GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:67
Tarih:05.04.2016

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Bu 6332 sayılı Kanun'un kaldırılmasını, mülga edilmesini ve oluşturulan kurumun feshedilmesini konuşuyoruz bu maddede. Ben de merak ettim, 2012 yılında çıkartmışız bu kanunu, böyle bir kurul oluşturmuşuz, niye üç yıl, dört yıl sonra kaldırıyoruz diye. Bir baktım, İnternet sitesinde nasıl oluşturulduğunu, Paris Prensiplerini uzun uzun anlatıyor, temel prensipleri ortaya koyuyor ve nasıl bir yasa oluşturduğunu açıklıyor. Doğrusu ben beğendim. Mesela içinde, 7'nci paragrafında "çoğulculuk" diye bir madde var, yine Paris Kriterlerinden almışlar. Diyorlar ki: "Çoğulculuk böyle bir kurulun en temel özelliğidir." "Peki nasıl sağladık?" diyorlar. Yani sizin yaptığınız yasadan bahsediyorum. Nasıl sağlanmış bu çoğulculuk? Bakanlar Kurulu 7'sini, Cumhurbaşkanı 2'sini, YÖK 1'ini, baro da 1'ini atayarak yönetim kurulunu oluşturmuşlar, kurul oluşturmuşlar ve buna da diyorlar ki: "Biz çoğulculuğu sağladık." Peki, şimdi sormak lazım: O çoğulculuk yeteri kadar çoğulculuktu da, övünüyordunuz da rahatsız olduğunuz için mi getirdiniz? Bakın, yeni getirdiğiniz yasa tasarısında Cumhurbaşkanını 3'e, Bakanlar Kurulunu 8'e çıkarmışsınız. Niye, nereden, hangi ihtiyaçtan kaynaklandı YÖK'ün ve baronun oraya üye ataması? Peki, o sayede, o zaman çoğulcuydu bu sefer aynı şekilde çoğulcu olabiliyor mu arkadaşlar? Elbette ki burada çoğulculuk açıkça zedelenmiştir. Peki, o yasa yeteri kadar çoğulcu muydu, mesela yeteri kadar bağımsız mıydı? Tutanaklara da baktım, başta sayın grup başkan vekilimiz olmak üzere 24'üncü Dönemde çok büyük mücadeleler verilmiş ve bu yasanın kısa sürede kaldırılmasının gerekeceğini, böyle bir kurulun asla çalışamayacağını açıkça söylemişiz. "Bu yasayı önünde sonunda getirirsiniz ve kaldırmak zorunda kalırsınız." demişiz ama dinlememişsiniz, aynı şekilde yine söylüyoruz. Bakın, böyle bir yasa, böyle bir kurul... O zamanki kadar bile çoğulcu değil, o zamanki kadar bile bağımsız değil, o zamanki kadar bile finansal özgürlüğü yok, o zamanki kadar bile hak arama yolları mevcut değil. Dolayısıyla, o yasa nasıl Avrupa Birliği normlarının dışındaysa ve kaldırmak zorunda kaldıysanız bunu da önünde sonunda kaldırmak zorunda kalacaksınız.

Değerli arkadaşlar, bu yasa aslında bir dostlar alışverişte görsün yasasıdır. Siz, sizin iktidarınız, insan hakları açısından ve ayrımcılık açısından sicili bozuk bir iktidardır. Bakın, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda -dilimizde tüy bitti burada- oradan "mezhep" kavramını, "mezhep" kelimesini çıkarttıramadık, "Hayır, biz mezhebe göre fişleyeceğiz." dediniz. Burada da bizim ısrarlarımızla, bizim baskılarımızla zar zor yazdınız o mezhep kelimesini, mezhebin ayrımcılık sayılacağını. Size kalsa açık açık, evet "Biz mezhebe göre ayrımcılık yapacağız." diyordunuz. Bu ayıp bu Komisyona da bu Meclis grubuna da yeter diye düşünüyorum.

Bu yasa Türkiye'deki hangi insan hakları ihlallerini düzeltecek? Gezi davasında öldürdüğünüz, öldürülen 11 gencin ailesinin hak arama yollarının önünü açacak mı? Bir göz hekimi olarak, mesela, 10 kişi gözünü kaybetti, bir kısmını da ben takip ettim. Onların hak arama yollarına bu yasanın, bu kurulun katkısı olacak mı? Mesela kadın cinayetleri, mesela yargıya müdahale... Bakın, her gün yargıya açıkça müdahale yapılıyor. Mesela, yargıya açıkça müdahale yaptığınız yerlerden birisi Çarşı davası. Çarşı davasında, darbeye teşebbüsten, sokakta gösteri yapan insanlara dava açtırttınız, Cumhurbaşkanının açık talimatlarıyla, savcılara verdiği talimatlarla oldu bu. Ne oldu? İki sene sonra beraat ettiler. Peki, bunların hakları ne olacak? Onların hakları ihlal edilmiş olmadı mı bu arada? Mesela, Uludere, Uludere'de insanlar öldürüldükten sonra ne yapıldı? Bu yasada, Uludere'de yaşam hakkı elinden alınan insanlar için ne var, hangi yolu açıyorsunuz? Mesela, basın özgürlüğü, her gün gazetecilerin tutuklandığı, haksız yargılandığı, "Tutuklu mu olsun, tutuksuz mu olsun?" diye Başbakan ile Cumhurbaşkanının kendi arasında tartıştığı bir ülkeden bahsediyoruz. Dolayısıyla, bu yasa, bu kurul olsa olsa sizin insan hakları ihlallerinizin üstünü örtmeye yarayacaktır. Dolayısıyla, bu yasayı reddediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)