sonrasında, örneğin hekim olması, avukat olması durumunda asgari ücretin çok çok üzerinde gelir elde edeceği muhakkak olduğu hâlde gerçek gelirine göre değil de, Hazinenin kıstaslarına göre -öğrencimizin uğradığı- asgari ücrete göre bir hesap yapılması söz konusu olacaktır. Bu değişiklikle Hükûmet kaş yapayım derken âdeta göz çıkarmakta. Zorunlu trafik sigortası primlerini düşüreyim derken vatandaşı mağdur etmekte ve böyle bir uygulamaya imza atmaktadır.

İnsanlarımızın mağduriyeti yerine sigorta şirketlerinin kârını esas alan bu düzenleme Anayasa'mıza, Türk Borçlar Kanunu'na, evrensel hukuk ilkelerine ve temel insan haklarına bu yönleriyle aykırı durumdadır. Sigorta şirketlerinin sistemli şekilde işlemesini sağlamak için öncelikle kapsamlı bir denetim mekanizması işletilmeli ve devlet mağdur olan vatandaşların tazminatlarını düşürmeye çalışmak yerine, bu primler üzerinden yapılan kesintilerden vazgeçmelidir. Bu kapsamda yüzde 22 gibi bir kesinti söz konusudur. Bu kesintinin mümkünse tamamını, değilse yarısına indirmek suretiyle vatandaşımızı mağdur etmeden çözüme kavuşturmalıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, trafik sigortası primlerindeki olağanüstü artışı araştırma yönünde bir önergemiz var. Bunu araştıralım diyoruz, buna "hayır" deniliyor. Sonrasında böylesine kazalarda mağdur olanların mağduriyetini değiştirecek tekliflerle karşımıza geliniyor. Buradan tekrar söylüyorum, konunun araştırılması ve trafik sigortası primlerinin kazaya karışan insanlarımız mağdur edilmeden düşürülmesi gerekmekte. Ülkemizdeki araç sayısı ve kara yollarımızda her yıl meydana gelen 1 milyondan fazla trafik kazası dikkate alındığında bu değişikliğin önemi de bir kez daha ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, burada vatandaşımızın mağdur edilmeden sorunun çözülmesini temin edecek şekilde önergemizin kabul edilmesini diliyor, yüce Meclisi bir kere daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)